Sabah gayet dinç bir şekilde uyanmıştım. İçimden bir ses bugünün güzel geçeceğini söylüyordu. Bugün akşam yemeğinden sonra Büşra'nın yanına gidecektik. Niye çağırdığını az çok tahmin ediyordum. Büyük ihtimalle görev için çağırmıştı. Kendimizi araştıracaktık yani, aman ne güzel ne güzel. En azından akşama kadar boştuk.
Üstümü giyinip Alev'in odasının önüne geldim. Bugün Alev'in odasında buluşacaktık. Kapıyı çalmadan pat diye içeriye girdim.
"Naber kadınların en alevlisi" girerken bu cümleyi bağırarak söylemiştim ama odada Alev yoktu sabahın köründe nereye gitmişti bu kız?
Alev'i aramak için telefonumu çıkardığımda saatin 09.13 olduğunu gördüm.
"Hiğh geç kaldım Allah belamı vermesin" koşarak odadan çıktım aynı şekilde koşarak merdivenleri inerken bir adama çarpıp yere yapıştım.
"Dayı önüne baksana" Arkamı çırparak ayağa kalktım. Bı dakka bi dakka bu adam bana cevap vermemişti. Tam adamı tersleyecekken bana sırıtarak bakan bir adet Erhan gördüm. Lan eğitmenimin burada ne işi var.
"Erhan?"
"Dalya?"
"Erhan?"
"Dalya?"
"Yeter sus Erhan kısır döngüye girdik hem senin burada ne işin var?" Erhan bana sırıtarak yanıma yaklaştı ve elimden tutup aşşağıya doğru sürüklemeye başladı.
"Şöyle ki Dalyacım, TKC size göz kulak olması için bir ajan gönderecekti ben ne yaptım hemen atladım dedim beni gönder falan o da beni gönderdi." Kafamı anladım dercesine salladım ama o bunu görmemişti çok da umurumdaydı görüp görmemesi.
"Erhan sen az önce yukarıya çıkmıyor muydun şimdi niye aşşağıya iniyorsun manyak mısın?" Evet arkadaşlar herkesin merak ettiği soruyu sordum. Madem aşşağıya inecek niye yukarıya çıkıyor değil mi ama.
"Baktım sen kahvaltıya gelmiyorsun ben de seni almaya geldim sonra da seninle karşılaştık şimdi de seni aldım geri gidiyorum." Dediklerine onaylarcasına kafa salladım ve yine görmedi.
Biz konuşurken çoktan yemekhaneye gelmiştik. Kayra ve grubu bana ters ters bakıyordu. Kayra'ya sırıtarak göz kırptım ve yemeğimi aldım. Bizimkileri görür görmez o masaya doğru ilerlemeye başladım. Erhan, Büşra'nın olduğu masaya oturmuştu sanırım buraya bizden daha deneyimli bir ajan olarak sızmıştı. Bizimkilerin olduğu masaya oturduğumda Alev;
"Hiç uyanmasaydın Dalya 2-3 saat sonra geri yatacağız ne de olsa" gözlerimi devirerek "Abart Alev" dedim. Alev belki çok karizmatik bir şekilde tek kaşını kaldırıyor olabilir ama ben de çok güzel göz devirirdim. Alev'in telefonuna gelen bildirim sesiyle hepimiz ona döndük. Rüzgar;
"Kim yazmış kızıl kafa hayranların mı?" Diye sordu. Sesinde hem merak hem eğlence vardı. Alev masaya doğru eğildiğinde hepimiz ona mal gibi üstten üstten bakıyorduk. Alev sinirli bir şekilde soluyup Rüzgar ve Denizi enselerinden tuttu ve onları da kendi gibi eğdi.
"Aptallar sizin de eğilmeniz gerekiyor." Sonunda ne yapmaya çalıştığını hepimiz anlayınca hep bir ağızdan "Hee" dedik ve eğildik. Deniz fısıltılı konuştuğunu sanarak "Ne oldu?" Dedi ama bütün yemekhane onu duymuştu. Hepsi bize garip bakışlar atıyordu. Arel ve Aras onlara hiç samimi olmayan bir gülüş gönderip tekrar eğildi. Doğa ise Deniz'in kafasına bir tane vurdu. Deniz "Ah" diye sızlanarak tekrar eğildi. Hepimiz Alev'in konuşmasını bekliyorduk.
"TKC yazdı kahvaltıdan sonra Rüzgar'ın odasında toplanacakmışız." Sebebini soracaktım ama Alev nereden bilsin değil mi? Kafamızı sallayıp tekrar yemeğe döndüm. Büşra ile bakışlarımız kesişince bize şüpheli bir şekilde baktığını gördüm. Karşılık olarak 'Hayırdır koçum açıkta bir şey mi gördün?' Demek istesem de bunu yaparsam büyük ihtimal kovulacağımı bildiğim için ona gülümseyerek önüme döndüm. Karşılık vermemişti. kalbim çıt gözyaşım pıt.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
40 Numara
Roman pour AdolescentsDalya kendini bir anda 40 kişinin arasında bulur bu kişiler ajan olmaya zorlanıyordur peki Dalya'nın bundan sonraki hayatı nasıl olacaktır? Kitaptan kesit: "T, C, V, Y ve K olmak üzeri 5 gruba ayrılacaksınız T grubunda 7, C grubunda 8, V grubunda 9...