İmran sınıftan çıktı. Kainin sınıfına gidiyordu. Lay de onu takip ediyordu. İmran kainin sınıfına gitti. Kai ve hyuna konuşuyorlardı. Onları rahatsız etmemek için yanlarına gitmekten vazgeçti. Bahçeye çıktı. Bir banka oturdu. Yanına lay geldi" konuşabilir miyiz?"
" hayır lütfen zorlama lay. Böyle yapma herşeyi daha da zorlaştırıyorsun"
" zorlaşan şey ne? Bana neden böyle davranıyorsun? Chanyol yüzünden mi?
....
Lay imranın ellerini tuttu. Ona biraz daha yaklaştı. Tam öpecekken kris geldi" sen ne yaptığını zannediyorsun?"
" sana ne kris? Sen de mi imranın korumasısın?"
" evet bişey mi diyorsun? Hadi imran gidiyoruz"
" tabiki seninle gelmeyecek değil mi imran?"
Lay bunları soöylerken imran ayağa kalkmış krisle gidiyorlardı. Lay ne olduğunu bir türlü anlamamıştı.
Kris imranı arabaya bindirdi ve gittiler.
...
Krisle imran evlerine varmışlardı. İçeri girir girmez kris" sen nasıl onun ellerini tutmasına izin verirsin ha? Gelmeseydim seni öpecekti" diye bağırdı.
" seni ilgilendirmiyor"
" bal gibide ilgilendiriyor. Sonuçta karnında benim bebeğim var. En azından boşanmamızı beklemelisin"
...
" ben sözümü tutuyorum sen de tut. Sana kimse dokunmamalı"
....
Akşam olmuştu. İmran odasındaydı. Acıkmıştı. Kapı çaldı. İçeri kris girdi" açlıktan ölmek istemiyorsan aşagı gel" dedi ve gitti. Artık krisle birlikte yaşıyorlardı. Krisin evi çok büyüktü. İki katlı ve genişti. Bahçesi çok güzeldi özellikle. Havuz ve çardak bahçeye güzel bir hava katmıştı.
İmran bu düşüncelerden ayrılarak tekrar uyumaya çalıştı. Krisle yemek yemek istemiyordu. Kris odadan çıkalı on dakika olmuştu. Tekrar kapı çaldı. İnranın gir demesini beklemeden içeri girdi. Elinde bir tepsi vardı. Yemek getirmişti imrana. " Buyur ye yemeğini. Açlıktan ölüp başıma bela açma"
" istemiyorum"
" sen istemeyebilirsin ama karnındaki için yemek zorundasın"
" istemiyorum dedim sana"
" iyi sen bilirsin ne halin varsa gör. Ha yarın bugün yaşadıklarımızı kaiye söyleyeceğim"
" tamam tamam yiyeceğim"
İmran zaten aç olduğu için bütün yemekleri yedi. Yemekten sonra onları mutfağa bıraktı. Kris film izliyordu. İmran tekrar odasına çıktı. Yağmur yağıyor ve gök gürlüyordu. İmran bu sesten nefret ediyordu. Yalnız uyumak istemiyordu. Gece korkuyla krisin odasına gitti. Uyumuyordu oda. İmran yatağa yaklaşarak " bu gece burada uyuyabilir miyim?" diye sordu. Kris umursamadı. Sadece" hayır git odanda uyu. Evlendi diye sana yakınlaşacağımı düşünme" dedi.
" gerizekalı bende sana meraklı değilim zaten sadece gök gürlediğinde uyuyamıyorum" dedi ve kapıyı çarparak odadan çıktı.
Üzerine montunu giydi ve kaiye mesaj attı yanına gelmesi için.
Kısa bir süre sonra kai geldi. İmra" kai bu gece sende kalabilir miyim?"
" tamam da neden"
" bilirsin ben gök gürlemesinden korkarım ve yalnız uyuyamam bu yüzden seninle uyumak istiyorum"
" çocukluğumuzdaki gibi yani. Küçük kardeşim hala büyümemiş"
...
Sabah imran biraz geç uyanmıştı. Saat ondu. Hızla yataktan çıktı. Kai hala uyuyordu. Hızla kaiyi uyandırmaya çalıştı" kai hadi okula geç kaldık"
...
" Abi uyan hadi. Ya hyung uyansana"
" oo sen bana abimi dedin? Bunu neye borçluyuz?"
" beni hemen eve bırakmana"
" peki"
İmran aceleyle arabadan indi. Hızla eve girdi. Kapıyı açtı odasına giderken bir ses onu durdurdu" dün gece neredeydin?
" bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum"
" sana nerdeydin dedim"
" kainin yanındaydım"
" niçin"
" çünkü onunla uyumak istedim.yeterli mi?"
" sen nasıl onunla uyursun? Ben sana kimse dokunmayacak demedim mi? "
" akşam sana yalnız uyuyamayacağımı söyledim. Ayrıca kaide kimse değil" deyip odasına gitti. Kris bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu. Neden onu kıskanıyordu ki?
İmran hızla aşağı indi. Kapıya yöneldi. O sırada kris onu kolundan yakaladı ve" artık okula benimle gidip geleceksin"
" ben dolmuşla gidip gelebilirim"
" ona şüphem yok zaten kesinlikle gidersin fakat hamile olduğunu unutuyorsun galiba" dedi ve kolundan tutup arabaya zorla bindirdi.
Okula vardıklarında imran" sevgilin görürse aranız bozulabilir"
" zaten ayrıldık" dedi ve gitti.
