5: Addiction

18 4 0
                                    

İlaçlar.

Ve haplar.

Her zaman iyileştirmek için orada olmazlar.

Jungkook için hiçbir zaman öyle olmamıştı. İlaç ya da hap alırken hiçbir zaman iyileşmek niyetiyle içmemişti o. Unutmak için içmişti bazen, veyahut uyumak için içmişti. Hoş, işe de yaramamıştı zaten çoğu zaman.

Tekrar içmemek için içmişti ama en çok. Son kez nefes almak için, buradan gitmek için, yok olmak ve kaybolmak için içmişti. Kavuşmak için içmişti. Kavuşmak istiyordu, kavuşmak..

Gecesi hiç de planladığı gibi gitmemişti genç adamın.

Yapacağı güzel ve hırslı bir yarış, kazanmanın verdiği o geçici haz, imrenen gözler ve sarhoşluktan sızıp kalmakla bitecek bir gece.

İmrenen gözler.

Bilmiyorlardı, Jungkook'un hiç ama hiç imrenilecek bir hayatı olmamıştı. Hiçbir zaman.

O, altı yaşında ölmüştü aslında.

Jooheon'dan siktiri yiyip yapmayı planladığı yarış işi yattığı için izbe bir araziye çektiği arabasının içinde, zil zurna sarhoş ve boş şişe yığınlarının arasında otururken yarım saat kadar önce aradığı elemanın gelmesini bekliyor ve yeni şişesinin kapağını açmaya çalışıyordu. Doğru tutabiliyor muydu ki kapağı? Emin değildi. Midesi delinene kadar içmişti neredeyse.

"Lanet olası açılsana ya!"

Şişenin kapağını sökmeye çalıştığı esnada arabasının camına birinin tıkladığını hissettiğinde yerinde sıçrarken kaşlarını çattı ve gözlerini kısarak camdan kimin geldiğini anlamaya çalıştı. Görüşü giderek bulanıklaşıyordu ve kafasını sabit tutamıyordu.

''Açsana lan camı geri zekalı. Başka kimi bekliyordun acaba benim işte. Bak istediğini getirdim hadi aç camı.''

Elindeki minik şeffaf paketi sallayarak ona gösterdi Kwan yüzünde gevşek bir sırıtışla. Jungkook onun kim olduğunu hemen anlamıştı paketi görür görmez. Sarhoş bir şekilde kıkır kıkır gülerek kapıyı açtı -çünkü o kadar sarhoştu ki camı açma tuşunun nerede olduğunu bile göremiyordu- ve kapıyı açmasıyla ayaklarının dibine biriken şişelerden birkaçı yere düşüverdi.

''Ohooo, Jungkook Bey geceye hızlı bir giriş yapmışsınız siz zaten.''

Jungkook ise onu duymuyordu bile. Dediklerini dinlemeden elindeki şeffaf poşeti kaptığı gibi hemen açmaya çalıştı. Yeterince dayanmıştı zaten daha fazla direnmenin anlamı yoktu.

''Bana bak çok güçlüdür bu ha, dikkatli ol bir taneden fazla alma.''

Jungkook ise umursamadan paketteki dört hapı da avcuna dökmüştü bile. Tek ihtiyacı olan biraz uykuydu.

''Uyutur mu bu sen bana onu söyle.''

Adam ellerini cebine koyarak doğruldu ve özgüvenli bir şekilde konuştu. Bu işin en baba patronlarıyla çalışıyordu yıllardır, en iyi malı ondan başka kim getirebilirdi ki? Ayrıca, Jungkook'un da sanki ondan ilk defa mal alıyor gibi sorması ayrı bir trajikomikti.

''Uyutur tabii de- Lan napıyorsun hayvan yavaş! Bir tane al dedik sana!''

Jungkook uyutur cevabını aldığı anda çoktan ilaçların hepsini ağzına atarak içkisiyle beraber yutmuştu bile ona bağıran Kwan'ı umursamadan. Cebinden çıkardığı parayı aldığı gibi Kwan'ın yüzüne fırlattı.

Insomnia | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin