Felix olduğu yerde inleyip bağırdı.
"Chris!"
Chris daha çok az uzaklaştığı için Felix'i duymuştu. Duyduğu gibi de Felix'in yanına koşmuştu. Yerde kıvranan Felix'i görünce ilk önce şaşırmış sonra korku ve endişe ile yanına gidip yere çömelmişti.
"İyi misin? Ne oldu?" Dedi Chris endişe dolu sesi ile.
Felix yutkundu. Dizleri üzerinde oturmuş eğilerek karnını tutuyordu. "Hayaletler..."
"Kahretsin." Diye mırıldandı Chris. "Jisung'u çağırayım." Dedikten sonra ayağa kalktı Chris. Ama Felix de o an ayağa kalkmaya çalıştı. Kalktı ama kalktığı gibi bacakları onu tutmadı. Yere düşecekken Chris onu tutup yere yatırdı. "Burada kal. Geleceğim." Ayağa kalktığında Felix'in inlememek için kendini zor tuttuğu fark etti. Canı çok yanıyor olmalıydı. Chris Hayaletlerin bildiği bir dilde birkaç şey söyledi. Görünmeyen Hayaletler ile konuştu. Chris neden böyle olduğunu biliyordu ve söylemesi gerekenleri de biliyordu. Hayaletleri sakinleştirdi. Hayaletler Felix'i rahat bırakıp gidince de Chris Felix'e döndü. "İyi misin?"
"Teşekkür ederim."
"Sarılmak isteyebilirsin bel-"
"Hayır, sağ ol." Felix zorla doğruldu ve sırtını kulübeye yasladı. "Rica etsem az önce ne olduğunu açıklar mısın?" Diye sorduğunda gayet ciddiydi. Chris onun yanına oturup aynı ciddiyet ile cevap verdi.
"Bu civardaki Hayaletler beni pek bir sever." Sırıttı. "Senin bana yanlış yaptığını düşünmüşler bu nedenle de... Sana acı çektirmişler. Midene kramp sokmak gibi bir şey... Sadece daha fazla acı veren türü."
"Bunu yapabiliyorlar mı?"
"Evet."
Felix iç çekti. "Özür dilerim. Hoşlanmadığım insanlara karşı iyi biri olmuyorum."
"Teşekkürler."
"Daha yeni tanıştık. Hızlı karar vermek mantıklı olmayabilir."
"Benden korkuyor musun?" Diye sorduğunda Felix başını olumlu anlamda yukarı aşağı salladı. "Korkma, zarar vermeyeceğim."
"Umarım."
"Ciddiyim."
"İnanmadım ama tamam." Dedikten sonra Chris'in ve Felix'in gözleri birbirleri ild buluştu ve ayrılmadı. "Bir şey isteyeceğim." Chris gözlerini yumup başını hafifçe eğdikten sonra gözlerini açtı. "Arkadaşın Changbin hatırladığım kadarı ile Hyunjin'in arkadaşı Yeonjun'u aldı. Geri verirseniz sevinirim. Senin fikrindi zaten, değil mi? Ona vermesini söylersen verir." Chris iç çekip başını eğdi. "Öldürmedi... Değil mi?" Dedi Felix gözlerini hafifçe kısarak.
"Öldürmüş olabilir."
"Bilmiyor musun?" Dedi Felix hayretle.
"Bilmiyorum. Gelecek hafta öğreniriz. Mavi ay olduğu için birkaç saat sonra bir hafta boyunca dışarıya çıkamayacağım."
"Anladım. Umarım öldürmemiştir."
"Zannetmiyorum. Ama istersen yarın sabah beraber toprağın altındaki tünelden geçerek Ejderhaların kalesine gidebiliriz."
"Beraber?" Deyip bir kaşını kaldırdı Felix.
"Beraber." Dedi Chris başını olumlu anlamda bir yukarı bir aşağı salladıktan sonra.
"Peki."
Chris ayağa kalkıp elini Felix'e doğru uzattı. Felix birkaç saniye düşünüp Chris'in uzattığı ele baktı. "Hadi, benimle gel." Felix gözlerini Chirs'in mavi gözlerine çıkardı. Adeta gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cake - hyunho
FanfictionVampir Jeongin, Meleklerin Prensi Hyunjin'i kendine aşık etmek için yediği keke aşk iksiri koyar. Fakat Hyunjin Jeongin'e değil Büyücü Minho'ya aşık olur. - tamamlandı - minific - hyunho 210223 010323