▶︎ üçüncü bölüm.

333 100 4
                                    

Çatıda oturuyorduk. Mina dizime yatmış gökyüzünü izliyordu.

"Sence de şu yıldız diğerlerine göre daha parlak değil mi?" Parmağı ile gösterdiği yere baktığımda bulunduğu toplulukta ışığı ile kendini gökyüzünün hakimi haline getiren o yıldıza baktım. Sahiden de parlaktı.

"Evet, tüm yıldızlardan daha parlak." Cümlemin ardından uzunca bir nefes verdim. Gökyüzü devasa bir krallıktı ve o yıldız küçük olmasına rağmen ışığı ile krallığı ele geçirmişti.

"Burada olmaktan, bu kasabada yaşamaktan sıkıldım, Mina." Yeni yerler görmek, heyecanı sonuna kadar tatmak istiyordum. Burada, hiçbir imkanın olmadığı bu alanda hayatımı sürdüremezdim.

"Tokyo'ya gittikten sonra ne yapacaksın?" Kafasını yastık olarak kullandığı dizlerimden kaldırıp vücudunu dikleştirmişti. Cevap bekleyen gözleri bir saniye olsun yüzümden ayrılmıyordu.

"Bilmiyorum, sadece gitmek istiyorum. Olmuyor Mina, burada yapamıyorum." Olmuştu işte, gözlerim tıpkı onun gözleri gibi dolmuştu. İkimizde ayrılmak istemiyorduk, ben gitmek istiyorum, o ise kalmak. Usulca uzanıp elimi tuttu.

"Gitme Ji, okuluna burada devam et. Ben tek başıma ne yaparım?" Elimi tutan elleri sıkılaştı. Sanki onu bırakmamdan korkuyor gibiydi. Gözleri tepkisiz kalan yüzü ile aynı değildi, gözyaşları damla damla iniyordu kızarmış yanaklarından.

"Hey, ağlama. Hem hemen şimdi gitmeyeceğim ki, hâlâ birkaç yılım var." Bir elimi ensesine götürüp yavaşça kendime çektim onu. Omzumda ağlayan bir kız vardı şimdi. Az önceki yıldızları izleyip hayal kuran kız gitmişti.

Bir süre sarıldık, ne o konuştu ne de ben sesimi çıkardım. Ardından geri çekildi, bir eli hâlâ kazağımı tutuyorken diğer eliyle gözünü silerek hafifçe uzaklaştı benden.

"Söz ver, bana veda etmeden hiçbir yere gitmeyeceksin. Neresi olduğu farketmez." Gülümseyip tekrar sarılmak için kollarımı açtım. Aynı şekilde gülerek yaklaştı bana. Bu seferki bir teselli için değildi, bu seferki bizim 'seni seviyorum kardeşim' deme şeklimizdi.

"Söz veriyorum." Söz veriyorum seni bırakıp hiçbir yere gitmeyeceğim. Bir süre öylece ayakta sarıldık. Geri çekilen taraf bu sefer ben olmuştum. Hava git gide soğuyordu, eğer daha fazla burada böylece durursak hasta olabilirdik.

"Tamam yeter bu kadar, geç oldu yatalım artık. Yarın okul var." Kafa sallayarak önden gitti. Kapıdan çıkana kadar onu izledim daha sonra ise bakışlarım kapıdan ayrılıp gökyüzüne çıktı.

Götür beni buradan, çok uzaklara götür. Başka bir bedende, başka bir şehirde, başka bir hayatta, başka bir yere götür beni.

Gözlerim yıldızdan ayrıldı. Sanırım benim de yatma zamanım gelmişti. Derin bir nefes alarak yürümeye başladım. Vücudum daha fazla ayakta kalmaya dayanamazdı. Odama geçtim ve yorganı bile kaldırmadan öylece bıraktım kendimi yatağın üzerine.

your name 𝜗𝜚 minsung. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin