Ege... Evet beni bir iddia üzerine harcayan ege. İlk aşkım olan Ege. Hiç şüphesiz her şeyimi ona emanet ettiğim ona delicesine bağlandığım olan Ege. Şimdi sınıftan içeriye girmiş boş yer arıyordu. "Benim kalbim boş, seni lanet olası. Kalbim hala eskiden bıraktığın gibi bomboş. " Demek istedim bir an. Hoca " En arkada boş yer var oğlum geç oraya otur" dediğinde içimi bir heyecan kapladı. Koskoca lanet olası sınıfta başka yer yok muydu yani. O buradaydı. Yanımdaydı. Usulca gözlerime bakıp beni süzdü. Gözlerinde hiçbir şey göremiyordum. Ama hala eskisi gibiydi. Eskisi gibi bakıyordu. Bomboş ve duygusuzca... Yanıma oturduğunda ilk başta hiçbir şey söylemedi. Bende söylemedim. Sanki iki yabancıydık biz. Yanyanaydık ama habersizdik varlığımızdan. Ders boyunca hiç konuşmadık. Hangi yüzle konuşacaktı ki zaten. Hoca çıkabilirsiniz dediğinde hemen yerimden fırladım ve çıkışa doğru yöneldim. Tam kapıdan çıkacaktım ki biri kolumdan tuttu. Bir süre öyle bakıştık o kadar bakmıştık ki gözlerimize o konuşmaya başladığında hoca dahil herkes çıkmıştı sınıftan " Ne oldu maviş. Ders boyunca bekledim ama bana selam dahi vermedin. Yoksa aramız bozuk mu?" Dedi alay eder bir şekilde. Tabi ben durur muyum? Heralde durmam. İçimden hızlıca bir bismillah dedim ve başladım söze "Önce şu kolumu bırak be hayvan." dediğimde "Tamam güzelim sakin ol" dedi yine o ağzı yarı açık alaycı bakışlarıyla. Kolumu bıraktığında yine söze başladım."Kesin sesini be domuz. Ayrıca bana bir daha asla güzelim deme ve adımı ağzına sakın alma seni kendini beğenmiş piç kurusu pislik!" söylediklerim üzerine daha da sırıttı. Allah'ım şöyle ağzının ortasına iyi bir yumruk atmak istiyordum. Ama kendimi firenledim ve sakin olmaya çalışarak sınıftan çıktım. Biraz ilerledikten sonra tekrar kolum tutuldu. Baktım olacak gibi değil kim olduğuna bakmadan geçirdim suratına. Allah'ım bu da mı başıma gelecekti. Ne yapacağımı bilemeden kıza baktım "Pa... paa... pardon ya be...ben sizi başka biri zannetmiştim. Cidden özür dilerim" Kıza bir baktım Allah benden almış ona vermiş valla. Kız fıstık ezmesi gibi. Yeme de yanında yat. Töbe töbe... Kendine gel Çisil. Şimdi de lez... Allah'ım yarabbim yardım et ya! Kız"Önemli değil ya(!) " dedi ağlamaklı bir ses tonuyla. "Ben cidden özür dilerim ya gerçek-" "Tamam dedim ya canım bir şeyim yok." dedi sözümü keserek. "Bak sana ne diyeceğim arkadaşın var mı? Yani sende yeni gibisin sanki bu okulda. " dedim. "Evet bende yeniyim ama sınıf arkadaşı olduğumuzu söylemek isterim. Fark etmediysen diye." kızın sözleri karşısında şaşırdım. Çünkü aynı sınıftaydık. İllaki gözüm takılmıştır ama ben hatırlamıyorum bile salak kafam sağolsun."yaa... öyle mi? Çok şaşırdım. Cidden. O zaman arkadaşın yoktur senin. Ne tesadüf benimde yok. Hadi beraber bunu kutlamak için kantine gidelim ve sana bir kahve ısmarlıyayım iyi gelir" dedim hızlıca ve kızın tek kelime söylemesine izin vermeden. "Tabii neden olmasın? " Dedi sırıtırken. "Aa.. Bu arada sen neden kolumu tutmuştun?" Dedim sakince. Hem konuşurken hemde kantine gidiyorduk. Ben daha önce kantine bakma zamanı bulamadığım için onun beni götürmesine izin vererek adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordum. "Çantandan cüzdanını düşürmüşsün de onu sana vermek için getirmiştim" dedi sırıtarak. Elindeki cüzdanı yavaşça bana uzattı ve bende çantama geri koydum. "Ah teşekkür ederim ya ben gerçekten bilseyd-" "Tamam..." dedi adımı bilmediği için devamını getirememişti tabi. Sanki adımı bilmediğini ima edermiş gibi bir yüz ifadesi büründü ve bende hemen "Çisil ben. Çisil Karataş." dedim oldukça şirin gözükmeye çalışarak. "Çok güzel bir adın var. Bende Serra. Tanıştığıma memnun oldum" dedi ve"Bende tanıştığıma memnun oldum Serra. Senin adında harika. Bana eski bir arkadaşımı hatırlatıyorsun."dediğimde ikimizde aynı anda kahkaha attık. Kantine gelmiştik bile. Ama bir sorun vardı. Bu sırayı hayatta bekleyemezdik. Çünkü dersin başlamasına az kalmıştı. "Off. Hayatta bekleyemem ben bu sırayı." dedim sitem edercesine. Serra bana baktı ve sırıttı. Kolumu tutarak gel benimle dedi ve beni çekiltirmeye başladı. Hızlı bir şekilde herkesten özür dileyerek en öne geçti ve kantinden uğultular yükselmeye başladı.Serra herkese"Hey gençler sakin olun. Herkese benden çay" dedi. O son kısmı öyle bir söylemişti ki herkes kahkalara boğulmuştu. En sonunda hızlı bir şekilde "Fikriye abla bize 2 sade kahve lütfen." Kadın şaşırdı."Kızım benim adım Fikriye değil. Nurten benim adım. Sen karıştırmışsın heralde." dedi. Serra'da hiç durur mu? Tabiki durmaz. Her ne kadar sadece 15 dakikadır konuşuyor olsak bile bu huyunu hemen anlamıştım. Zeki kızım işte ne yapacaksın. "Olsun Nurten Teyze ölümlü dünya bir ismi yanlış söylemişim benim gibi tatlı bir kızı mı kıracaksın?" Dediğinde ben ve Nurten teyze dahil sıradakiler bile Serra'ya gülmüştü. En sonunda kahvelerimiz geldiğinde bir masa bulup oraya oturduk. Biraz sohbet ettikten sonra tekrar sınıfa girdik. Allah'ım bir bu eksikti. Ege olsa şükrederdim şu an. Gördüğüm çocuk karşısında ağzım bir karış açık kalmıştı.Düşüncelerim beynime ulaşmakta zorluk çekerken sertçe yutkundum. Serra yanımda öylece bana bakıyordu. Ama bana bakan sadece o değildi...
*************************
Bu sefer uzun yazmaya çalıştım. İnşallah beğenirsiniz. Okuduktan sonra vote vermeniz dileğimle. İyi okumalar bol voteler canlarımm. 😁😁😁😁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bende Ki Sen
RomanceÇisil dehşet içindeydi. Gördüklerine inanamadı. Issız bir sokakta tek başına dolaşmama konusunda defalarca uyarılmıştı. Ama şuan bunları dikkate almadığı için içinden lanet okuyordu. Birden bire oradaki adamlardan biri Çisil' in olanları gördüğünü f...