3

486 36 63
                                    

 Jongwoo Seo Moonjo'nun dalmış bir şekilde yüzüne bakıyordu. Diş Hekimi ise bu durumdan hoşnuttu. Çünkü yıllardır arzuladığı o kişi çok yakında ellerinde olacaktı. Onu bağlamak istiyordu. Hayır. Onu bağlamalıydı, tekrardan kaçmaması için kanatlarını kırmalıydı.

Jongwoo'nun gözleri kısılıyor, görünüşü bulanıklaşıyordu. O kadar uykusu vardı ki Diş Hekiminin çıkardığı dişi öptüğünü ve özenle bir plastik kaba koyduğunu görmedi bile. Başı çatlıyordu.

Seo Moonjo yavaşça elinin tersiyle Jongwoo'nun yüzünü okşadı. Yüzü gitgide yaklaşıyordu.

- Bebeğim şimdi akan kanı temizlememiz lazım, değil mi?

Jongwoo diş hekiminin dediklerini anlamamış bir şekilde bakıyordu buna rağmen kötü bir şey yapmamasını umarak başını salladı.

Seo Moonjo onun bu haline gülümsemeden edemedi. Yüzünü daha fazla yaklaştırdı ve onu dudağından öptü.

Öptüğü gibi Jongwoo kendine gelmesi bir oldu. Geri çekilmeye çalışırken Seo Moonjo onu kendine çekti ve sırıtarak:

-Seni temizlememe izin ver bebeğim.

 Moonjo, aralarındaki mesafeyi kapatmadan önce, aç bir öpücükle dudaklarının birleştirerek hiç  dilini Jongwoo'nun ağzına sokuyor. Jongwoo ağzında eldivenlerin pudrasını ve dilinde eriyen hapı hisederken Jongwoo, ellerini Moonjo'nun saçlarına doladı ve destek için saçlarından çekmeye başladı, bu da Moonjo'nun öpücüğe doğru gülümsemesine neden oldu. 

Anestezi nedeniyle Jongwoo, dili ağzında gezinirken Moonjo'nun hareketlerine karşı neredeyse güçsüzdü. Jongwoo, dilinin sadece dişlerinin arkasında yeni oluşturulan boşluğa doğru hareket ederken yaptığı baskının acısını hissediyor ama yine de o acıya rağmen iyi hissettiğinin farkında.

 Moonjo, Jongwoo'nun kendisine inlediğini hissettiğinde ve Moonjo'nun saçını daha sıkı kavradığında, saç tellerin daha da sıkı çekildiğini hisseti  hafif bir şekilde inledi ve elini Jongwoo'nun üzerine indirdi. Öpüşmeleri bitmişti yani birkaç saniyeliğinede olsa Jongwoo'nun nefes almasına izin verdi. Jongwoo nefes nefeseyken Seo Moonjo ona doğru sırıtıyrodu.

-Bebeğim daha yolun başındayız. Şimdi yorulursan hiç eğlenesi kalmaz değil mi?

Seo Moonjo yavaşça Jongwoo'yu koltuk altından kaldırarak kendisi dikleşmiş olan dişçi koltuğuna yaslandı. Jongwoo ise nefes nefese kucağında sersemlemiş bir şekilde yatıyordu. Moonjoo, Jongwoo'nun pantolonunu çıkarmadan önce keyifle çırpınmasını izledi. 

Jongwoo'nun altında sadece külodu kalana kadar soyuldu.

Seo Moonjo, Külodunun içindeki şişkinliği görünce gülümsemesine engel olmadı. Yavaşça şişkinliğ ovalarken Jongwoo çırpınarak inliyordu. Gergin olduğu ve korktuğu çok belliydi ancak onun korku dolu ifadeleri Moonjo'yu azdırmadan edemiyordu. Jongwoo tamamen bilincini kaybetmeden önce hatırladığı tek şey Moonjo'nun sonsuza kadar birlikte kalacaklarını söylemesiydi. 

                                                                            ŞİMDİKİ ZAMAN

Jongwoo içinden küfretti.Moonjo'nun ona olan bakışlarını gözü kapalı bile olsa bile gayet net hissediyordu. Eğer şuan en minik hareketini fark ederse ne olacağını tahmin bile edemiyordu. 

İçinden Ah gerizekalı beleşe dişçi diye düştüğün hallere bak amına koyayım diye küfrediyordu. Kendi kendine sinirden köpürürken Moonjo'nun iç çekişini duydu.

-Bebeğim uyanmak bilmiyor.. ama uyuken çok tatlı.

sonra ayak sesleri duydu büyük ihtimalle Moonjo'nun ayak sesleriydi. Uzaklaştı, uzaklaştı ve bir kapı açılma sesi duyuldu ve ayak sesleri uzaklaşmaya devam etti. 

Ses kesildiğinde Jongwoo çırpınmaya ,arkadan bağlanmış elini çözmeye çalışırken bir ses onu dondurdu. Moonjo'nun sesi.

-Demek uyanıktın, bebeğim hadi biraz daha oynayalım olur mu?


''Takıntı'''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin