16

2.4K 151 3
                                    

Hadi son 3 2 1 ve işte o en sevdiğim ses zil sesi..

Aslında en sevdiğim değil çünkü bu öğle arasının zil sesi çıkış zili kulağıma daha hoş geliyor.

İkisi de aynı olabilir ama zamanları farklı biri dersten çıkarıyor diğeri hem dersten çıkarıyor hem eve gönderiyor.

Ay her neyse işte sonuç olarak zil çaldı ve yemek yiyicem.

Sınıftan çıkıp kantine doğru yöneldim.

Hızla merdivenleri inip kantinde az olan sıraya girdim.

Hızla yemeğimi alıp kantindeki masalardan birine oturdum ve telefondan bir şeyler bakmaya başladım.

Birden karşımdaki sandalyenin çekilme sesiyle karşıma baktım.

"Uğrar mıydın sen buralara ya"

Karşımdaki okul başladığından beri peşimde olan okulun popüler çocuklarından biri Keremdi.

Yanlış anlaşılmasın bana olan aşkından falan ölmüyor.

Sadece kendisi parasıyla veya tipiyle peşinde koştuğu tüm kızları etkilemeye alıştığı için bana da aynı şeyi yapmaya çalışıyor.

Ama bu konu da kendisi baya azimli.

Benden önce ikna olmayanlarında peşinden baya koştu.

Hatta sırf başından gitsin diye bir kaç tane randevuya çıkan birini bile tanıyorum.

O derece baş belası birisi.

Ama sanırım rekor bende.

"Ne istiyorsun Kerem."

"Bence okulun başından beri neyi istediğim belli."

"Senin istediğini de ben istemiyorum ama be onu napıcaz."

"Bak Balca çok uzattın bu meseleyi sana diğer hepsinden farklı yaklaşıyorum diyorum. Kimsenin peşinden koşmadığım kadar senin peşinden koşuyorum. En azından bir randevuyu hak ediyorum bence. Hadi diyelim o da olmadı en azından seni eve ben bırakayım."

"Birincisi en çok benim peşimde koşma nedenin diğerlerinden daha inatçı olmam büyük ihtimalle. İkincisi ise hayır beni eve bırakamazsın çok şükür kendim gidebilecek zekaya sahibim."

Birden yerinden kalkıp kolumu tuttu ve beni de yerimden kaldırdı.

"Anladık güzellikten anlamıyorsun demek ki bazı şeyleri zorla yapıcaz. Bu eteğin de hesabını sonra alıcam."

Noluyoruz ya?

Sanane domuz!

Sen kimsin be köpeğe bak!

"Sanane lan sanane! Kimsin sen!? Bırak şu kolumu gerizekalı herif! Sen kimsin de bana hesap sormaya çalışıyorsun ya!"

Kolumu hızla geri çektiğimde çevresine bakmıştı.

Öğle arasında olduğumuz için kantin çok dolu değildi.

Geneli ya yemekhanede ya da bahçedeydi.

Gene de ne olur ne olmaz etrafına bakıp bana geri döndü.

"Eninde sonunda sevgili olucaz biliyorsun dimi? Bana bazı konularda zor kullanmak zorunda bırakma Balca."

Konuşurken bileğimi alıp sıkmıştı. Anın etkisiyle acıyla inledim.

"Noluyo lan burda!? Bıraksana kızın kolunu!"

Kantinin girişinden gelen sesle ikimizde oraya döndük.

Bileğimdeki ellerim gevşemesiyle hızla geri çektim.

Kantinin girişinde ise bugün bana çarpan çocuk ve onun adına benden özür dileyen çocuk vardı.

Sanırım bağıran kişi bana çarpan çocuktu.

"Sana mı kaldı kardeşim dön önüne ne alacaksan al çık kantinden!"

Sonunda olanlar kantinci abinin dikkatini çekmiş olmalı ki kantinin bulunduğu küçük yerden çıktı.

"Gençler noluyo burda?"

"Bir şey yok abi şakalaşıyor da bizimkiler."

Hayır yani abi ben az önce bağırırken sen nerdeydin.

Şimdi mi duyasın geldi.

"İki dakika ortadan kayboldum hemen kavga etmeye başlamışsınız. Bu gençlik nereye gidiyor anlamıyorum ki ben."

Söylene söylene çıktığı yere geri döndü.

Bok yolunu gidiyoruz abi biz.

Bir de söyleniyor ya.

Aaa valla amca sana bir küfür ederim.

Nefes alamazsın he.

"Şimdilik gidiyorum ama tekrar görüşürüz güzelim."

Sessiz bir şekilde söyleyip gitmişti.

Bu çocuk aptal diyorum inanmıyorlar.

"Sen iyi misin?"

Bugün bana çarpan çocuk söylemişti bunu.

E bu istediğinde gayet nazik olabiliyormuş.

"İyiyim iyiyim de sen nezaket gösterebiliyor muydun ya?"

"Yok yok bu kıza iyilik yaramıyor. Bilmem farkında mısın ama şuan nezaket göstermeyen taraf sensin."

"Ne ala-"

"Arkadaşlar hoş sohbetinizi bölüyorum ama tartışmayı keser misiniz? Normal bir şekilde tanışsak mesela Poyraz ben."

O çocuk yerine benden özür dileyen çocuğun adının Poyraz olduğunu da öğrenmiş olduk sonuç olarak.

Ayıp olmasın bende adımı söyleyeyim bari.

"Balca bende"

Tamamıyla Poyraza hitaben söylemiştim ismimi.

Poyraz arkadaşının adını söylemediğini anlayınca kendisi söyledi.

"Bu da Aras. Göktuğ Aras."

"Memnun oldum Poyraz da sen hep Göktuğnun yerine mi konuşursun sabahta onun yerine sen özür diledin de."

"Göktuğ deme."

Birden lafın ortasına girmesiyle ona dönmüştüm.

"Aa istediğimi derim be sanane. İster Göktuğ derim ister Aras derim ister Mahmut derim."

"İstediğini de ama Göktuğ deme."

"Göktuğcum burda kalıp seninle kavga etmeyi çok isterdim ama artık derse dönmem gerekiyor tatlım. O yüzden görüşürüz Göktuğ. Sana da görüşürüz Poyraz."

İkisinin de konuşmasına izin vermeden kantinden çıktım.

Ay yeter be okula gelmediğim günler ne kadar güzelmiş öyle.

Kestik!

Nasılsınızz?

Bir hikayenin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.

İlk defa çok bekletmeden bölüm attığım için çok heyecanlandım.

Bölümü nasıl buldunuz?

BALCA (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin