Günlük ; 1
Anımsamalar.
Geçmişe dair anımsamalar yapardı insan çoğu zaman. Ve hatta keşke demekten kendini birçok kez alıkoyamazdı.
Yasakları çiğnerdik çoğu zaman, yasaklar en büyük davetiyeydi biz aptal insanlar için.
Ne kadar yasak olursa olsun, bir o kadar da çekiciydi bizim için.
İnsanlar birer parça et torbalarıydı benim güzümde. Hepsi birer akıma kurban gitmiş ve aynılaşmışlardı.
Fakat; ben bundan nefret ederdim.
Aynı. Herkes gibi.
Herkes gibi olmaktan nefret ederdim.
Ben, yalnızca kendi zihnimde boş bir odada, en köşediki masada, kulaklıklarımı takmış çığlıklarımı resmeden bir adamdım.
Duvarlarım siyahtı umudum ise kırmızı. Fakat şimdi o umudu kaybetmiş boş boş dolanıyordum bu dünyada.
Evet, burası lanet dünyanın ta kendisiydi. Herkes için aynı olan herkesin amacının aynı olduğu bir dünya.
Ama hayır, burası benim için farklıydı. Kendim için kurduğum ve kendi zihnimde kurduğum bir dünya.
Ve ben buraya aittim.___________
"Hey! Yoongi baksana, senin eski arabadan bu dostum."Dudaklarıma taktığım aptal bir gülüşün ardından Yoongi'ye başımla işaret ettiğim tarafa bakmış, ellerimi başımı iki yana sallayarak pantolonumun cebine koymuştum.
Sanki hava bu gün inadına daha serindi. Rüzgar hafif ama soğuk olan bir esinti ile tişörtümün yakasından ve ceketimin altından vücuduma işliyor, tenimi narince okşayarak beni sakinleştiriyordu.
Severdim böyle havaları, serin ama bir yandan da sıcak. Soğuk ama deli gibi yakıcı. Belki havanın yakıcılıkla bir alakası yoktu fakat ben biliyordum. İçim yanıyordu sanki. Asla söndüremeyeceğim bir yangınım, benim ateşim.
Biraz arkamda duyduğum ayak sesleri ile Yoongi hızla bana yaklaşmış ve beraber birçok lüks arabanın ve motorların bulunduğu büyük otoparktan çıkarak önümüzdeki yıkık ama bir o kadar da sağlam kalabilen eski binaya doğru ilerlemiştik.
Bulunduğumuz nokta Seul'ün en ücra köşelerinde bir yerdeydi. Şehrin çok fazla içinde kalmayan ve patika bir yoldan ilerlenen terk edilmiş bir yer.
Buraya bizim gibilerden başka kimse uğramaz, sadece aptal iş adamları ya da ayyaşların yanlışıkla uğradığı ve millete salladıktan sonra katledildiği yerdi.
Ne hoş ki bu harabe gibi olan mahalleye sadece işleri hızlandırmak ve kendimize birkaç kurban seçmek için uğrardık. İstediğimiz işi alır onu halleder ve karşılığında paramızı alarak buradan uzaklaşırdık.
Buralar avcıların ve avların çok olduğu bir noktaydı.
Herkes herkesle oynar, kötü olan ise daima kazanırdı."Joon, Fransa'dan dönmüş."
Eskimiş binaya girerken Yoongi'nin söylediği şeyle ellerimi cebimden çıkartarak binanın iç kısımlarına doğru ilerledim. Yoongi ise tam arkamdan geliyordu. Eskimiş ahşap kapıdan içeriye girmiş ve önümdeki dar ama uzun koridorda ilerlemeye başlamıştım.
"Bu gece, önemli işi alacağımız gece. Buraya gelecek mi?"
Kırmızı ışıkların zar zor aydınlattığı, boyalarının yer yer soyulduğu eski koridordan ilerlerken sesimi biraz kısık tuttum.
"Evet, bir saate kalmaz burada olur."
Yoongi'nin dediği şeye karşılık başımı onaylarcasına sallarken çoktan binanın alt kısmındaki geniş alana varmıştım. Büyük salona ulaştığımızda burası gayet aydınlık ve herzaman ki gibi doluydu.