Kalbim ritmini şaşırmış bir şekilde atıyordu,ellerim titriyordu.Zihnimden geçen onlarca fikir vardı.Stres zihnimi ele geçirmek üzereyken ilk çan çaldı.
Bu çan davet çanıydı tüm 21 olanlar gelmek zorundaydı.Bu yüzden yanıma okumu alıp tören alanına doğru yürümeye başladım.İnsanların hepsi korkulu yüzler içinde etrafta dolanıyordu.Ben ise korkmadan rahatça yürüyüp tören yerine geldim.
Tüm 21 olanlar koyun gibi dizilmişti,yukarıda avcılar en zayıfları gözlerine kestiriyorlardı.Tam yukarı bakarken Brenda ile göz göze geldik.Brenda beni korkutmak için bıçağıyla sen öldün dercesine hareket yaptı,ben de Brenda'ya orta parmak yapıp hemen ortalara karıştım.Bunu yapmamın sebebi zayıf olmadığımı göstermekti.Zayıf gözükürseniz emin olun avcıların listesinde ilk sıralarda olursunuz.
Avcılar göğüslerini kabartırken,21 olanlar korkudan titrerken birden Zeo aşırı derece de öz güven verici müziğiyle tören alanına girdi.Üstünde her deseninde farklı bir hayvan figürü olan uzun siyah elbise vardı,boyu 1,80 civarıydı.Tören alanın en yüksek yerine geçti ve konuşmasına başladı. Kuralları,görevleri ve gidebileceğimiz alanları anlattı.Konuşmasını bitirirken donuk bir bakışla başarılar dedi,çıktığı yerden iki askerden yardım alarak indi.
Sonra en merak ettiğim yere geldik.Bileklikler,herkesin eline takılacak,bizim için geri sayımı başlatacaktı bu sayede ne kadar süremizin kaldığı öğrenebilecektik ve birisi öldüğünde titreyecekti.Askerler en baştakilerden başlayarak herkesin eline takmaya başladılar,sıra bana geldiğinde istemeyerek de olsa korktum ve hemen korkudan soğumuş sağ bileğimi uzattım asker umursamaz bir tavırda bilekliği taktı,bilekliğin üstünde 1:00:00:00 yazıyordu.Avcı öldürürseniz bilekliğinizde ki sayıdan 1 ay düşer.
Tüm bileklikler takıldıktan sonra Zeo yanında iki askerle çanın yanına gitti ve 5 den geriye saymaya başladı.Tüm herkes koşmak için hazırlanırken ben nişan almak için hazırlanıyordum.
Beş,dört
Kalbimin atışını duyabiliyordum,yüzümden terler akmaya başlamıştı,Ellerim titriyordu.
Üç,iki,bir....
Ve çanın o korkutucu sesi tüm her yerde yankılandı.Hemen okuma sarıldım,etrafımda ki herkes çok hızlı bir şekilde kaçıyordu.Nişan aldığım bir kadındı,ölenlerin bağırmalarıyla gerginleşen bedenim,kumların arasında ki zar zor bir hedef çok zordu ama imkansız değildi.
Titreyen elim artık titremiyordu,derin bir nefes alıp verdim ve baş parmağımla gerdiğim yayı bıraktım.Ok keskin bir sesle yaydan çıktı avcının tam boğazına girdi.Kadın tepeden aşağı düşmüştü.Tüm avcılar şaşkın gözlerle bakıyordu,ben de şaşırmıştım ve bir aptal gibi hareket etmeden ölen avcıya bakıyordum.
Birden Kolum da çok berbat bir acı hissettim,kolumu bir ok sıyırıp geçmişti.Bağıramadan hemen koşmaya başladım,bileklik şimdiden 20-30 defa titremişti.Bu yüzden daha da hızlı zikzak çizerek koşmaya başladım.
Yanımdan geçen ok sesleri ve o okların isabet ettikleri insanların çığlıkları koşmamı daha da hızlandırıyordu.
Ok sesleri azalmıştı,bu avcıların yakından öldürmeye geleceklerini gösterir.Bu yüzden saklanacak bir yer aramaya başladım.Etrafta hiç bir saklanma yeri yoktu,bir aptal gibi ortada dolanıyordum kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu sakinleşmek için bir anda durdum ve arkama baktım.Arkamda 5 tane avcı vardı biri gerilip elindeki mızrağı fırlattı mızrak tam yanımdan geçmişti ve ilerideki bir adama isabet etmişti.
Hemen koşmaya başladım,o kadar sesin arasından bilene onların ayak seslerini duyabiliyordum. Ormanın yarısını koşmuştum,çok yorulmuştum ama onlar hala peşimdeydiler.Saklanmam gerekliydi çünkü kaslarımı sonuna kadar kullanmıştım ve daha fazla koşamazdım,etrafıma baktım yanlarında büyük ağaçlar olan büyük bir göl vardı.Koşarsam zaten ölecektim,göle saklansam ölmeme şansım olabilirdi.
Hızlı bir şekilde gölün içine girdim ve en derine çöktüm,nefesimi tutmak bu stres altında çok zor bir şey ama bunu Evely için yapacaktım.Avcıların korkutucu sesleri gelmeye başladı,gözlerimi kapattım ve korkudan yıpranmış ama Evely için kendine gelmeye çalışan beynimi toparlamaya başladım.
Avcıların ayak sesleri artık yoktu ama ben sadece 4 kişi duyabildim bunlar 5 kişiydiler.Belki başka bir 21 öldürmeye gitmiştir diyerek gölden çıktım yuvarlanarak ağaçların kapatmış olduğu yere saklandım.
Biraz burada soluklandım ve kendimi toparladım,kalkacakken korkutucu ayak sesleri duydum. Belimde ki keskin bıçağa sarıldım ve bekledim,birden arkadan biri boğazımı tutup beni yere fırlattı.Ne olduğunu şaşırmıştım daha kendime gelmeden üstüme çıkıp bıçağını üstüme doğru savurmaya başladı.
Darbelerden ani reflekslerle kaçıyordum ve artık saldırı yapmam gerekliydi elimde ki bıçağı alıp adamın beline sapladım.Oradan çıkarıp 5 defa sapladım,gözümden yaş gelmişti.
Titreyen bilekliğime baktım 00:10:00:02 yazısı beni rahatlatmıştı.Geceyi mağarada geçirmem gerekliydi,gizlenerek ormanın en ağaçlı olan yerlerinin arasından hızlıca mağaraya doğru gidiyordum.
Yerlerde ki cesetler insanı ürkütüyordu,etraftan gelen çığlıklar sanki bir korku filmi içerisindeydim.Titreyen bilekliğim neredeyse gün boyu 50 defa titredi,zaten ilk gün hep böyle olur çok acemi ölür.
Ben de bu yerlerde yatan soğuk katı bedenlerden olmamak için mağarama doğru koştum,mağaranın girişinde 4 ceset vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21
Science FictionDünya'nın 30. yüzyıllarda değişik bir düzeni oldu.Bu düzen yok olmak üzere olan insanlığı kurtarmak için kuruldu.Bu düzeni kuran Jack'in babası 21 yaşında öldüğünden dolayı 21. yaşa gelen insanlar büyük bir sınavdan geçerler. Bu sınavda 21 yaşına ge...