Sabah 6.30'du. Yatağım'dan kalkıp, yüzümü yıkamaya gittim. Aklıma bugün ki beden dersinin olduğu aklıma geldi. Üstüme, siyah sevdiğim bir swit ve altına, açık mavi tonların da bol bir pantolon giydim, saçımı da, iki yanlarından ördüm, geri kalan kısımları da hafif dalgalandırdım. Annem daha uyuyordu ben de uyandırmadım. Kahvaltımı yapıyordum sonra kapıdan annem girdi"beni niye çağırmadın" dedi, ben de"bilmiyorum" dedim. Daha beni farkedememişti. Demek ki daha uyanamamıştı;).
Sonra durağa giderken otobüs geldi, ben arkasından koştum el salladım, durağın orada durdu. Gittim koşarak bindim. Bugün otobüs dolu değildi çok şaşırmıştım. Bu sefer ayakta kalmamıştım bir koltuk boştu oraya oturdum. Ama bu sefer de bir teyze geldi. Ona yer verdim. Yine ayakta gitmiştim, alışmıştım artık ayakta gitmeye zaten. Otobüs çok hızlı gidiyordu, ışıklar yanı verince birden durdu ben de düşüyordum ama düşmemek için kendimi zor tuttum. Neyseki okula gelmiştik.
Otobüsten indim, tam arkamı döndüm onu gördüm. Arka da oturuyormuş sanırım, görmemiştim. Yavaş bir adımlarla bana doğru yaklaştı, kalbim hızlanmıştı, yanaklar'ım da kızarmıştı.
Sonra benim montumun cebine bir kağıt koyup, yanımdan geçti. Arkamı dönüp ona baktım oda, bana biraz tebessüm ederek gitti.Arkadaşım yoktu bugün,babasıyla gelecekmiş. İyi ki yoktu. Sonra elimi cebime attım. Kağıdı çıkartıp okudum içinde"okul çıkışı seninle aynı saat'te karşılaştığımız yer de olacağım. Seninle tanışmak istiyorum, tanışalım mı?:)."yazmış. Ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Benden önce davranmıştı. Kağıdı okuduktan sonra katlayıp telefon kılıfımının içine koydum.
Çok mutluydum, nerdeyse havalar da uçacaktım.
Okula geldim, sınıfa girdim. Yine arkalar'dan bir "günaydın" geldi. Ben de o mutlulukla sınıfa "günaydın güzel sınıfım"dedim bağırarak. Herkes bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Arkalar dan "noldu sana Kübra böyle" dediler. Yok birşey desem de, onlar daha da merak ediyorlardı.
Ders başladı. Ben herzaman derse oflayarak girerdim ama bu sefer arkadaşlarımın dediği gibi bana birşey olmuştu. O kağıt bana yan etki etmişti. Dersi de çok güzel dinliyordum ama yine birşey anlamıyordum sadece onu ve o kağıt'ı düşünüyordum. Çok enerji doluydum, herkesin bana bakışını anlıyordum. Çünkü benim normal halim bu değildi. Çok sabırsızdım.
Biran da son derse gelsek de, gitsem durağa diye. Öğlen oldu yemeğimi yiyip aşağı gittim. Son ders beden'di terlemek istemiyordum. Çünkü hava çok sıcak'tı hem yanar kızarır'ım diye. Şimdi saçım başım da bozulur du, bir daha yapmaya uğraşamazdım. Ben oturdum top oynayanları izledim, bir andan da kitap okuyordum. İki dersimiz böyle geçmişti. Zil çalmıştı. Bugün de Cuma idi, İstiklal Marşın'ı okuduktan sonra, arkadaşım ile çıktık okuldan.
Tâbi o, ne olup ne bittiğini bilnediği için çok yavaş yürüyordu. Ben hadi, çok yavaş yürüyorsun desemde, aldırmıyordu.
Artık ona söylemeyi düşünüyordum, ama nasıl. Çünkü o benden hiç birşeyi saklamıyordu.
Artık söylemeliydim.Ben de "birazdaha hızlı olmazsan..." diyordum ki, o "ee, hızlı olmazsam ne olacak. Otobüsümü kaçıracağız, yarım saat bekliyoruz zaten."dedi.
Ben de artık daha fazla bekleyemezdim, dayanamayıp "hızlı olmazsan, bir oğlan ile tanışacaktım. Bak, bana kağıt verdi, gel tanışalım diye. Yetişeyim ki bekletmeyeyim. Zaten oraya gittiğimiz de otobüs geliyor konuşamıyoruz. Beni bekliyor şimdi"dedikten sonra bir "ohh be" çektim.
Arkadaşım "ha o çocuk mu dün bakışıp duruyordunuz zaten. İyi o zaman senin dediğin gibi olsun"dedi.
Ve hızlı adımlar'la durağa doğru gittik.O, köşe de bekliyormuş, saat 4.30 'du. Biraz yavaşladık, onun yanına doğru gittik. Arkadaşım"siz rahat konuşun, ben şuracıkta bekliyorum"dedi. Sonra onun yanına yavaşça gittim. Gözlerine baktım, ela gözlü, hafif kumral ve çok yakışıklıydı.
-Merhaba, dedim.
Oda:
-Merhaba, dedi.
Çok heyecanlıydım. Önce kendimi tanıttım:
-Ben Kübra. Kübra Demir. Ya sen, senin ismin ne. Diye sordum.
Oda:
- Ben de, Eren
Deyince kalbim çıkacakmış gibi oldu.
Ben de el uzatıp:
- tanıştığıma memnun oldum Eren.
Dedim.
Eren'de:
- ben de tanıştığıma memnun oldum Kübra.
Dedi.
Ben, kaç yaşındasın? Diye sordum.
Eren'de:
- 17 yaşındayım.
- Sen kaç yaşındasın.
Dedi, ben de:
- 16 yaşındayım, sen ben'den 1 yaş büyüksün.
Dedim. Sonra biraz birbirimize bakışırken. Bana dedi ki:
- biz şimdi sevgiliyiz değilmi.
Dedi. Ben de:
- ee tabi, tanıştığımız'a göre sevgiliyiz.
Dedim.
Eren:
- tamam o zaman sevgilim.
Dedi, sonra bana:
- benim elim senin elini istiyormuş. Elinle benim elimi tutar mısın sevgilim...
Deyince,ben de önce utandım, sonra yavaş bir şekilde elimi uzatıp:
-tamam sevgilim...
Dedikten sonra elimle onun elini tuttum.
Sonra Eren'i arkadaşımla tanıştırdım.
Otobüste gelmek üzereydi.
Eren'e"senin evin nerede"diye sordum.
Eren de "senin evinin oradan bir mahalle yukarısında"dedi.
Ben de "haa,tamam ben de seninle geleceğim"dedim.
Eren çok şaşırmıştı. Ve şöyle dedi:
-ne, nasıl evime mi geleceksin?
Ben de:
-yok, sadece evin neredeymiş diye merak ettim o yüzden."
Dedim. Eren:
-tamam canım.
Dedi. Saat 5.00'ti, otobüs geldi. Beraber bindik.
Arkadaşım:
-siz ikiniz oturun burda. Ben otururum şura da
Dedi. Ben de
-tamam, sen bilirsin.
Dedim. Beraber oturduk. Daha elimi tutuyordu. Bi içimden kendime soruyordum "nasıl da ısındık birbirimize, sanki 2 gün önce tanışmışık gibi" diye geçirdim içimden. Bu rüya mı?, gerçek mi? ,diye, kendi dizi mi falan cimcikliyordum, sonra gerçek olduğuna inanıyordum.Kendi evimin oraya gelmişti otobüs ama inmedim. Eren'in evinin orada inecektim. Eren'in evin'in oraya geldik. İndik, el ele tutuşarak herkes bize bakıyor du, kim bilir ne konuşmuşlardır arkamızdan. Neyse evi görünce dedim ki:
-ee, ben burayı biliyorum. Bak şurası amcam gilin evi.
Dedim. Eren de:
-İyi o zaman,sık sık gelirsin.
Dedi. Ben de:
-he, sık sık geleyim de anlasınlar değilmi, burada birşey olduğunu. Arada sırada 1 kez gelirim gelirsem.
Dedim. Eren de:
-tamam sevgilim kızma.
Diyerek güldü, sonra ben de gülerek.
-özür dilerim.
Dedim. Ve sonra:
-neyse ben artık eve gideyim meraklanırlar şimdi.
Dedim.Eren de:
-tamam, ben bırakayım mı?
Dedi. Ben de:
-yok,teşekkürler ben giderim, şurdan da dükkana gireceğim. Şimdi nerden geliyorsun derseler elimde bir kanıt olsun demi.
Dedim.
-iyi o zaman, görüşürüz.
Dedi. Ben de:
-görüşürüz.
Dedim ve gidiyordum ki, arkamdan beni çağırdı.
-efendim.
Dedim. Eren de dediki:
- telefon numaran varmı sana ulaşmak için. Ya da bu hafta sonu buluşurmuyuk.
Dedi. Ben de:
-telefon numaram var ama bu hafta sonu buluşamak. Annem izin vermez.
Dedim. Eren de:
-hımm, tamam pazartesi günü görüşürüz, sabah kaç gibi biniyorsun otobüse.
Dedi, ben de:
-7.40'a biniyorum ama seni göremiyorum. Bir bu sabah binmişsin herhal de.
Dedim,Eren de:
-ben her zaman 7.30 otobüsüne biniyordum. Bu sabah 7.30'u kaçırdım o yüzden. İşte şans bu demek olsa değilmi.
Dedikten sonra ben hafif bir güldüm.
Ben de:
- o zaman, pazartesi gününden itibaren sen artık 7.40'a biniyorsun tamam mı?
Dedim, Eren de:
-tamam sevgilim. Bir daha 7.40'a binerim. O zaman seni daha çok görürüm.
Dedi, sonra ben de gülümseyerek:
-ha ben sana numaramı verecektim.
Deyip,numaramı verdikten sonra"görüşürüz" diyerek ayrıldık oradan.Ben önce dükkana uğrayıp, birşeyler aldıktan sonra, eve gittim. Annem beni karşıladı dediki "neredeydin sen"dedi, biraz sinirlenmiş sanırım, ben de elimde ki poşeti göstererek"dükkandan geliyor'dum"dedim. Annem de"iyi tamam, birdaha haber ver." Dedi, ben de "arasaydın ya"dedim, telefonun kapalıydı dedi, telefonu alıp baktığım da "şarjı bitmiş, o yüzdendir" dedim. Sonra ben odama dinlenmeye gittim.
Düşünüyordum 1 gün de hemen ısını vermişti kanımız birbirimize. Yatakta onu düşünürken uyuya kalmışım. Telefonu da şarja takmayı unutmuştum sabah takarım diye yataktan kalkmadım, daha doğrusu erinmiştim...
...........♡♡♡♡♡...........
Devamı gelecek...
İyi okumalar...
🤗😊