2.Bölüm

18 3 5
                                    


DEMİR'İN GÖRÜŞÜNDEN

Ormanın derinliklerine doğru koşarken beynimde  sesler yankılanıyordu. Daren'i öldürmek üzereydim ! Güçsüz bedenini ellerimin arasına almıştım . Hem de neden ? O adam yüzünden .O benden istedi diye bunu yapacaktım az kalsın. Aklımda hala devam eden bir çok soru vardı. O adam benden neden istemişti bunu? Bana hatırlayamadığım başka neler yaptırmıştı? Zihnimizi silip yerine Daren ile beraber büyüdüğümüzü kim koymuştu? Zihnimde bu sorular yankılanırken aldığım bir insan kokusuyla sağa doğru dönüp koşmaya başladım. Zihnim koyu bir karanlık tarafından ele geçirilmişti sanki.

Koku beni kendine doğru çekiyordu sanki ilerledikçe koku daha da yoğunlaşıyordu. Sırtı bana dönük geniş omuzlu bir adam  ağaca yaslanmış oturuyordu. Elinde bir bıçak vardı ve diğer elindeki tahta parçasını o bıçakla sivrileştiriyordu. Öldürme isteğim bir anda yok olmuştu şuanda tek isteği ona yakından bakabilmekti. Çalıların arasından ilerleyerek sessizce ona yaklaştım.

' Yalnız gelmeni beklemiyordum Demir.' bir an afallamıştım. Benimle mi konuşuyordu? Hayır bu saçmalıktı benimle konuşuyor olamazdı. 'Evet tam olarak sana seninle konuşuyorum.' diyerek arkasını döndü ve ayağa kalktı. Tam olarak benim olduğum yere bakıyordu.' Çık oradan Demir.' Evet kesinlikle benimle konuşuyordu. Yavaşça sindiğim çalılıklardan kalkarak ona baktım. Oda direkt olarak gözlerimin içine bakıyordu.' İnsan formuna girmeyecek misin? ' 

Tetikte kalmaya devam ederek ona doğru bir adım attım. Zihnine odaklanarak 'Böyle iyi.' dediğimde gülmüştü.

' Benim kim olduğumu ve neden burada olduğumuzu merak ettiğini görebiliyorum.' Bakışlarını  elindeki ucu sivri tahta parçasına bakarak birkaç saniye onu elinde çevirdi.' Sana bunu anlatacağım. Ama bunun  için öncelikle benim istediğim koşulların sağlanmış olması lazım.' Bunu demesiyle elindeki şeyi bana fırlatması eş zamanlı olmuştu. Ben daha ne olduğunu anlamadan o şey karnıma saplanmış vücuduma korkunç ötesi bir acı veriyor aynı zamanda ruhumu ağırlaştırıyordu. Görüş açım kararmaya başlamıştı. Olduğum yere çökerken son gördüğüm bana doğru acımasız bir gülümsemeyle  gelişiydi.

Siluetin yaklaştığını hissettim. Adımları sessizce yaklaşıyordu, bedenim acı içinde kıvranırken, zihnim netleşmeye başladı. "Kim olduğunu söyle!" diye haykırdım, sesim hırsla doluydu, içimdeki öfkeyle birleşmişti.

Karşılığında, gizemli kişi sadece gülümsedi. "Seninle ilgili bir şeyler anlatmak istiyorum. Bana katıl ve gerçeği göreceksin," dedi, sesi sakin ve tehdit doluydu.

Kendimi yerden zorla kaldırırken içimde bir savaş başladı. Gitmek mi, kalmak mı? Bilinmezlik, içimi kemiriyordu. Gözlerim karardı, bedenim zayıflıktan titriyordu, ama içimde bir ateş vardı, bir kararlılık.

"Gitmeyeceğim," diye haykırdım, sesim zayıflamıştı ama kararlıydım. "Senin oyununa gelmeyeceğim. Ben kendi kaderimi seçerim!"

Aniden insan formuna döndüm, bedenim hala acılar içindeydi ama içimdeki öfke ve kararlılık daha da güçlenmişti. Karnımdaki tahtayı çıkarıp yere fırlattım, acıyı yok etmek için dişlerimi sıktım. Karşısındaki adama doğru atıldım, onu etkisiz hale getirmeye kararlıydım.

Ancak, adama doğru yürüdüğümde, gizemli bir güç hissettim. Yürüyüşüm yavaşladı, adım adım geri çekiliyordum. Adamın gözleri benimkinden farklıydı, derinlikleri karanlıklarla doluydu. Onun gücü beni adeta emiyordu, bedenim güçsüzleşiyor, zihnim kararıyordu.

Birkaç adım daha atmak istedim, ancak bir şey beni durduruyordu. Korku ve belirsizlik içinde, kendimi zorlayarak durdum. Bu savaşta yenilgiyi kabul etmek zorunda mıydım? Yoksa daha fazla mücadele etmeli miydim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin