Çelebice• kesit

1.3K 80 126
                                    

Bu kitapta geçen tüm kurum, kuruluşlar ve topluluklar tamamen hayal ürünüdür ve hayalin üstüne kurulmuştur. Gerçek kişi veya kişilerle, yapılarla bir bağlantısı olmadığı gibi gerçeği yansıtmamaktadır.

Ön yargılar bir kenara dursun, keyifle okumanız tek temennimdir.🤎

Sevgiler Gül.

ÇELEBİCE.

Beşinci ayın yirmi beşinci gününde Doğu Anadolu'nun göbeğinde tüm düzeni alaşağı eden haber kapıdan içeriye girdi.

"Ahali!" diyen yabancı ses, kurulu sofrada yankılandı. "İki ölüm haberi var. İki kurşun sesi, iki ölüm!" demesiyle kan kustu. "İki kardeş, öldü.”

Sofranın kenarına oturmuş aile dehşetle baktı haberi getiren adama. Ölüm Allah'ın emri idi onlar için, ama kuldan gelen ölüme karşı yürekleri kabul nedir bilmezdi.

"Öldürülenler sıradan adamlarda değil!" dedi, nefretini gizlemeyen biri. "Babil kardeşler, üç gün önce salıverilen Babil kardeşler." demesiyle Çelebi daha çok sarsıldı.

"Kim kendi adaletini dikti... Kim kabul etmedi, kim yazılan kaderin kalemiyle oynadı, kim kim..." diye fısıldadı Celep, kardeşinin gözlerine baktı, öyle ki kendi sesini bile zor işitti.

Haberi duyan adam dehşetin yamacında oturduğu yerde kalakaldı. Benim düzenimde benim memleketimde kurşun sesi... dedi kendi içinde. Kurşunu bırak, ölüm sesi, diyen o içerideki ses felaketi fısıldadı.

Hangi cüret kan döker, hangi yürek düzeni bozardı ?

Gecenin ortasında önüne bırakılmış taze çayın kokusu zehir gibi ciğerlerine doldu. Aklı denilene ermedi ama bastırdığı her duygunun firarisine şahitlik etti.

"Bunu yapanı bulun!" dedi Çelebi, kalbi kendisine ağır geldi. "Adaletin terazisine kan damlatan o insanoğlunu bulun! Evi, adresi ne varsa bulun, önüme koyun!" dedi, yumruk yaptığı elleri bembeyaz kesildi.

Ağrı Doğubeyazıt'ta bugün bir haber aldı adam, kalbine kinin ilişmediği, öfkenin yanına bile yaklaşmasına izin vermediği o adam sonunda kaçtığı tüm duyguları kalbine hüküm sürerken gördü.

Çelebi Alkas.

Cengiz Çelebi Alkas, Doğu Anadolu'nun asıl hükümdarı olarak anılan adam. Dervişlerin, bilgelerin, aklı selimlerin önünde saygıdan ceket iliklediği adam, kurduğu düzenin taşlarıyla oynayan adı sanı henüz bilinmeyen kişiyi bulmak için oturduğu sofradan kalktı.

Ağrı'da ısrar üzerine bir misafirliğe gelmişti ama kulağına çalınan haber dilinde tat, sofrasında huzuru kaçırmıştı.

Geldiği yaş boyunca öfkeyle kalkmamıştı yerinden, çünkü zararla oturacağını bilirdi. Yirmi beş mayıs gününde her şeyi gözetleyerek sofradan öfkeyle kalktı. Saat diğer güne geçmişti. Yirmi beş mayıs yeni gelmişti.

Cinnetin eşiğinde Doğu'yu kurtaran adam, kendi cinnetine doğru düştü.

"Bu memlekette dokuz yıldır kurşun sesi patlamadı Çelebi!" dedi, misafir geldiği evin adamı. "Allah'ın kaleminden öte kan dökülmedi!" dediğinde Çelebi'nin gözleri kanla doldu. "Senin izinde, senin yurdunda bugün ne demeye silah patlar, kan dökülür!? Ne oldu Çelebi, ne oldu? Yanlışın nerede?" diye soran yaşı büyük adama karşı nefesini yitirdi.

Çelebi içinden, adam haklı, diye geçirdi. Sulh gezen toprakları adaletin yolundan şaşmadan yürüten kendisi, bugün o topraklara kanın düştüğünü duymuştu.

Yanı başında duran, öz kardeşi Celep olarak adı anılmış adamın koluna dokundu destek aldı. "Babil'ler kardeşleri kim öldürmüş bulalım Celep, adaletin saldığı adamlara bu toprak üstünde kim silah doğrultmuş öğrenelim..." dediğinde yaşadığı şoku henüz atlatmış değildi. "Her kim böyle bir gaflete düşmüşse bulalım. İkinci bir kurşun patlamasın, halk cesaret almasın. Bulalım, bahsi kapatalım.” dedi.

Celep aldığı emirle başını rahatlıkla salladı.

"Buluruz kardeşim, buluruz." dedi. "Dakika almaz."

Yapan bulunur ama yıkılacak düzen yeniden kurulur mu, dedi Çelebi kendine, Çelebi gibi yaşayanlar, onun izinden gidenler, o izi bir daha takip eder mi, diye diye figanları göğsünün üstüne topladı.

Çelebice yaşayanlar, bundan sonra Çelebi'ye yol tanır mı?

***

ÇELEBİCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin