•15•

513 29 137
                                    

Votelarınızı ve Satır arası yorumlarınızı bekliyorum..

Bir önceki bölüm aniden gelişerek yazıldı. İlham gelince yazdım yazdım gittim.

Bu bölümde sonuna doğru ne olur kısmet diyorum.. Ne çıkarsa bahtınıza. : )))

Texting kısımlarını ekliyorum ama çok sıkıcı olursa değişebilirim. İlk kez yazıyorum çünkü, sıkıcı olabilir.. Deneme yanılma gibi düşünün.

Geçen bölümlerde Vural birinden bahsetti, eski bir arkadaş diyerek. Bir kişi yakalamış okurken detayı, sevindim bu duruma. Yorumda bahsetti çünkü, okuyunca cidden sevindim. Detayları yakalayan okuyucular olması mükkemmel.

Son olarak bölüm içinde minik minik, karakterlerin ilerleyen bölümlerde yaşayacakları yerleri spoiler olarak yazdığım oluyor. Hayali sahne, analiz, teori karışınca böyle açıklayayım dedim.

Herkese iyi okumalar dilerim..

BÖLÜM 15

Araz'ın Ağzından

Elimi hırsla duvara geçirdim. Sinirim Aylin'e değil kendi akılsızlığıma! Merdivenlerin orada Mert'in bana göz dağı vermesinden anlamalıydım bunu yapacaklarını. Sinirle saydığım küfürleri duymuştu Aylin. Bende bir yandan oyunu nasıl analayamadım diye düşünüyordum. Telefondan kurtulmamız gerekiyordu. Can kesin izliyordu Aylin'i.

"Aylin gruba ikna edici birşeyler yaz hemen. Can şerefsizi bizi bulmasın." Sinirle kaba konuşmuştum. Aylin sanki bunu bekliyor gibi itiraz etmeden telefonu aldı elimden. Birkaç mesaj yazıp beklemeye başladı. "Şu andan itibaren sonsuza kadar düşmanım onlar biliyorsun değil mi? Mert ve Can. Okuyacağım sizin canınıza!" Bağıra bağıra volta atarken mesaj gelince Aylin'den önce telefonu kapıp okudum. "İnanmışlar." Telefonu tamamen kapattım. Içindeki sim kartı alıp motordan eski model tuşlu telefon çıkarıp ona taktım. Aylin'in telefonu motora kapatıp bıraktım. "İstediğin zaman açarsın."

Aylin'in Ağzından

Araz'ı daha önce uyaramadığım için susup kalmıştım. Şimdi tam olarak iki yangının tam ortasında kalmıştım işte. Bir tarafta arkadaşlarım, bir tarafta Araz. Kimin elinden tutsam arkamda insan bırakmak zorunda kalacak olan bendim. Araz kendi kendine söylendikten sonra mesaj atmamı istedi. Sesindeki tavır okula ilk geldiğimiz gün bize sergilediği tondaydı. Sessizce onaylayıp dediğini yaptım. Anında mesaj gelince ben okuyamadan Araz okumuştu. Canım buna sıkıldığı halde sustum.

Öfkesi başına vurmuşken itiraz edersem bana zarar verecek diye korkuyordum. Böyle olayları ıslah evinde her yaşadığımda bana yeniden gelişi canımı çok yakmıştı çünkü.

Aklıma ıslah evine girdiğim ilk gün, kendini oranın yöneticisi sanan büyük gençlerin saldırması gelmişti. Kollarımı kendine sardım. Nerede ne halde olduğumu unutup o anılara dalıp gittim.

Ne kadar öyle dalgın durdum bilmiyorum ama Araz en sonunda karşıma oturup yüzümü ellerinin arasına aldı. Gözümdeki yaşları silince fark etmiştim korkudan ağladığımı. Yüzümü geri çektim hemen. Araz ben bunu yapınca havada kalan ellerine baktı bir süre. İkimizinde kafası yerinde değildi, bitmiş durumdaydık.

Düzelebilecek miydik?
Meçhuldu.

Bugün olanları atlatmak hayatımızın sonuna kadar kolay olmayacaktı. İnsanın büyük konuşmaması gerekiyormuş. Islah evinin müdürüne sırf isteğimi kabul etmedi diye "O zaman bende suç işler yeniden buraya dönerim." Dediğimi hatırladım. Beni odasından kovmuştu. Aniden buna gülmeye başladım. Araz bakışlarını bana çevirdi. "Beende suç işler yeniden buraya dönerim.." Bunu tekrar etmeye başlamıştım durmadan. Ellerime baktım. Kendi isteğim ile ikinci şansımı bir hırsızı kurtarmak için yakmıştım.

ArLin🦋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin