- 4. Bölüm -

19 4 3
                                    

Yalnızlık...

Sıradan geçen günlerin ardından böylesine karmaşık ve adrenalin dolu anlarımın olması bana, devamının geleceğini hissettiriyordu.

Gün bitmek üzereydi.
Bilmediğim bir yolda yanlız başına yürüyordum çünkü durmadan koşmaktan dizlerimde derman kalmamıştı. Bir yerde oturmak, dinlenmek, uyumak istiyordum. Bunu şuracıkta gerçekleştireceğim. Bu sokak fazla sakin ve huzurluydu. Yanından geçtiğim kapağı kapalı olan çöp konteynerın üzerinde uzanmış ve kuyruğunu sallayan beyaz bir kedi vardı.

Kaçmış bir ev kedisi. Boynundaki tasması gecenin karanlığında parlıyordu. Bu kedi ile ortak noktamız vardı. İkimizde kaçmıştık.

Kaldırıma çıkarak yavaşça kediyi kollarıma aldım. Tüyleri yumuşacıktı. Onun karnı da benimki gibi acıkmış olmalı. Başımı kaldırığım da derin bir nefes aldım. Nefesimin buharı soğuk havaya karıştı.
Sokağın sonundaki parka doğru yavaş yavaş adımladım.
Belki bir çeşme vardır umudu ile hızlandım. Kirlenmiş elimi yüzümü temizler daha sonrada su içerdim.
Bugün hava güneşliydi ama akşam oldukça soğumaya başladı.

Evet kaçmayı başardım ama ne yapacaktım. Elimdeki kedi ve ben parka girdik. Orda bir çeşme vardı heyecanla ilerledim. Park küçüktü. Kediyi diğer elimde tutarak çeşmenin başını çevirdim. Su gelmiyordu. Tükenen umutlarımla ordan uzaklaştım. Sağ tarafta olan iki banka oturdum. Kedi ile konuşmaya başladım.

"Merhaba prenses, bu çok güzel bir isim. Biliyor musun arkadaşım da bana böyle seslenirdi. Acaba şuan beni arıyor mudur."

Aklıma gelen şey ile ayağa fırladım tabi bacağımı bankın tahtasına çarparak. Yüzümü buruşturdum ve prenses ile bakıştım.

Evet arkadaşım Zehra, ona ulaşmak için telefon lazım. O beni arıyor mudur? Doğru ya bu olmaz hemen bulurlar benide, sonrasını bilmiyorum. Hayatımı biliyorlar Zehra'nın varlığını da bilirler. Burda böylece bekleyemem ki. Kaçtığım yerden bayağı uzaktayım burası daha önce görmediğim yerler.

Sıkıntı ile oflayıp başımı masaya koydum. Burda beş dakika uyusam ne olurdu ki. Hem prenses'te burda yanlız değilsin Ela!
Ve gözlerimi kapattım.

...

Çok sıcaktı ve aşırı terledigimi hissediyorum. Neredeyim ki?
Hafif bir müzik sesi ve ona eşlik eden yağmurun sesini duyuyordum.
Fark ettiğim şey ile gözlerimi açıp etrafıma baktım.

Uyandığımı fark eden Taner hemen bana öfke ile baktı ve yüzünü yola çevirdi. Yanımda arabayı kullanıyordu. Son olan şeyleri hatırlayınca buraya nasıl geldiğimi düşündüm.

Ona yalan söyledim çünkü kaçmam için birşeyler olması gerekiyordu.

"Günaydın kaçak hello kitty."

Böyle bişey demesini beklemiyordum.
Yola odaklandı. Bende cevap verdim

"Ya şöyle demeseniz olmazmı ayrıca orda yardımcı olduğunuz için sağolun"

Nereye gidiyorduk? Diğerleri nerdeydi? Ben bu arabaya nasıl gelmiştim?
Beni nasıl bulmuştu? Prenses neredeydi?

"Senin böyle bişey yapacağını tahmin ediyordu ve sen onu haklı çıkardın"

"Kim tahmin ediyormuş?" Dedim merakla.

Zaten iki kişi vardı benim tanıdığım. Taner dışında Eren ve Akın.

"Oraya varana kadar konuşma"
Dedi

Kısa bir yolculuktan sonra anladım ki çokta uzağa gidememiştim. Ve geldiğimiz yer bir havaalanıydi. Niye havaalanına gelmiştik. Nasıl yani onlara buradan gidecekmiydim. Bu kadar ileri gidecekleri aklıma gelmemişti.

SorguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin