chapther eight: admiring glances
lalisa
Eğer ki bir gün bana, yanında çok iyi anlaştığın bir arkadaşın ile hayranı olduğun Jeon Jungkook'un konserine geleceğimi söyleseydiniz bırakın gülmeyi olduğum yerde bayılırdım. Rosé hayatımda gördüğüm en cana yakın insanlardan biriydi. Daha yeni tanışmamıza rağmen bu kadar konuşmamız ve sohbetin sohbeti açması çok garipti. Ama bu gariplik o kadar hoşuma gidiyordu ki beni bıraksın istemiyordum. Eğer ki gariplik böyle hissettirecek ise garip olabilirdim.
Jeon Jungkook'un sahneye çıkmasını bekliyorduk. Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki neredeyse ölecektim. Rosé elimi tutmuş ve bana seslenmişti. "Tamam... Jungkook'un büyük hayranı olduğunu söylediğinde bu kadarını tahmin etmemiştim. Lalisa... titriyorsun?" Ona baktım. "Asıl sen niye bu kadar sakinsin Chaeng! Jeon Jungkook sahneye gelecek, onun yıllardır bozuk kulaklıklarımla duyduğum sesini canlı duyacağım! Ve sen muhteşem birisin ki en öndeyiz." Olduğumuz mekan büyüktü. Hemde fazlasıyla. Büyük olduğu kadar kalabalıktı da. Herkes Jungkook'u bekliyor ve o daha sahneye çıkmadan adını haykırıyorlardı. Onu daha öncede görmüştüm, hatta konuşmuştum! Bana sigarasını vermişti... düşündükçe bacaklarım titriyor, bayılacak gibi oluyordum.
"Sana Jungkook ile karşılaştığımdan bahsettim mi?" Bana dudakları aralanmış, şaşkın ifadesi ile baka kalmıştı. "Sen dünyalarca ünlü Jungkook ile karşılaştın mı? Fotoğrafınız vardır! Göster hadi!" Bi an kaşlarımı çatıp düşündüm. Fotoğraf... doğru ya, nasıl aklıma gelmemişti? "Fotoğraf çekinmek aklıma gelmedi..." kafama vurduğunu hissettim. "Ne demek aklıma gelmedi?" omuz silktim. "Çünkü o, bana o sırada sigarasını vermekle ve sigaramı yakmak ile meşguldü." Bugün kaç kere aynı mimiği ile göreceğimi bilmediğim Rosé çığlık attı. etrafta zaten yüksek ses olduğu için duyulmazken benim kulağım kanamak üzereydi. "Sen neden bahsettiğinin farkında mısın? Onunla konuştun, sigarasını aldın, sigaranı yaktı, onu gördün? İnanılmaz." Kafamı salladım. "Ve anormal olan onu gördüğüm de nasıl kalp krizi geçirmemiş olmam. Çok tuhaf, onunla nasıl konuşacak cesaret buldum ki?"
omuzuma, omuzuyla vurdu. "Hadi ama biraz pasaklı giyinmesen fıstık gibi kızsın Lalisa, yüzünün güzelliğinin farkında değil misin cidden?" Ona baka kaldım. Kalbim sıkışmış gibi hissediyordum. Bütün çığlıklar bir anda yok olmuş gibi, karşım da sadece bana sevecen bir şekilde bakan tatlı Rosé duruyordu. Birinden iltifat almak güzeldi. Eğer bir çok kişiden iltifat alıyorsanız bu mükemmel hissettirebilirdi. Ama hayatınız boyunca yalnızca tek bir kişiden iltifat duymak... Bu insanın kalbini kırıyordu. Hemde hiç olmadığı kadar. Ve şimdi hayatım boyunca sadece tek kişiden iltifat aldığım için içimde ki ses ikiye bölündü. Hissettim. Canım yandı.
Biri, haykırıcasına içimde yükselen bir çığ gibi beni buz kesti. Beni söylediği şey dondurdu, tüylerimi ürpertti. Diğeri ise sıcak bir şekilde yavaşça bedenime yayılıp zihnimi dinlendirdi. zihnimi dinlendiren tını kısa süre içerisinde sona erdi. Ona bak Lalisa! Ne kadar güzel. Gerçekten böylesine güzel bir kızın senin gibi kemik torbasına içten iltifat ettiğine inanmak mı istiyorsun? Peki, kendini kandır Tayland ucubesi. Transtan çıkmış gibi derin bir nefes aldım zihnimde ki ses etkisini yitirirken. Gözlerim dolmuş ve ellerim titremeye başlamıştı. Rosé bana baktı, bana bir şeyler söylüyordu, sesi gelmedi kulaklarıma. Derin derin nefes alıp veriyordum. Zorlukla söylendim.
"Lavaboya gitmem l-lazım."
Kendi sesim bile kulaklarıma ilişmedi, oysa ne kadar yakındı ses bana. Kulaklarım da olan tek ses iğrenç bir çınlamaydı. Bu oldukça rahatsız edici değilmiş gibi topuklu ayakkabılarım yolumu kaybetmemi sağlıyordu. Eziksin... dışardan bakıldığında sadece acınası görünüyorsun, fazlası değil. Artık uzun bir kolidorun içindeyken duvara yasladım sırtımı. Neredeydim bilmiyorum, tek bildiğim şey şuan sadece içmek istediğimdi, sigaranın zehirli dumanını içime çekmek istiyordum. Böylesine güzel geceyi mahvetmiştim, gerçekten iğrençtim, eğlenmeyi dahi hak etmiyordum. Ben neden mutlu olamıyordum? Evet minik kardeşim sen yoksan bende yokum, ama bu ablan için fazla ağır değil mi? Ablanın gülümsemeye ihtiyacı var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jealousy
Fanfictionikimiz de mutlu değiliz, ama gönlümüz yok ayrılmaya. birbirimizi kırıp döküyoruz ve aşk diyoruz adına. 2023©thelalis