Diyarlar arası diyar, her zamanki gibi yaşlı kadının en büyük korkusunu ona yaşatıyordu; yalnızlık.
Asırlar, milenyumlar geçmesine rağmen, bu hiç değişmemişti. Uzun süren sürgünü, halefi olan fesatlık tanrısının yanına gelmesiyle son bulmuş gibi dursa da, artık ondan da ses soluk çıkmıyordu. 9 diyarda neler olup bittiğinden haberdar olmayan Heimlaug ucu bucağı görünmeyen diyarda en ufak bir çıtırtı duyabilmek için kulaklarını kabarttı. Uğuldayan rüzgarın sesi dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Genç kızlığında nasıl da çevresindekilerden uzaklaşmaya çalıştığını hatırladı iç çekerek. Ailesinin ve arkadaşlarının varlığı öyle fazla gelirdi ki, Vanaheimr'daki evine saklanırdı. Ne kadar aptalmışım, diye geçirdi içinden. Kız kardeşiyle yaşadığı tartışmaların bile öfkesi içinde sönüp küllenmiş, yalnızca kalbine batan hayal kırıklıkları bırakmıştı.
Ne olurdu Odin'in yanına gitmek yerine ablasının yanında dursaydı?
Artık sormaktan bıktığı soruyu aklından çıkarabilmek için sanki işe yarayacakmış gibi başını salladı. Belki bitkileriyle ilgilenmek ona iyi gelebilirdi. Artık ağrımaya başlayan dizlerinin üzerine elini yerleştirerek doğrulurken diyarın derinlerinden gelen sesle irkildi. Loki ve Ada gelmiş olmalıydı!
Eskiden olsa kendisini odasına kapatıp utançla yüzünü saklayacağı heyecanı, hayal kırıklığı yaratmak yerine ayaklanıp kapıyı hızla açmasına sebep oldu. Nedense ağrıları aklından silinmişti. Kapı aralandığında karşısında göreceği kişi ise tüm düşüncelerin aklından bir anlığına silinmesine sebep olacaktı.
***
Dahiyane bir fikirdi.
En azından şimdiye kadar düşündükleri arasında en iyisiydi.
Bunu Ymir'e anlatırken neredeyse heyecandan dizlerinin bağları çözülmüştü. Titreyen ellerini arkasında bağlayarak beceriksiz bir şekilde saklamaya çalışmıştı. Eğer karanlık elflerden biri onun bu acınası halini görseydi muhtemelen bütün saygınlığını yitirirdi. Ancak Anethra'nın evinde olmadığından emin olabildiğinde aynanın karşısına geçebilmişti.
"Umarım heyecanının ateşi bende de kıvılcımlar uyandırır kızım."
"Ymir, insanları nasıl senin yoluna doğru yönlendirebileceğimi buldum. Ancak, senin yardımına ihtiyacım var."
Aslında yeni fikrinin aklına bu kadar geç gelmiş olması utanç vericiydi. En azından dünya liderlerini ikna etmek kadar ütopik ve bir o kadar da tehlikeli bir fikir olmaması, genç kadını en çok heyecanlandıran kısımdı. Güçlerinin büyük kısmını göğsü üzerinde taşıdığı taştan alan Ada, taşların etkisini insanlar üzerinde kullanmak istiyordu.
"İlgiyle dinliyorum Ada. Beni memnun edeceğinden emindim."
Kadının gözlerinde gurur olduğundan emin olduğu bir ışıltı parıldıyordu.
"Senin etinden gelen ve onları kontrol etmemizi sağlayacak taşları dünyanın çeşitli yerlerine dağıtıp çevresinde yaşayanları etki altına almak, böylece sadakatlerinden ve yanlış tanrıya tapmalarından asla şüphe duymamıza gerek kalmaz."
"Muazzam, kesin kontrol bizi amacımıza daha hızlı ulaştıracak. Nasıl bir yardıma ihtiyacın var kızım?"
"Hangi taşı, nasıl kullanacağımı bilmiyorum."
Ymir'den öğrenmesi gereken hala çok şey vardı ve bunu açık bir şekilde dile getirmek gururunun çiğnenmesinden daha çok, tanrıçayı hayal kırıklığına uğratmaktan korkmasına sebep oluyordu. İronik, diye geçirdi aklından. Eskiden ailesi için böyle duygular barındırırken şimdi Ymir için de aynı şeyleri hissediyordu. Bir ebeveyn figürüne ihtiyaç duymak için çok yaşlı değildi anlaşılan. Lanet olası video yayıldığından beri sadece bir kere annesini aramaya cesaret edebilmişti. Sonuç o kadar üzücü olmuştu ki, ruh eşinin yasının üzerine annesini öldürerek bir yas daha eklememek için bir daha annesini aramamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feigr
FantasyASKIDA Ölüm sadece geride kalanlar için zor derler, ancak kimse onlara ölümden sonrasının nasıl olacağını anlatmamıştı. Ada, dört bir yanı düşmanlarla çevrilmiş olsa da, artık Aesir'in tahmin ettiğinden daha tehlikeliydi. Hem kaybedecek hiçbir şeyi...