Her zaman hafızamda olan bir anı var. Hayatımı değiştiren bir insanın hayatıma girdiği çok güzel bir anı.
''İkinci haftadan veli toplantısı mı olur lan?!''
''Okul senin babanın malı mı, müdür istediğini yapar?''
Sena ve Mert'in her zamanki tartışmalarından biri önümde gerçekleşiyordu. Aynı anda yanımda oturan Deniz'le birbirimize baktık. İkimizinde yüzünden fesatlığımız okunuyordu. Aynı anda konuştuk :''Kesin sevgililer.''
Lisenin ikinci haftasıydı. Üst sınıfların anlattığına göre her sene ikişer tane, genel veli toplantısı yapılıyordu. Ve çok şükür elhamdülillah, veli toplantısı tüm gün sürdüğü için yoklama alınmıyordu.
Annem öğretmen olduğu için boş bir dersinde gelecekti. İlk haftalardan öğretmenlerin gözüne az çok girdiğim için içim rahattı.
Zil çalınca Deniz'le okulun çıkış kapısına kadar gidip annelerimizi beklemeye başlamıştık. Deniz'in annesi geldiği zaman kapının önünde tek başıma kalmıştım. Arkamı döndüğümde bana bakan Batuhan'la göz göze gelmiştik.
Batuhan arka sıramda oturmasına rağmen konuştuğum biri değildi. Bazı kızlardan duyduğum kadarıyla zengin züppelerden biriydi. Ön yargılı biri değildim ama bunu öğrenince ister istemez ondan uzak durmaya çalışıyordum.
Batuhan genelde Doruk'la takılıyordu. Batuhan ve Doruk tamamen zıt kişilerde. Doruk sınıf başkanıydı ve herkes onu çok severdi. Dersleri iyiydi ve şakacı bir kişiliğe sahipti. O ikisinin nasıl arkadaş olduğunu hâlâ çözebilmiş değilim.
Adımı duymamla kapıya döndüm. Seslenin kişi annemdi. Annem gelince birlikte öğretmenler odasının olduğu kata çıktık. Sınıf öğretmenimi bulduk ve annemle öğretmenim konuşmaya başladı.
''Dersleri gayet iyi dinliyor. Sene başı yaptığımız testte ilk beşe girmişti. Dersleri katılımı da iyi. Yani kısacası Nimet Hanım, Serçin şu an sınıfımın en iyi öğrencilerden biri.''
Öğretmenimin sözleriyle derin bir nefes alıp gülümsedim. İster istemez üzerimde bir gerginlik vardı.
''Keşke evde de böyle olsa.'' Gülümsemem dondu ve anneme baktım.
''Okulda ne kadar iyi olsa da evde tam tersi. Odasına girmek bile istemiyorum Sunay Hanım. Doğru düzgün bir işin ucundan bile tutmaz, odasına girdiği zaman çıkmaz.'' annem konuşmaya devam ederken dolan gözlerimi görmemesi için etrafıma bakınmaya başladım. Tanıdık bir göze tekrardan denk geldim. Batuhan duvara yaslanmış beni izliyordu. Annem seslenene kadar gözlerimi onunkilerden çekemedim.
''Serçin ben gidiyorum annecim. Yoklama alınmayacakmış. Baban da seni eve bıraksın.''
''Yok anne. Ben okulda biraz ders çalışayım.'' dedim. Annemle vedalaştıktan sonra merdivenlerle en üst kata çıkmaya başladım.
Annem her zamanki gibi davranmıştı. Artık alışmam gereken bu tavırlarına hala alışamıyordum. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladığında çoktan sınıfa gelmiştim. Sıramdan çantamı alıp koridorun sonundaki yangın merdivenlerine doğru gitmeye başladım. Ağır kapıyı yavaşça açıp merdivenlerden çatıya çıktım. Hafif bir rüzgar saçlarıma vurdu. Çatının en ucuna gidip ceketimi yere koydum. Ardından yere serdiğim ceketin üstüne oturdum. Burayı geçen hafta Deniz'le keşfetmiştik.
Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp bir şarkı açım. Dizlerimi kendime doğru çekip başımı dizlerime yasladım.
On dakika bile olmamıştı ki sırtımda bir el hissettim. İrkilerek başımı kaldırıp arkama döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia
ChickLitDört arkadaşıyla üniversite için yeni bir şehre taşınan Serçin her şeyin yolunda gideceğini sanmaktadır. Ama beklenmedik bir şekilde Serçin'in etrafında cinayetler işlenmeye başlar. En büyük sorun ise bu katilin burnunun dibinde olmasıdır.