Düşünmeye çalıştı. Düşünemiyordu. Artık bir krallığının olduğunu bile düşünemiyordu. Bir prensti. Melek Krallığı'nın prensiydi Hyunjin. Ama artık Melek Krallığı diye bir şey kalmamıştı. Kurtadamlar, Ejderhalar, Vampirler aynı anda saldırmış Melek Krallığını alt etmişlerdi. Zaten kendilerinden çokça güçlü oldukları için tek bir türü bile yenemezlerdi. Aynı zamanda savunmasız, hazırlıksız yakalanmışlardı.
Şu an Meleklerin kendi oluşturdukları özler ve malzemelerden oluşmuş bir çadırın içerisindeydi Hyunjin. Korkusundan dolayı bacaklarını kendine çekip bacaklarına sarılmıştı. Babası Kral Hyudam Hyunjin'in güvenliği için buraya bırakmıştı. Kendisi de başka bir çadırda halkına hizmet ediyordu.
"Hyunjin,"
Hyunjin kafasından geçen onlarca düşünce arasından ismini birinin ağzından duyması ile başını o kişiye doğru çevirdi. Hyunjin gülümsemek isterdi ama böyle bir durumda gülümsemesi çok zordu. Karşısında kendine burukça gülümseyen arkadaşını görünce arkadaşına sımsıkı bir şekilde sarıldı.
"Yeonjun." Diye mırıldandı Hyunjin.
Kafasını göğsüne yaslamış Hyunjin'in saçını okşamaya başladı Yeonjun. "Geçecek, Hyun. Merak etme. Geçecek."
"Geçsin... Lütfen."
"Geçecek."
Yeonjun Hyunjin ile konuşmuş, biraz olsun iyi hissetmesine yardımcı olmuştu. Gece saati olduğu için dinlenmeleri gerekiyordu. Bu nedenle Yeonjun ile Hyunjin beraber koca çadırın bir köşesinde sarılarak uyumuşlardı. Saatler sonra, hala güneş doğmamışken Hyunjin gözlerini açtı. Kendisine sarılmış gözleri kapalı Yeonjun'u görünce hafifçe gülümsedi. Üzerindeki çarşafı itip Yeonjun'dan ayrıldı. Az önce üzerini örttüğü çarşaf ile Yeonjun'un üzerini örttü.
Ayağa kalkıp biraz etrafa bakındı. Çadırdan çıkmaya cesaret edemiyordu. Vahşi bir tür onu öldürebilirdi. Saf, temiz olanlar hep yem olmuştu. Eğer çadırdan çıkarsa bir Kurtadamın kahvaltısı olabilirdi. Hyunjin bulundukları çadırın içerisindeki boy aynasına doğru yürüdü.
Günlerdir kafasında kurduğu planı uygulamayı düşünüyordu. Haftalar boyunca ailesi ve halkı ile bu çadırlarda kalmış hayatta kalmak için mücadele etmişlerdi.
Hyunjin kendi ailesinden birinin buna bir çözüm üretmesini beklemişti. Haftalar sonra kimse hiçbir şey yapmamıştı. Bu nedenle kendisi yapacaktı.Evrenlerinde bulunan en korkulan tür olan Büyücüleri bulmaya gidecekti. Büyücüler her ne kadar korkulsa da her tür için her zaman son çare olmuştu. Hyunjin çadırın içinde geçirdiği zamanları hep kitap okuyarak geçirmişti. Varlıklar hakkında birçok bilgiye sahipti. Büyücülerin ne yediği, hangi türler ile en iyi anlaştığı, ne yapmaktan hoşlandığı ve buna benzer, bundan alakasız bir sürü bilgiye sahipti.
Bu gece gidecekti. Tek başına koca ormanda Kurtadamların bölgesine gidecek oradan da Büyücülerin bölgesine gidecekti. Fakat çok dikkatli olmalıydı. Yemek olmak istemezdi. Sadece halkını ve kendi türünü korumak için gidecekti.
Aynada bir süre kendine baktıktan sonra pelerinini düzeltti. Gözünün önüne düşen saç tutamlarını arkada topladı. Çantasını alıp içini kendisine birkaç hafta yetecek yiyecekler ile doldurdu. İşine yarayabilecek birkaç keskin alet de aldıktan sonra hazır olduğunu düşündü. Çantasında gerekli olan şeyler vardı. Harita, pusula, hançer...
Deri çantasını omzundan sarkıtıp arkasını döndü. Yeonjun'a baktı. Abisine, arkadaşına, sevdiğine baktı. Sessiz adımlar ile yanına gitti. Çömelip yanına oturdu. "Seni özleyeceğim." Diye fısıldadı. "Geri dönemeyebilirim... Unutma. Seni çok seviyorum. Sahip olduğum her şeyden seni sorumlu tutuyorum. Kendine lütfen çok iyi bak..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cake - hyunho
FanfictionVampir Jeongin, Meleklerin Prensi Hyunjin'i kendine aşık etmek için yediği keke aşk iksiri koyar. Fakat Hyunjin Jeongin'e değil Büyücü Minho'ya aşık olur. - tamamlandı - minific - hyunho 210223 010323