Apartman boşluğunda gözyaşlarını silmek için durakladı. Göz kapakları pembeleşmiş ve hassaslaşmıştı. Sık sık ağladığını saklayamıyordu. Uzamış sakallarında kaybolan yaşları öfke ile karışık hüzün nöbetlerinin isterik seğirtmelerini saklayabiliyordu. derin bir nefes aldı. üzerindeki yoksul elbisesi göğsüyle inip kalktı. Merdivenlere yöneldiğinde başı döndü ve sendeledi. Bir kaç gecede inanılmayacak kadar yaşlanmış ve güçten düşmüştü. Kalbi sık sık sancıyordu. Elini kalbinin üzerine koyduğunda 'Korkma seni Bulacağım andım olsun ki bulacağım , ne pahasına olursa olsun bulacağım, bunu yapan her kimse onu bulduğumda ise şeytan tahtında utanacak Duru yemin ediyorum.'dedi
Evin kapısı aralıktı. koridordan içeri hızla girdi. Kimseye yakalanmak istemiyor gibiydi. Sesiz olmaya çalışıyordu, nefesini tutmuştu. Koridorun duvarındaki asılı resimleri her zaman yaptığı gibi gözden geçirerek ilerliyordu garip bir alışkanlıktı sabahları işe giderken huy edinmişti. Bir an her resmin kendine baktığını hissetti. nefesini tuttuğunu unutarak bir daha nefes almaya çalıştı.O an gözleri halıya kaydı. Motifteki dalgalanmalarda bir farklılık var gibiydi. Aklına yaşlı adamın söyledikleri geldi. Doğru muydu? Burunlarının diplerinden mi kaçırılmıştı küçük kızları? Hiddetle Duru'nun odasına girdi. Taç yapraklı beşiği yerli yerindeydi. Kapının arkasına asılmış kukla bile yerindeydi. Tavana yapıştırılmış kuşlara baktı bir an. Duvardaki ulu dağ resmine baktı. Olduğu yere oturma ihtiyacı duydu. Dağın başında bir sis vardı sanki. toparlandı daha da yakından bakmak için yaklaştı. Sis yer yer minik kuşları andıran motiflerle bezeliydi. neler olduğunu anlamak istiyordu. Bağırdı'Sevim' ama sesi çok zayıf ve çatallıydı. evde ise kimse yoktu.Tekrarlamadı. odaya dışarıdan bakmak için dışarı çıktı. koridorun ışığını yakacakken karşıdaki duvarda bir karartı görür gibi oldu. Belli belirsiz bir gölge gibi. bir an belirdi ve kayboldu. Bu kadarı ona yetmişti. Hemen yatak odasına gitti.Korkuyordu. Gerçeklerin düşündüğünden daha değişik olduğunu anlamaya başlamanın vermiş olduğu bir korkuyla korkuyordu. Oturma odasına geçti. Açık renklere boyanmış ferah odada eşya yok denecek kadar azdı. Mor renkli bir köşem ve onu tamamlayan leylak rengi bir halı kapının yanına sabitlenmiş bir yaşam ünitesi ve televizyon, yerlerde biblolar ve mumlar. Kendini koltuklara bırakmadan yaşam ünitesinden kağıt ve kalem aldı.
Çöl Sıcağı Renkli Dilberim, ,
Pençelerimin sahibi zaferlerimin adı ve nefesimin anlamı. Yaradanın bana ilk emaneti sen oldun. Senin rahmine cennetten bir ruh verildi ve ben ikinci emanetimi böylelikle aldım. Hiç bir zaman bu iki emanet altında ne ezildim ne de gücendim. Sen bana hayat bahşettikçe ben sana bu gök kubbenin altında ne varsa onu vermeye çalıştım.Sıra canıma geldi. Şimdi ondan da geçtim.
Duru'nun izini buldum. Hepsini anlatacağım dikkatlice ve sonuna kadar oku lütfen.
Polislerden ve onca kişiden sonra ümidimi ve akıl sağlığımı artık yitirmek üzereyken bir arkadaşım kendisini hor görmemden kaçınarak da olsa bir yaşlı adamdan bahsetti. Kaybolanları bulan özel bir adam. Yanına gittiğim de bana deli zırvası gibi gelen bir çok şey sıraladı ancak bugün ona canı yürekten inanmaktayım. Bu alem içinde yetmiş yedi bin alem vardır. her alem ise yine başka sayısız ve sınırsız alemlere açılır. Duru bu alemde değil. Yaşlı adam onun biri ya da bir şey tarafından kaçırıldığını söyledi. bir şekilde alemler arasında dolaşabileceğimi ancak bunu yaparken kendimi an be an yitireceğimi de belirtti. Sarı sıcağım. Cehennemi ben yaşarım ama kızımla sen sadece cenneti teneffüs etmelisiniz benim bedenimin ve ruhumun üzerine kurulmuş olsa da.
Biliyorum saçmaladığımı ya da akıl sağlığımı yitirdiğimi düşünüyorsun belki de haklısın. Sabırlı ol ve bana inan bize inan. Cehennemin kapılarını sınamaya gidiyorum.
ASLINDA SEN OLAN BEN .
Kan adam yazdığı koltuğun üzerine bıraktı ve kalktı. Bu ev artık onun değildi. O artık bir anıydı. farkındaydı. hiçbir şeye dokunmadan evden çıkmaya karar vermişken dayanamayıp mutfağa girdi. buzdolabının üzerindeki karısının resmini alıp Duru'nun resminin yanına koydu. Ardına bakmadan çıktı. Yaşlı adamın yanına gidiyordu. Sınırları olmayan ve insanlığın asla bilmeyeceği bir savaşın başlangıcına doğru yol alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yetmis yedi bin
FantasyÜÇLEMENİN İLK KİTABI - YETMİŞ YEDİ BİN- ''Kan kıvamı adam elleri ile toprağı yüzünden tuttu çekti kendine doğru. toprağın karındaşı gök adamın tepesine bütün hışmıyla indi. adam göğü de kan kırmızı renginden yakaladı. zaman son karındaş da kan kıvam...