5

3.2K 198 16
                                    

Multimedia Arel var. Gerçek adı Andre Fellipe.

Melez olduğumu öğrenmemin üstünden yaklaşık bir ay geçmişti. Vampirlik ve kurtadamlıkla ilgili her şeyi öğrenmiştim. Yeterince güçlüydüm. Hatta fazlasıyla güçlüydüm. Artık Buğlem'i dövebilirdim.

Buğlem bizim okuldan bir kızdı. Aytun'u seviyordu ve kurtadamdı. Aytun'un beni sevdiğini bildiğim halde sanki bir şey olacak da Buğlem'e gidecek gibi hissediyordum. Buğlem'le defalarca konuşmuş, Aytun'dan uzak durmasını söylemiştim ama beni dinlememişti. Artık ondan uzak durması gerekiyordu.

"Ben çıkıyorum. Akşam 20.00 gibi gelirim." Efsa'yı onaylayarak "Ben de çıkacağım zaten birazdan." dedim. Efsa ailesinden zorla -etki altına alarak- da olsa izin almış ve bizimle yaşamaya başlamıştı. Efsa çıktıktan bir süre sonra ben de hazırlanıp çıktım. Şort ve tişört giymiştim, rahat giyinmiş olmam gerekiyordu. Aytun şort giymeme her ne kadar kızsa da giyiyordum. Çoğu şortumu attırmıştı. Telefonumu alıp mesaj yazdım.

Kime: Buğlem

Okulun önünde buluşalım. Gücünü topla. ;)

Okulumuz şehrin biraz dışında kalan bir yerdeydi. Kolay kolay araba geçmezdi ve insanlar tek başlarına orada bulunmak istemezlerdi.

Arel'i de ikna ettim ve okula gittik. Arel, ben ne istersem yapmak zorundaymış gibi hissediyordu. Küçüklükten beri böyleydik. O ne istersem yapardı, ben de işime gelirse yapardım.

Okula vardığımızda Buğlem henüz gelmemişti. Planımıza göre Arel çalıların arkasında saklanacaktı ve eğer Buğlem'in yanında başkaları varsa ortaya çıkacaktı. Onlar kaç kişi olursa olsun biz döverdik. Bir melez ve güçlü bir vampir. Evet, yenebilirdik.

Buğlem geldiğinde şok olmuştum. Efsa'yla birlikteydi. Ne yani? Efsa onun arkadaşı mıydı?

"Simin." Efsa'nın fısıldayarak ismimi söylemesiyle düşüncelerimden arındım. "Sen." deyip parmağımla Buğlem'i göstererek devam ettim. "Onunla arkadaş mısın?" Kafasını olumsuz anlamda salladı ve "Arkadaştım. Artık değilim." Zorla gülümsedim ve açıklama yaptı. "Biz onunla konuşuyorduk, yakın arkadaşım değildi. Evden çıktığımda onunla buluştum. Bana bir mesaj gösterdi ve benim de gelmemi istedi. Ben onun sen olduğunu bilmiyordum ve kabul ettim. Çok özür dilerim."

"Tamam, sorun değil. Şunu döveyim." dedim gözlerimle Buğlem'i işaret ederek. Buğlem'in yanına gittiğimde korkmuş bir şekilde bakıyordu. Yüzüne bir yumruk attım. Kolumu tutup anlayamadığım bir şeyler mırıldandı. "Sen Aytun'dan uzak duracaksın." Her kelimede bir yumruk atıyordum. Biraz da tekmeledikten sonra "Anladın mı?" diye bağırdım. Yavaşça kafasını salladı.

^•^ ^•^ ^•^

Eve geldiğimizde telefonumu elime aldım ve Aytun'un beni defalarca aradığını gördüm. Geri aradığımda sesi çok endişeli geliyordu. "Neredesin melez prenses? İyi misin?" "Evdeyim. Bir işim vardı. İyiyim." Derin bir nefes aldı ve "Biliyorum senin o işini. Oraya geliyorum ve bugün olan her şeyi bana anlatıyorsun." dedi Oflayıp "Tamam, gel." dedim.

^•^ ^•^ ^•^

Aytun gelince her şeyi anlattım. Dövdüğüm kısım için yalnızca 'dövdüm' dedim. Ayrıntıları bilmesine gerek yoktu. "Seni tutup bir şey söyledi mi?" diye sordu, kafamı evet anlamında salladım. "Allah kahretsin!" diyerek ayağa kalktı ve ellerini saçlarından geçirdi. Telefonunu eline alıp bir şeyler yaptı ve bana uzattı. Ekranda gördüğüm şey karşısında şok olmuştum.

Kimden: 05.........

Küçük melez prensesin cadı olduğumu bilmiyor değil mi? Ah, çok yazık. Ona nefretlerimi ilet. Ve şimdiden başın sağolsun.
Sevgilerimle, Buğlem.

Omuzlarımı silktim. "Yaşamam için bir sebep olduğunu sanmıyorum." Üçü de aynı anda konuştu.

Efsa: "Ben varım."

Aytun: "Ben varım."

Arel: "Ben varım."

Gülümsedim ve "Peki, ne yapacağız?" dedim. Aytun "Aklıma bir fikir geldi." deyip konuşmaya devam etti. "Ölümsüzlük büyüsü. Bedeli 10 insanın ölmesi." Bir anda yüzü düştü ve "Ama" diyerek konuşmaya başladı. "Bu büyü her zaman işe yaramaz. Bazen sadece ölüme sebep olan şeyin etkisini daha geç göstermesini sağlar. Ama denemeye değer bence." O sözünü bitirince "Bence de. Benim insan tanıdığım yok. Efsa'nın anne ve babası hariç." dedim ve Efsa'ya döndüm. Omuz silkti ve "Dönüştürelim." dedi. Herkes onaylayınca "Direkt mi dönüştüreceğiz yoksa her şeyi anlatacak mıyız?" diye sordum. Efsa konuşmaya başladı. "Bence her şeyi anlatalım da dönüştürelim. Eğer dönüşmek istemezlerse 'izninizi istemedik.' deriz." Gülümseyip "Gidelim o zaman." dedim ve ayağa kalktım.

^•^ ^•^ ^•^

"...Merak etmeyin. Dönüşseniz bile vampir olduğunuz anlaşılmayacaktır. Yalnızca vampir ve kurtadamlar anlayabilir. Dönüşecek misiniz?" Efsa'nın anne ve babasıyla konuşmak için onların evine gelmiştik. Her şeyi Efsa'nın anlatması daha uygun olur diye düşündük ve anlattı. Annesi olumsuz anlamda kafasını sallayınca babası "Ben de kabul etmiyorum. Nasıl yapacaksanız yapın ve bize bunları unutturun." dedi.

^•^ ^•^ ^•^

Efsa 'Anne ve babama istemedikleri bir şeyi yapamam.' temalı bir konuşma yapıp onlara her şeyi unutturdu. Ben de büyüden vazgeçtim ama Aytun vazgeçmedi ve şunları söyledi: " Ne olursa olsun sen ölmeyeceksin. Sen hariç kimin öldüğü umrumda değil. Sen benim bu hayatta değer verdiğim tek kişisin. Sen ölmeyeceksin. Bu büyüyü sen yaptırmak istemesen bile ben yaptıracağım." Sonra ben "Tamam." dedim ve gitti. Büyüyü yaptırmamakta kararlıydım.

MELEZ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin