9. Bölüm

341 19 6
                                    

Baran'dan...

Sevde Hanım beni görünce yanıma hızla geldi. "Baran? Oğlum senin burda ne işin var?" "B-ben ona çarptım. Kazayla oldu yemin ederim"dedim. Bana yaklaşıp sarılarak "Tamam oğlum güveniyorum ben sana, senin böyle bir şey yapmayacağını biliyorum. Üzme kendini."dedi. "Nasıl oldu anlat yavrum." "Lavin'i görmek için size geliyordum o sıra hızlandım o da karşıma çıktı. Bir anda çarptım gerçekten isteyerek olmadı. Ben ona zarar vermem ki."dedim. Beni daha çok kendisine çekip sıkı sıkı sarılınca bir anda anne sıcaklığını hissettim. Kokusu burnumu sızlattı.

Biraz sonra kahve almak için gitti Aral. O sırada içeriden bir doktor daha çıktı "Hastayı normal odaya aldık. Görebilirsiniz ama hastayı rahatsız etmenin lütfen." "Tabii ki doktor bey. Bir de hangi oda da kalıyor?" "302 numaralı oda da."dedi ve yanımızdan uzaklaştı.

Lavin'in odasını bulup içeri girdiğimizde gözüm hemen onu buldu her yanı alçıyla kaplıydı. O an içimden bir şeyler koptu. Benim yüzümden bu haldeydi. Eğer ben oraya gelmiş olmasaydım şuan Lavin bu durumda olmayacaktı belki de...

"Kendini suçlama bilemezdik böyle olacağını. Eğer sen olmasaydın çarpan kişi, belki başkası çarpacaktı ama hastaneye getirmek yerine oracıkta bırakıp kaçardı. O yüzden kendini üzme." Acaba sesli mi söyledim yoksa düşüncelerimi mi okudu? "Ben sesli mi söyledim?" "Hayır. Sadece bunu düşünebileceğin aklıma geldi o yüzden söyledim. Kendi üzerine fazla gitme yani." "Tamam Sevde abla."dedikten sonra koltuğa oturup uyanmasını beklemeye başladık.

Ben bundan 7 ay önce Sevde ablaya Lavin'e olan hislerimden bahsettim. Önce kızdı hoş karşılamadı sonuçta daha Lavin'in bile haberi yoktu ve ara sıra gelip onu izlediğimi anlattım ilk 'sapık mısın gizli gizli izliyorsun' dese de sonra ciddi olduğumu anlayıp üzerime pek gelmedi. Ailemi işimi sordu. Bende ailemden geriye kimsenin kalmadığını, babamdan kalan şirketin patronu olduğumu anlattım.

O an gözlerinde öyle bir ifade gördüm ki bi an içim huzurla doldu. Mafya olduğumu söyleyemedim izin vermez, kızar, kızından uzaklaştırır beni diye. Biliyorum onu da tehlikeye atıyorum ama yapamıyorum olmuyor. Her uzaklaştığı da sanki enerjim gidiyor gibi hissediyorum. Kaç kez denedim ondan uzaklaşmayı ama olmadı. Ben ona çok aşığım o bunu bilmese bile...

Sevde Hanım'dan...

Evde televizyon izlerken yan komşumuzun kızı aradı. Telefonu açtığımda sesinde bir endişe vardı. "Alo." "S-sevde Teyze." "Kızım iyi misin? Bir şey mi oldu?" "Lavin a-ablaya araba çarptı" "Ne?Nasıl oldu bu? Hastaneye gittiniz mi?" "Geldik şuan yoğun bakımda" " Tamam konum at hemen geliyorum." "Tamam. Dikkatli gel lü-" telefonu hızla kapatıp üzerimi giyindiğim gibi kendimi arabaya attım.

Hastanenin otoparkına arabayı park edip hemen yukarı çıktım danışmaya sorup acilin olduğu kata çıktım. Kolidorun sonuna doğru koşar adımla çıktığımda karşımda Baran'ı gördüm. Buraya ne ara gelmişti. Baran çökmüş şekilde duruyordu.

Baran bundan 7 ay kadar önce gelip bana anlatmıştı Lavin'i sevdiğini. Başta onaylamasam da bana her şeyi anlatmıştı. Ailesinden kimse kalmamış, hayata tutunmak için sadece Lavin'in kaldığını söylemişti. Onun için üzülmüştüm. Lavin'in bundan haberi olmadığını benim de belli etmemek gerektiğini söyledi. Niye diye sorduğumda kendini reddetmesinden korktuğunu söyledi. Nerde gördüğünü sorduğumda ise bi kafede denk geldiklerini söylemişti. İlk görüşte aşk demek ki.

Lavin'in odaya alındığını, görebileceğimiz söylediğinde çok sevindim aynı şekilde Baran da sevinmiş olmalı ki gözleri ışıldadı resmen. İçeri girdiğimizde kızımın aşçılar içinde olduğunu gördüm. O rahat edemezdi ki. Bundan 2 ay önce eve gelirken ayağı taşa takılıp yere düşmüş ve kolu kırılmıştı. O küçücük kırıkta bile ne kadar rahatsız olmuştu bu halini düşünemiyorum bile.

Baran'dan...

Sevda hanım lavaboya gideceğim deyip yanımdan kalkmıştı. Oda da yalnızca Lavin ve ben kalmıştık. Ayağa kalkıp yatağının yanındaki siyah deri koltuğa oturdum. Gözlerim kurumuş dudaklarına kaydı. Daha sonra eline. Parmakları uzun ve inceydi tabii ki benim parmaklarımdan kısaydı ama olsun. Eline uzanıp tuttum. Elleri çok soğuktu benimkilerin aksine. Daha sonraysa parmaklarıyla oynamaya başladım. "Lavin ben senden özür dilerim isteyerek olmadı yemin ederim. Ben seni incitemem." derken sesim değişmişti her zamanki tonuna oranla.

Diğer elimi uzatıp yüzüne düşen perçemleri kenara çektim. Yüzüne daha yakından baktığım zamansa kirpiklerinin ne kadar düzenli ve uzun olduğunu fark ettim. Elim yanağına gitti biraz okşadıktan sonraysa parmaklarım kurumuş dudaklarına gitti oradan da kirpiklerine doğru uzandım. Parmağımın ucunu hafifçe kirpiklerinin arasında boydan boya gezdirdim tam o anda gözleri titrer gibi oldu ve yavaşça gözlerini açmaya başladı.

Elimi hızlıca üzerinden çektim. Kahverengi gözleri ilk önce tavandaki floresan lambaya gitti gözünü kısıp odada gezdirmeye başladı ardından benim üzerimde takılı kaldı. Tanıyamamıştı beni anlaşılan. "Sen kimsin?" sesi ince çıkmıştı. "Kızım o sana çarpan beyefendi." bu Sevde hanımın sesiydi. Ne zamandır orda durduğunu bilmiyordum. Bu soruyu içime atarak Lavin'e baktım. "Anne bi bardak su verir misin?" "Tabii ki kızım." deyip su bardağına suyu doldurdu ve Lavin'e doğru uzattı.

Lavin biraz kalkmaya çalışınca ona uzandım ve kalkmasına yardım ettim."Teşekkür ederim. Sizde kaç saattir buradasınızdır kim bilir. Sizi işinizden de alı koydum affedersiniz." "Yok canım ne olcak sanki birkaç saat işe gitmedim diye sorun etmezler herhalde." sesim biraz alayvari çıkmıştı. Hiç gitmek istemese de artık burada kalmam yanlış anlaşılabilirdi "Ben artık gideyim en iyisi. Tekrardan geçmiş olsun size." diyerek ayağa kalktım. Elim kapı koluna gitti ama ben indirmeden birisi indirdi ve içeri Lavin'in babası Merih bey girdi. Arkasından kapıyı kapattı. Merih Bey'le göz göze geldik ne o gözünü kırptı ne de ben.

Uzun bakışmamızın hemen ardından gözleri Lavin'e gitti "Kim bu bey?" diye sordu. Tam konuşacakken kapı hızla açıldı ve içeri Rüzgar'la Araf girdi. O kadar hızlı açıldı ki kapıyı kapatmalarına gerek kalmadan duvara çarpıp geri kapandı büyük bi gürültüyle. "Kim lan benim kardeşime çarpan it?" "Kendinden büyüklere saygılı olmalısın." dedim yüzümü ciddi tutmaya çalışarak ama içimden 'tutmayın küçük enişteyi' diye geçirdim.

"Sen mi çarptın kardeşime?" "İsteyerek olmadı oğlum."dedi Sevde abla. "Nerden biliyorsun anne sende mi oradaydın sanki."dedi. "Ya tamam herkes bi susa bilir mi kafam kaldırmıyor bu kadar şeyi. Öncelikle abi sen nerden çıktın ne ara geldin buraya." "Sizi özledim geleyim dedim fıstığım ama geldiğim gün olana bak!"dedi bana doğru dönerken. Kaşlarını çatıp "Oğlum hâlâ ne arıyorsun burda gitsene. Tamam sağ olasın kardeşimi getirdin felan başında da bekledin ama artık git yani." dedi. Haklıydı artık kalmam kötü şeylere sebep olacağa benziyor. Kapıya tekrar gidip bu sefer ben açtım ve çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.

Hastaneden çıktığım zaman Aral'ı arabaya yaslanmış şekilde gördüm. Dalgın duruyordu. Yanına gidip elimi omzuna koyduğum zaman irkilip bana baktı. "Afedersin dalmışım abi." "Senin bir derdin mi var?" "Var gibi be abim." "O zaman bana gidiyoruz ve anlatıyorsun her şeyi." "Tamam gidelim de anlatayım."

______________________________________

Merhaba. Nerdeyse bir aydır bölüm yazmamışım yeni fark ettim. Bu bölüme 1024 kelime yazdım.👏🏻👏🏻👏🏻 Neyse rüzgarın içeri pat diye girip atarlanması peki...şwmdlsöslsm gülerek yazdım orayı. Tutmayın küçük enişteyi. Evett Baran ile Lavin tanıştı sonunda. Kitaba sonraki bölümlerde yeni karakterler gelecek ve bir karakterimizi uğurlayacağız maalesef. Çünkü canım istiyor.

-Aral Baran'a ne anlatacak?

-Ha birde bir kız karakter eklenecek ve adı ne olsun? Sevdiğiniz isimleri yazın arasından seçeceğim.

Hadi bays<3

20/01/2023~Cuma

Bilinmeyen Numara | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin