1. Mabedin içindeki şeytan.

71 6 45
                                    

Okurkenki tepkilerinizi ve düşüncelerinizi görmeyi çok isterim.

İyi Okumalar.



1.BÖLÜM

Mabedin içindeki şeytan.



"Sanatın tarihi, teknik becerinin gelişmesinin tarihi değil, düşünce tarzının ve gereksinimlerin değişmesinin tarihidir."

-E.H. Gombrich


Sık orman bitkisinin içinden bu sabah ayağıma geçirmiş olduğum siyah spor bağcıklı ayakkabılarımla ilerliyorken, yeşilliğin hâkim olduğu o duru ve pasteli renklerin iç ısıtan görüntünün gömleğini üzerime bir ceket gibi atarken; bir ermiş huzur, tam da şu anda burada duran varlığıma gölge düşürmeye başlayan dağın eteklerinden dolayı serinleşen hava yüzünden çıplak kollarımdaki ince tüylerimin dikelmesine sebep oldu.

Kışı atlattığımız yakın dönemlerden birindeydik. Mart ayının sonlarına yaklaştığımız bu dönemde üzerime geçirdiğim bir ceket bana kolaylık sağlayacakken, bir heyecanla araçtan inerek tırmanmaya çalıştığım çürükçüller tarafından oldukça zengin duran verimli koyu kahve rengindeki toprağın içine tüm yeşilliklere bir hırsla basıyor, çıplak kollarıma almayı akıl edemediğim deri ceketim yüzünden hırsla birbirine parmaklarımla sürterek bir ısı geçişi sağlamaya çalışıyordum. Zannımca toprak yaptığım edepsizliğimi fark ederek donuk taşlarının ürpertisini bana acımasızca hissettirmeye başladı.

Cızırdayan bu böcekler, fazlaca hoyrat olarak büyümüş yabani otların arasında çok fazla ses çıkartırlarken sağlığım için endişe duymuyor değildim. Sağlıklı bedenimin sağlıklı gözleri, o hizasını tutturduğum adamın ormana bir şekilde uyan ve dikkatle bakıldığında uymayan mavi ve yeşile demeç açtıran saçlarını bir otuz metre öteden görmeye çalışırken bahar alerjimden ötürü hapşırmamak için fazlasıyla efor harcıyordum.

Havanın soğuyor olmasının yanı sıra bulutların batmakta olan güneşin etrafında büyük gri ve ateşin yansıyan o kızıllarının muhteşem görüntüsünün üzerine hislerim doğrultusunda toplaşmaya başlayan yağmuru görüyor, hiddetli bir yağmurun bu ormanın içinde şimşekler çaktıracağını düşünüyordum. Ve ayağımın altında kaygan duran zeminde buranın sıklıkla yağmurla tavlandığının bir göstergesiydi. Bu mevsimde genelinden daha fazla yağış olurdu, özellikle bu dağın içinde medeniyetin asla ve asla yer almadığını düşündüğüm bu alanın içinde yoğunluğu eminim ki tahminlerimden daha fazlaydı.

Umarım tüm saatlerimi harcadığım yol, çıkmakta olduğum iri ufaklı taşların ve üzerinde gezinen küçük sülüklerin katlanmaya değer olan o karşılığını alır ve Reha Lorey'in gerçekten de alçak olduğunu öğrenmiş olurdum ve zihnimdeki o imrenen fısıltısını bir gerçeklikten doğduğunu, bir dogma olduğunu kanıtlayabilirdim.

Bunun düşüncesi ile dalgınlaşmış olmalıyım ki, bir anlık görüş açımdan çıkmış şehvetin yürüyen sanat eseri kaybolmuştu. Olduğum yerde sıkılaşmış nefesim ve kırık ağaç gövdelerin yosun tutmuş tabakasına basarken gözlerimi kısarak uzağı görme çabası ile alnımdan aşağıya düşmüş uzun saç tutamlarımı geriye atmak için bir harekette bulunmuş, parmaklarımı hırslı bir şekilde geçirmiştim. O sıra esmerin sonunda fark edilir saçları gözümün radarına girmişti. Mağara girişlerinin fazlalaştığı kısımda bir görünmüş, ardından görüntüsü kaybolmuştu.

Kanlı Tuval +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin