ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

431 47 43
                                    

Kriminoloji: Suç bilimi.

📜

Bir şehrin toprağında cinayet sesi geldiğinde artık üstüne basılan yerin yüzünde bir ürperti oluşurdu. Toprak o acıyı içine bastırdığı gibi başka kalplerin yakınına gelmesine izin verirdi. Şimdilerde ölümler çoğalıyor, her sokağın başında bir ceset kaldırılıyor ancak kimse hissetmiyor, asıl ölüm ne?

Cengiz doğduğu yaştan, gördüğü anlara kadar ilk defa böylesi bir sızıyı iliğinde hissetti. Çaresiz değildi evvela yalnızca çıkılmaz bir yola girmişti diye düşünüyordu.

Kandan beslenen bir millet olursa önüne geçemezdi. Burası da aynı diğer şehirlere benzer, düşündü. Damarlara işlenmiş öldürme arzusu en başta bir kişiyi yakalamıştı. Başka birini daha yakalarsa üçüncüsü, dördüncüsü beklemeden gelecekti.

Belki de Ziynet Babil haklıdır diye geçirdi içinden. Uzaklara dalan gözleri bir kurtuluşun planını yapıyordu.

Bu düşünceden kurtuluş yoktu. Ölenlerin annesi ilk yolu önüne sürmüş, ikinci bir seçeneği düşünmeye fırsat vermemişti.

Savcısından, Jandarma Komutanına, Ağalardan, Şeyh Dervişlere kadar bu yemini iletmek durumundaydı. Kafasından dönen, onu meşgul eden yalnızca bu mesele vardı. Ona biçilen yoldan herkesi haberdar edecek yeni bir yanlışa mahal vermeyecekti.

Kendi memleketinin yolu onu taşıyamaz hâle geldiğinde yedi ecdat sahibi adamların karşısına çıktığını gördü.

Cengiz Alkas derin bir nefes çekti içine. "Selamünaleyküm," dedi en önlerinde duran bir adam.

"Ve aleykümselam," dedi Cengiz, uzatılmış elleri teker teker sıktı. "Hastaneye mi?" diye sordu, çünkü toplanan cemaatin başka gideceği yer olamazdı biliyordu.

"Öyle," dedi içlerinden biri. "Babil'ler bunu hak etmez ama senin biçtiğin yolda görevimiz sayılır." diye eklemeyi ihmal etmedi.

"Boynun borcu," diye düzeltti Cengiz. "Merhametiniz izin veriyorsa yapın bir şeyler... Mecbur olduğunuz için değil yoksa kendimi suçlu hissederim." dedi, insanlar kötü zamanda-düşman dahi olsa kesinleşmiş kararla yanlarında olması Çelebice kaleminden çıkmıştı.

Kimse yalnız kalmaya mahkûm edilmezdi bu coğrafyada. Cezası boyunu aşmış insanlar bile.

"Kusura bakma elbette boynun borcu, insanlık görevimiz." dedi aynı adam.

"Sizin yolunuzdan alıkoymak istemem madem." dedi, önce hastaneyi gösterdi sonra yollarında çekildi. "Allah hepinizden razı olsun." dediği gibi hepsinin gitmesi gereken yola uğurladı.

Cengiz tekrar tek başına kalmak yerine hastanenin çok uzağına gitmeden ana yola çıktı. Buradan ayrılması iyi olmazdı, bildiğinden uzağa gidemiyordu. Kendi içinde parçaları dağılıyor ama bir başkasının parçaları dağılmasın diye adeta nöbet tutuyordu.
İşe gitmemişti Cengiz, dükkanı dahi açmamıştı bugün. Saat akşama doğru gidiyordu ama o yerinden ayrılmıyordu.

Ana yolu çevreleyen ve Cengiz'in yolundan giden gençler gözüne rast geldiği gibi Cengiz etrafını iyice izledi.

Kimsenin olmadığını gördüğü gibi genç kısım yakınına varmadan eliyle işaret verdi.

ÇELEBİCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin