"Close your eyes
Let me come and find you in the dark
Close your eyes
Baby I can read between your scars"
***
Selamlar! Bölüm biraz gecikti, üzgünüm :/
Yorumlarınızı merak ediyorum, yazdıklarım size ne şekilde geçiyor, geçiyor mu? pls ^^
Keyifli okumalar...
***
Jimin, çift kişilik geniş yatakta bağdaş kurarak oturmuş, en yakın arkadaşının kaçıncı denemesi olduğunu sayamadığı kombinlerine yorum yapmak zorunda kalmasını şimdiye kadar işlediği günahların kefareti olarak sayılması gerektiğini düşünmeden edemiyordu.
Jin ise üzerindeki tenini sımsıkı saran derilerden kurtulmakla öylesine meşguldü ki, Jimin'in bıkkınlıkla şişirdiği yanaklarıyla çaktırmadan kucağındaki telefonuyla oynadığını farkedememişti. Oysa Jimin'e telefonunu odasında bırakmasını özellikle söylemişti. Çünkü en yakın arkadaşı yakın bir zamanda romantik bir ilişkiye başlamıştı ve sürekli vıcık vıcık bir çifte tanıklık etmek Jin için katlanılmaz oluyordu. Hele de son zamanlarda kendisi bu işlerden el etek çekmişken...
"Ah Tanrım! Kim böyle bir şeyi giyer ki? İşkence aleti gibi..."
Jin nihayet deri parlak pantolonu çıkarmayı başardığında bıkkınlıkla söylendi. Jimin gözlerini devirerek telefonunun tuş kilidini kapadı.
"Dolabında ne işi var peki bu işkence aletinin?"
Öyle ya ne diye almıştı ki bu kedi kadın kostümünü andıran deri takımı.
"Taehyung'un hediyesi, davette giyersem hoş olur diye düşündüm."
Jin'in dudaklarını büzerek söyledikleri Jimin'in gözlerinin şokla açılmasına neden olmuştu.
"Sen ciddi misin? Taehyung bunları alırken kim bilir aklından neler geçiriyordu? Sen tutmuş davette giyeceksin bir de."
"Neden ki? Biraz iddialı olmak istedim sadece."
Jin elindeki takımı yerdeki kıyafet yığınının üzerine bıraktı ve kendi rahat eşofmanını üzerine geçirdi. Jimin'in yanına oflayarak oturduğunda yanaklarının sıkıca kavranması dudaklarının öne doğru toplanmasına neden olduğunda, mızmızlanarak Jimin'in ellerinden kurtulmaya çalıştı.
"Çen büyüdün de davetlere mi gider oldun? İddialı mı olmak istedi benim minik bebeğim? Aegyo..."
Jin yüzünü buruşturarak Jimin'in sulu tavırlarından kaçınsa da gülmeden duramamıştı.
"Akşama 5 saat var ve ben hala ne giyeceğimi bulamadım. Offfff..."
Jimin ciddileşerek Jin'e doğru döndü.
"Şimdiii bir bakalım, akşam Taehyung'un ortaklık kutlaması var ve seni de arkadaşı olarak davet etti değil mi?"
Jin sadece başıyla onaylamakla yetindi. Son zamanlarda Taehyung aralarında bir şey olamayacağını kabullenmiş gibi duruyordu. Ve Jin de onun arkadaşlığını seviyordu. Belki bencilceydi ama Taehyung'un ilgisinden hoşlanıyordu. Genç adam Jin'e kendini iyi hissettiriyordu özellikle de son zamanlarda depresyonun eşiğinden biraz da onun sayesinde kurtulduğu düşünülürse. Ve Taehyung artık onun korkularına saygı duymak zorunda kalmıştı. Jin'in etrafında olması bile onun için yeterliydi. Öyle söylemişti genç adam geçen gece ve Jin'in elini nazikçe öpmüştü. Partner ya da flört değillerdi artık, sadece arkadaş... En azından Jin için.
