Tutsak -Bölüm 4-

276 16 4
                                    

Kendi kendimi avutmaya çalışıyordum. Bu kesinlikle o olamaz Çisil. Saçmalama! Yanlış görüyorsun. Diye içimden geçiriyordum.
Sanırım gerçekten ufo görmüş masum köylü gibi bakıyordum ki Serra"Kızım iyi misin? Ambulans falan çağırayım mı? " Dedi ve hafifçe yanağıma tokat attı. Kendime gelmeliydim. Ne kadar zamandır o şekilde bakıştığımızı bilemiyorum çünkü o an zaman kavramı diye bir şeyin olduğunu bile unutmuş olabilirim ki unutmuştum. Sonunda kendime geldim ve Serra'nın yanındaki sıraya geçip oturdum. Hala onun burada olduğunu kavrayamamıştım. Psikopat, sapığım. Aslında tam olarak sapık denilemezdi ama psikopat kelimesinin sözlük anlamını tam olarak karşılıyordu. Yani içimden öyle geçirmem kimseye zarar vermezdi değil mi?

Nihayet hoca sınıfa girdi. Dersimiz müzikmiş ama bu ilk dersimiz olduğu için müzik sınıfına gitmek yerine burada yapacakmışız. "Evet gençler. Benim adım Eren. Sizin müzik öğretmeninizim. Bütün bir sene boyunca sizinle beraber olacağım. Hepimizin mutluluğu ve sınıfın huzuru için lütfen saygı sınırlarını aşmadan güzel bir sene geçirelim"dedi ve sınıfa doğru "Evet gençler, ben kendimi kısaca tanıttım. Sıra sizde." dedi. İlk olarak ön sıralardan başladı. Sonra Ege, ve daha sonra sıra adını bilmediğim ama birazdan öğreneceğim olan psikopat, sapığımdaydı. Kısaca. Hatta kısacanın da kısasınca "Ben, Baran." dedi ve oturdu. Diğer insanlar ailelerinin mesleklerine kadar kendilerini tanıtmıştı ama o sadece adını söyleyip oturmuştu. Sıra bana geldiğinde "Merhaba. Immm... Ben Çisil Karataş. Buraya Kadıköy Anadolu Lisesi'nden geliyorum." dedim ve daha fazla bir şey açıklamaya gerek duymayarak yerime oturdum. Sonunda herkes kendini tanıtınca Eren hoca tekrar "Şimdi... Asıl konuya geri dönelim. Aranızda herhangi bir müzik aleti çalmayı bilen veya sesine güvenen arkadaşımız var mı? Bu benim için önemli. Lütfen çekinmeden müzikle ne kadar ilgilendiğinize dair bir kaç cümle kurmaya çalışın. Bunlar size yol, su, elektrik olarak geri dönecektir. Unutmayın!" Dedi. Açıkcası ben kendime güveniyordum ve parmak kaldırdım. Ailem ölmeden önceden beri piyano, gitar ve şan dersi alıyordum. O zamanlar bana Ege'den sonra gelen en iyi şey müzikti. Orada kendimi buluyordum. Bazen sanki annem burdaymış gibi ona bestelediğim şarkıları çalıyordum. Her ne kadar bunun gerçek olmadığını bilsem de ruhumu kandırmayı seviyordum işte. Ruhumda alışmıştı artık buna. Bir bağımlı gibi bağlanmıştım müziğe. Düşüncelerimden aniden sıyrılmak zorunda kalmıştım çünkü parmak kaldıran sadece ben değildim. Ege, Baran, Baran' ın yanında oturan sanırım yakın arkadaş olduklarını tahmin ettiğim ve adının Bora olduğunu öğrendiğim bir çocukta parmak kaldırmıştı. ve tabiki Serra da parmak kaldırdı. Hoca" Harika şimdi bu 5 kişi tahtaya çıksın bakalım." Baran ve Bora dahil herkes tahtaya çıktı. Önce Eren hoca " Gençler, sizden 2 gün içinde bir parça bulup bunu kendi aranızda paylaştırıp bize sunmanızı istiyorum. Unutmayın sadece iki gününüz var ve bu dediğim gibi size yol,su,elektrik olarak geri dönecek.yapmadığınız takdirde cezanızı çekip sonucuna katlanmak zorunda kalıcaksınız. Bu işin sonucu okulu temizlemek gibi çeşitli cezalardan oluşabilir." Dedi. Tabii ki ben hemen itiraz ettim.Çünkü iki günde bunu bitirmemiz imkansız gibi bir şeydi. Sonucuna katlanamayacağımız işlerin içine girmemeliydik. Ama tabii ki Ege benden önce davranıp "İki günde nasıl bir parça çıkarmamız bekliyorsunuz? Daha birbirimizi bile tanımıyoruz ki hangi müzik aletleri çaldığımızı bile bilmiyoruz. " dedi. bende ona katılıp "Bencede hocam bu kadar kısa sürede bu işi bitirmemiz mümkün değil daha hangi müzik aletlerini çaldığımızı bile bilmiyoruz.Bu kadar kısa sürede bunu bizden beklemeniz bence acımasızca." Dedim. Eren Hoca "Benim işime karışma ya ne zamandan beri başladınız. Daha derse başlayalı yarım saat bile olmadı kuralları söyledigim halde hemen kuralları çiğnemeye başladınız. Haddinizi bilin ödevi ben verdim ve bu ödevi iki gün içinde bitecek.Şimdi çıkabilirsiniz." Deyince bizde öylece arkasından bakakaldık.Önce Baran söze başladı."Şu lanet olası ödevi hemen yapalımda bitsin bu adamla daha fazla muhattap olmak istemiyorum." Dedi ve hep birlikte müzik sınıfına gitmeye karar verdik. Sınıfa girince Ege söze başladı ve "Ben bateri çalıyorum ve Çisil de piyano çalıyor. Ya sen Baran? " "Bende piyano çalıyorum." dedi. Nedense içimi bir heyecan kapladı. Böyle Birden karnımdan kafama doğru bir şeyler yükselmeye başladı.Sanırım en son bu hissi Egeyle beni öylece bırakıp gitmesinde önceki son buluşmamızda yaşadım. Ben gerçekten aptal bir kızım. İnsanların bana söz geçirmesine çok çabuk izin veriyorum.Ve bu huyumdan nefret ediyorum.İnsanlar sırf iyi niyetimi suistimal edip beni kullanıyorlar.Ve ben artık bundan çok sıkıldım.İnsanların beni yargılamasından çok sıkıldım.Bu kadar güçsüz ve aciz olmaktan sıkıldım.Dayanabileceğim bir omuz olmamasından sıkıldım. Yıllardır her şeyi tek başıma üstlenmekten sıkıldım. Yoruldum. Yorgun düştüm. Ama sonra ayağa kalktım ve bir umutla hayata bağlandım. Çok isterdim mutlu bir aile tablosu vermeyi insanlara. Küçüklükten beri hep hayaller kurardım. Annem benim çocuklarımı görsün ve benimle gurur duysun diye. Ama olmadı.Çünkü bu hayat.Hayatın ne kadar zor olduğunu bana bir anne veya baba değil hayatın ta kendisi öğretti. Bazen böyle uzun düşüncelere dalıp hayattan kopuyorum.Şimdide olduğu gibi.Serra beni dürtmeseydi bu düşüncelerime 10 dakika daha devam edebilirdim. Neyse ki hızlıca farkına vardım ve hayata yeniden döndüm. Bora hızlıca söz atıldığında"Ben elektro çalıyorum. Ya sen Serra?" Dediğinde Serra'nın da yüzünde aptal bir gülümseme olduğunu gördüm ve bende sırıttım. "Ben keman ve çello çalıyorum." dedi ve sırıtmaya devam etti. Ben onların bu aptalca sırıtmalarına bakarken gözüm Baran'a kaydı ama onu bana bakarken yakaladım ve sadece bir buse olan gülüşüm kocaman bir tebessüme bıraktı yerini.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bende Ki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin