7: I Can Carry You

22 4 2
                                    

Arkadaşlık.

Herkes her zaman çok şanslı olmazdı bu konuda.

Kimisi hiç edinemezdi çoğu zaman, kimisinin de edindiği arkadaşlıklardan hiçbir hayır gelmezdi. Sırtından bıçaklanırlardı.

Jungkook arkadaşlık konusunda şanslı sayılırdı. Onları geç bulmuştu ama güç olmamıştı. Hiç beklenmedik anda dahil olmuşlardı hayatına ve en azından evden kaçacağı zaman gidecek bir yeri her zaman olmuştu onlar sayesinde.

"Dün gelip de dersi kaçırmasaydın bu kadar zorlanmazdın canım, kendin kaybettin."

Ders aralarında Yoongi, Taehyung ve Jungkook hep birlikte bahçedeki çardaklardan birinde otururken Jungkook profesörün ani yaptığı quize sövüp duruyor ve Yoongi de onun haliyle dalga geçip duruyordu. Küçüklerini sinir etmeye bayılıyordu. Üçü de sayısal bölümlerde oldukları için ortak dersleri vardı ve bugün de o ortak derslerinin olduğu günlerden birisiydi.

"Aman Jungkook sanki her şey çok sikinde de bir bu quizi taktın kafaya."

Taehyung alaylı bir şekilde konuşarak onun omzuna vururken çardaklarının yanından geçen Jimin'le kocaman gülümseyerek ona neredeyse bütün vücuduyla el sallamıştı. Jungkook, Taehyung'un neye el salladığını görmek için kafasını çevirerek baktığında güzel gülümsemesiyle arkadaşına el sallayan omegayı görüverdi ve boncuk gözleriyle onun ışıl ışıl gözlerine bakarak göz göze geldiklerinde omeganın gülümsemeyi bırakmadan ona bakmasıyla kaşları havalandı.

Hala kavgalılardı aslında ve ne birbirlerinden özür dilemişler ne de o geceki diyaloglarından beri geçen bir haftada konuşmuşlardı. Buna rağmen neden kendisine bu kadar güzel bir şekilde gülümsüyordu ki bu güzel omega? Ah, onunla alakalı şeyleri ne kadar da geç fark ediyordu! Daha geçen gece güzelliğini yeni fark ettiği gözleri kadar gülümsemesi de insanı canlandırıyordu sanki. Daha önce kendisine bu kadar saf ve eşsiz gülümseyen biri olmuş muydu? Hiç sanmıyordu, o kocaman gülüşünün ardına koca bir evreni sığdırabilirdi ama gülüşünün büyüklüğünün aksine gülerken kısılan minik gözleri de kolay kolay başka gözlerle buluşmaya niyetli değildi. 'Sevimli' diye düşünmüştü bir anda kısık gözlere bakarken ve omega kısa olan göz temaslarını keserek çardağa oturmasaydı neredeyse gülümseyecekti. Bunu fark ettiğinde hızlıca aralık olan dudaklarını kapatarak önüne döndü. Toplum içinde olmasa kendi kafasına bir tane vurmak isterdi. Ne saçma sapan bir andı bu böyle? Bütün bu zihninden geçenler de neydi şimdi ayrıca?

"Çok güzel çocuk, değil mi?''

Taehyung arkasına yaslanarak Jungkook'u şöyle bir yoklamak adına sorduğunda bir yandan da dikkatle yüzünü inceliyordu ve her ne kadar emin olamasa da sanki genç alfanın belli belirsiz bir anlığına tebessüm ettiğini görür gibi olmuştu. Yoksa onları çok feci yakıştırdığı için halüsinasyon görmeye falan mı başlamıştı?

"Çok güzel."

Jungkook, gerçekten de yeni yeni fark ediyordu omeganın güzelliğini. Sanki başka bir dünyadaymışçasına kısıkça mırıldandığında Taehyung onun ses tonunun bile daha önce hiç duymadığı bir tonda çıktığını hemen fark etmiş ve omegayı incelemesi yeni biten Yoongi de Taehyung'a şöyle bir bakmıştı.

"Güzel güzel, hem yakışırsınız da."

Yoongi'nin dediğiyle elektrik çarpmış gibi olmuştu genç alfa. Omeganın güzel olduğunu söylerken ne diye bu kadar düşünmüştü ki onun hakkında? Alt tarafı güzeldi işte, başka bir numarası yoktu. Bir anda toparlanmaya çalışarak boğazını temizledi ve hızlı hızlı başını salladı. İçinden de 'aptal herif' diyordu kendine. Sonuçta Taehyung Jimin'le flörtleşiyordu zaten, öyle değil mi? Arkadaşının flörtüydü o. Onun hakkında bu kadar uzun düşünmemeliydi.

Insomnia | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin