Bölüm 5

23 4 9
                                    

Uzaktan duyduğum kapı sesi her ne kadar uyanmam için uzun uzadıya çalsa da şu sıcak yatağı bırakıp, açmak istemiyordum. Allah aşkına daha hava aydınlanmamıştı bile.

Çalan kapı bir kaç saniye sonra susmuştu. Yastıktan kaldırdığım başımı geri eski yerine koymuştum. Birkaç saat daha uyuyacaktım ve bu keyfi kaçırmak istemiyordum.

Gözlerimi kapatmış, uykuya dalmayı beklerken kapı yeniden çalmıştı. Yetti artık. Yorganı üzerimden atıp sinirle yataktan kalktım. Yerdeki terlikleri hızlıca ayağıma geçirip alacaklı gibi çalan kapıya adeta koştum.

"Ne oluyor sab- Nur? Ne işin var senin burada?"

Gördüğüm kişiyle şaşırmıştım. Nur bu saate neden buradaydı? Saçı başı dağılmıştı ve en önemlisi dudağının kenarı kanıyordu.

"Ne oldu sana? İyi misin?"

Elimi koluna uzattığımda bir adım geriye adımladı. Başını arkaya çevirdiğinde ağlayarak kenarda bekleyen kadını fark ettim. Kırklı yaşlarda, orta boylu ve biraz da kilolu bir kadındı. Üzerinde uzun bir pardösü vardı. Başına taktığı baş örtüsü geriye kaydığı için saçlarının ön tarafı gözüküyordu. Annesi olmalıydı.

"Bahar lütfen yardım et. Baba.. Babam bizi buldu. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi bilemedik."

"Tamam tamam ağlama lütfen. İçeri geçin. Daha fazla soğukta beklemeyin."

Geçmeleri için kapının arkasına geçtim. Önce Nur arkasından da annesi olduğunu düşündüğüm kadın girdi. Arkamda bulunan ayakkabılıktan iki çift terliği çıkarıp önlerine koydum. Terlikleri giyip, gösterdiğim odaya ilerlediler.

Babasının onları bulduğunu söylemişti. Geçen konuştuğumuz da babası hakkında tek bir kelime etmemişti. Daha fazla düşünmeden mutfağa geçtim ve iki bardakla sürahiyi kapıp yanlarına geçtim.

Annesi pencerenin önündeki tekli koltuğa oturmuş ve ağlıyordu. Doldurduğum su bardaklarını her ikisine de uzattım. Korkmuşlardı. Gözerindeki o tedirginlik ve çaresizlik apaçık belli oluyordu. Sürahiyi ve boş bardakları içeriye götürüp, Nur'un yanına oturdum.

"Anlat Nur ne oldu? Neden bu haldesin?"

Nur doldurduğu gözlerle, gözlerime bakınca ister istemez benimde ağlayasım geldi. Evet, üzülmüştüm. Çaresizlik, yalnızlık ve ne yapacağını bilememek o kadar tanıdık hislerdi ki..

"Babam geldi. Nasıl yaptı, nasıl etti bilmiyorum ama bizi buldu."

"Bir dakika.. bir dakika. Baban neredeydi de sizi buldu? Hem neden bu kadar korkuyorsun? En başından anlat lütfen."

Cümlemi bitirmemle annesi sesli bir soluk aldı. Annesine döndüğümde iç yakan bir ifadeyle kızını izlediğini gördüm.

"Ben yani annemle biz altı yıl önce geldik İstanbul'a. Daha öncesinde Muş da yaşıyorduk. Ablam, annem, babam ve ben. Babam nasıl anlatsam.. iyi bir baba değildi. Katı kuralları vardı. Kendisiyle doğru düzgün konuşmazdık bile. Bir gün eve geldiğinde ablamı evlendireceğini söyledi. Liseyi yeni bitirmişti ablam."

Gözlerindeki yaşlar yönünü bilircesine akıyordu. Kendimden başka birini ilk defa bu kadar ağlarken görüyordum.

"Her ne kadar dinlemeyeceğini bilsek de itiraz ettik. Tabi doğal olarak sonucu da pek iyi olmadı. Mecbur kabullenmek zorunda kaldık. Geldiler istediler ablamı. Babamda sorgusuz sualsiz verdi. Her neyse bir sabah uyandığımızda ablamı bulamadık evde, kaçmıştı. Babamın gözü dönmüştü. Hırsını annemden ve benden çıkarıyordu. Tamı tamına iki hafta ablamı aradı. Bulmuştu da. Sadece bulmakla kalmamış.. öl.. öldürmüştü. Ablamı öldürmüştü."

BAHAR GÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin