- 3. Bölüm -

89 26 24
                                    

Silah sesi..

Az önce hatta belkide dakikalar öncesinde duyduğum ses bir silahtan geldi. Ben öylece kalakaldım. Belkide o silahın içinden çıkan kurşun bir cana son verdi. Umarım suçsuz biri ölmemiştir.. Ölen kişi yada yaralanan biri vardı,bunu görmeden bilemem ama o kurşun boş yere sıkılmadı.
Bu bendeki merak mıydı, yoksa can korkusu yada cesaret mi idi, bilmiyorum. Cama doğru yavaş adımlarla yaklaşarak uzun perdeyi araladım. Hava daha yeni yeni aydınlanıyordu.

Güneş doğacaktı her zaman olduğu gibi yeni bir güne daha başlamamız ve bu günü dünde bırakmamız için. Bana ise bugün çoktan başladı.

Biraz karanlıktı yinede bahçedeki takım elbiseli adamları gördüm. Bir kaç tanesi sabit kalmış, diğerleri ise hareketliydi. Beni fark etmeye bilirlerdi,belkide bu kargaşa zorla getirildiğim bu evden kaçıp, arzu ettiğim gibi evime, yatağıma ve uykuma kavuşabilirdim.
Yapmam gerekenler çok basitti bahçeye inersem-ağaca tırmanıp-duvardan atlaya bilirdim.
Bir dakika bu evde kameralar da vardır.

Neden olmasın?

Bağırtlak bey bunu düşünmüştür. Korumaları yetersiz görebilecek bir adamdı. Kaçmamın başka bir yolu yok muydu? Evet yoktu.
Uykum kaçmıştı.Bu durumda uyunmaz ki. Odaya yaklaşan biri vardı,adım sesleri daha da yaklaştı. Bir an panikledim. Hızlıca perdeyi kapattım. Anında anahtar iki kez çevrildi ve kapının kilidi açıldı. Ben ise tedirgin oldum.Bunun sebebi de bu odaya gelenin kim olduğunu bilmemdi.

Kara gözleri içeriyi tarıyordu sonra pencerenin önündeki beni buldu.Ne yaptığıma baktı. İçeriye girdi.Anahtarla kilitlediği, benim çıkmama engel olan kapıyı kapattı. Kapattığı kapının önündeydi. Gözleri hala gözlerimde idi. Bende ona bakıyordum.Onu son gördüğümde olduğu gibi uzun siyah paltosu ile aynı renkte boğazlı bir kazak ve yine aynı renkte bir pantolon. Ayağındaki postalları pantolonu ile bir uyum içindeydi. Siyah giyinmişti başında bir şapkası vardı ona güzel bir hava katıyordu normalde böyle bir şeyi pek hoş karşılamazdım çünkü şapka bana itici geliyordu. Onu incelemek istemiyordum. Ama o da bana bakıyor hiç çekinmeden inceliyordu.
Tüm bunlardan daha önemli konular vardı.

Açığa kavuşması gereken önemli olaylar içindeydim.

"O ses neydi?" dedim önce konuşarak onu beklemeden.

Cevap vermedi. Bu konu çok sinirlerimi bozuyordu. Neden sorularıma yanıt vermek istemiyordu yada görmezden geliyordu. Bunu pekte önemsemek istemiyordum çünkü gidecektim.
Evet sonuna kadar burada kalamazdım ki elbette gidecektim.
Yatağın solunda tekli olan, bordo renkli koltuğa oturdu. Ellerini koltuğun kenarlara yaslayıp sırtını da rahat bir pozisyona getirdi. Ağzını açtı ve nihayet konuştu.

"Ayakkabılarını giy!" dedi. Aslında söyleyince fark ettim. Kurduğu emir cümlesinden sonra kafamı hafifçe aşağıya doğru eğip, siyah renkli çoraplarıma bir bakış attım. Sakin veya sinirli olduğunu sesinden anlayamadım. Emir veriyordu yine. Hangi sıfatla bunu yapıyordu. Kimdi ki o. Adını bile bilmediğim yabancı ,öfkeli bir adam.

Tabi sessiz kalmayıp çıkıştım.
"Neden? Daha az önce uyu diyordun, ne değişti?"

"Yalın ayak yürümek mi istiyorsun?" Diye sordu.

"Nereye gideceğim ki?"soruya soruyla karşılık verdi. Bende bunu sürdürdüm. Demek gidecektik. O zaman kaçmak için bir yol bulurdum. Ama bu imkansız gibi, yinede deneyeceğim.

Vazgeçmek yok.

Sessiz kaldı. Anladım adamın yapısı buydu. Az konuşmak. Sanki iki cümle fazla kursa Azrail canını alacak.

Öylece oturmaya devam edince ayakkabılarımı giymemi beklediğini anladım. Ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu,olamazda. Daha fazla burada durmak istemiyordum. Yatağın yanına adımladım. Onunla göz teması kurmadan' yerdeki spor ayakkabılarımı giydim. Bilseydim böyle şeylerin başıma geleceğini daha uygun şeyler giyerdim. Resmen Hello Kitty 'li pijama ile kaçırıldım. Gülünç geliyor farkındayım ama bunlara evime kavuştuğumda bol bol güleceğim. Şimdi hiç sırası değil.

SorguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin