"Marat, yan masaya iki americano kokteyl" tepsime hızla içecekleri koyup "Tamamdır" dedim. Dikkatli bir şekilde yürüyüp, içecekleri bir elimle masaya bıraktım.
"Bi bakar mısınız?" kafamı ince sesli kadına çevirip "Hemen efendim" dedim, adımlarımı bir kaç masa ötede ki kadına yönlendirdim, yanına vardığımda,
"Tatlım bana Kubilayı bulur musun?" dedi, ekleyerek "Defne seni arıyor desen anlar o" etrafıma bakınıp "Tabii efendim" dedim.
Oflayarak içeriye geçip, tepsimi bi kenara bıraktım. Saatlerdir koşuşturuyor, bir yerlere yetişmeye çalışıyordum.
Odadan odaya girip, çıktım ama bir türlü onu bulamamıştım. Bakmadığım tek bir yer kalmıştı, o da üst kattı. Merdivenlerden çıkıp, koridorun sonundaki odaya vardım. Kapıyı tıklattım, ses yoktu. Hafifçe kapıyı aralayıp içeri baktım yatakta uzanan bedenle irkildim, boğazımı temizleyip
"Kubilay bey" dedim, yavaşça kalkarak suratıma baktı "Ne var?" kapının kenarından "Defne hanım sizi arıyor" dedim, çekinerek.
Yatağa geri uzanırken "İçeri gel" dedi, kaşlarımı çattım "Arkandan kapıyı ört" dediklerine anlam vermezken biraz bekledim, ses çıkmayınca teredütle içeri girdim.
Kapıyı yavaşça örtüp odanın ortasında durdum, kısık bir sesle "Bir şey mi oldu efendim?" dedim, elini savurup "Sadece çıkma odadan, Defne seni görmesin" merakla "Neden görmesin?" dedim, nefesini verip "Sus, otur" dedi, emir verişine gıcık olsamda "Tamam" dedim.
Koltuğa geçip oturdum. Rahatsızca etrafıma bakındım, odayı sadece ay ışığı aydınlatıyordu. Başımı arkama atıp koltuğa yasladım, gözlerimi kapatıp derin nefes aldım, hoş kokuyordu oda. Kubily beye baktım, uyuyor gibidi. Üzerimdeki yorgunluğun ağır basmasıyla, bende uyudum.
"Lan Marat" sarsılmamla gözlerimi açtım, başımda dikilmiş Alişanı görmemle gözlerim büyüdü, anında doğrulup etrafıma bakındım, güneş yeni doğuyordu.
"Dün geceden beri seni arıyorum oğlum ya" dedi, şaşkınlıkla "Uyuya kalmışım" dedim, bi kaşını kaldırıp "Hemde Kubilay beyin odasında" gözlerimi kıpıştırarak üzerimdeki battaniye baktım, en son hatırladığımda bu yoktu.
"Bu odaya nasıl geldin sen?" hatırlamya çalışıp "Defne hanım, Kubilay beyi bulmamı istedi, sonra ben her yerde aradım onu. En son bu odada buldum" gülerek "Kubilay bey, Defne hanımdan bir türlü kaçamıyor" heycanla "E sonra, anlat" saçlarımı karıştırıp "Sonra işte dediki; çıkma odadan, Defne seni görmesin. Neden öyle dedi anlamadım"
Koluma vurup "Saf mısın çocuğum?" anlamayarak yüzüne baktım "Adam Defneden kaçıyor ya hani, Defne seni görürse Kubilayı sana sorar. Eğer bulamadım dersen bu sefer kendi arar. Adam seni saklayarak kökten hallediyor sorunu"
Mantıklıydı "Bunu nasıl düşündün?" gülerek "Uzun zamandır burada çalışıyorum, haliyle tanıyorum adamı" dedi. Ardından cebinden bir zarf çıkarıp, uzattı "Al bakalım, hakkın olanı" utanarak elinden aldım "Teşekkür ederim" gülümseyerek "Rica ederim" ayağa kalkıp, beraber odadan çıktık.
"Alişan, benim dünkü kıyafetlerim kolilerin olduğu odada kaldı" kafasını sallayıp "Doğru ya, gel götüreyim seni" başımı sallayıp, onu takip ettim. Odanın kapısını açıp içeriye göz gezdirdim kıyafetlerimi görmemle "İşte buradalar" dedim "İyi, giyin sen o zaman"
Kapıyı örtmesiyle, üzerimdekileri çıkardım. Kıyafetlerimi giyinip kapıyı açtım "Alişan" etrafıma bakındım ama yoktu, adımlayarak salona ilerledim, dış kapıyı açıp dışarı çıktım. Bahçede ki büyük kapıyı görevlinin açmasıyla geçip, gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsesyon -Gay
Novela JuvenilDünyanın karanlık yüzünde yetişen, Kubilay ve hayatı boyunca küçük bir mum ışığına muhtaç kalan, Marat' ın hikayesi. •Eşcinsel konulu bir hikayedir.