''Orospu çocuğu!'' diye bağırdı Louis, Harry'nin pazar ziyaretinden sonraki sabah aynanın karşısında pörtlemiş gözleriyle. Aynaya doğru eğilip boynundaki gelişigüzel morlukları incelerken ''Siktir,'' diye tısladı. Sanki lanet olası saldırıya uğramış, özellikle boynunu hedef alan biri tarafından beysbol sopasıyla dövülmüş gibi görünüyordu.
Louis gardırobuna ilerleyip hiddetle çekmecelerini deşerken hırlıyordu.
Lanet Harry. Piç kurusu. Orospu çocuğu piç! Başından beri niyeti buydu. O tam bir canavardı. Ve şeytan. Muhtemelen geçen hafta onu kızdıran her neyse onun intikamını almak için Louis'nin banyosuna sızmış olan şeytan canavarıydı. Louis onun için yuttuğuna inanamıyordu.
Orospu çocuğu.
Aradığı kıyafeti buldu, aynanın önüne tuttu. Bu üste neden sahip olduğunu bile bilmiyordu. İfadesizce başını salladı, zihninden o aptala hançerler fırlatıyordu. Antrenmanda Harry'i öldürecekti.
**
''Neden baştan sona dallama gibi görünüyorsun?''
Louis, kütüphanede Niall'ın yanında oturduğu yerden bütün bedeniyle ona döndü. ''Ne?'' diye tısladı. ''Buna balıkçı yaka deniyor. Daha önce hiç mi görmedin?''
''Gördüm de... senin üstünde değil.'' dedi Louis'yi baştan sona süzerek.
''Hava soğuk, tamam mı?''
''O kadar da soğuk değil.''
Louis başını kaldırıp susturucu bir bakış attı. Sadece boş verseydi ne olurdu ki? Louis bunu özgür iradesiyle yapmıyordu zaten. Harry'nin aptal aşk ısırıkları boynunun her tarafındaydı. Bu onun suçuydu. Bir kere Louis, dün Harry'nin neden evine geldiğini umursamıyordu -ki bu gerçekten ama gerçekten çok garipti ve Louis bunu Harry'nin, Louis'nin karnından Louis'nin menisini yaladığı gerçeği ile beraber sonsuza dek görmezden gelecekti- tek umursadığı şey Harry'nin kıçını nasıl tekmeleyeceğine dair harika ayrıntılarla süslenmiş planıydı.
''Beni izlemeyi kes,'' dedi Louis, Niall'ın gözlerini üzerinde hissederken.
''Sadece gerçekten... algılayamıyorum.''
''Hava soğuk. Tamam mı? Bırak peşimi.''
Niall yanında iç çekti. ''İyi. Yine de dallama gibi görünüyorsun.'' Louis'nin sağ tarafından bie deklanşör sesi geldi. ''Ve bu asla unutulmayacak, asla.''
Louis Harry'i öldürecekti.
Bundan sonra ders çalışmaya çalıştılar. Louis hâlâ İngilizce ödevini bitirmemişti ve şimdiden başka derslerden verilen, bugün başlaması gereken iki yeni proje ödevi vardı. Oldukça dolu olan programını gerçekten gözden geçirmeyi denemesi gerekiyordu. Yarın matematik ödevini teslim etmesi gerekiyordu fakat başlamamıştı bile. Ayrıca dondurma dükkanında gece vardiyasına kalacaktı ve bu ona en ufağından bile yardım etmiyordu. Bunu bitirmesi gerekiyordu.
''Hey,'' dedi Niall birkaç dakikalık sessizliğin ardından. ''Uzun zamandır takılmıyoruz. Yani, doğru düzgün, okuldan sonra.''
Bu da ayrı bir şeydi. Bir şekilde Niall öncelik sırasından düşmüştü ve Louis bu konuda çok kötü hissediyordu. Yapması gereken çok şey vardı ve en yakın arkadaşını ihmal etmek Louis'nin yapmak istediği son şey olsa da sadece bu şekilde oluyordu.
''Gerçekten çok üzgünüm, dostum,'' dedi samimiyetle Louis. ''Son zamanlarda çok meşgulüm.'' İyi bahanesi yoktu.
''Biliyorum.'' dedi Niall rahatça. Elini Louis'nin üst koluna vurup sıktı. ''Sorun değil. Sadece seni özlüyorum, Lou.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unbelievers - Türkçe L.S.
FanficBu Louis'nin son senesi ve doğru yapmaya kararlı. Ama bir çift kramponu, sağlıklı dozda iğneleyici sözler ve gülünç arkadaşıyla birlikte, ayrıca karışık aile hayatı, korkunç bir şekilde belirsiz geleceği ve ölümüne düşmanı onun hayatını daha kötü ya...