UYARI: Angst, kan, kavga vb.
Mikey elini göğsünün üzerine koydu. Tam acıdan yanan kalbinin üzerine...
Bir süre öyle kaldı siyah kısa saçları rüzgarda dans ederken. Sonra elini kalbinin üzerinden çekip çatının köşesine oturdu.
Düşündü biraz. Hayal kırıklarının nasıl cam parçası olup kalbine saplandığını, fiziksel bi darbe almadan ölme isteğini gün yüzüne çıkaran canının acımasını... Sahi? İnsan fiziksel bi darbe almadan canı nasıl acıyabilirdi ki...?
Gözleri doldu. Ağlamamak için direndi. Rüzgar gözlerindeki damlaların yavaşça hareket etmesine sebep olurken gözlerini kapatıp temiz havayı içine çekti.
İçinden her ağlayacağı zaman aklına gelen şeyi geçirdi. Abisine söz vermişti. Ağlamayacaktı...
Abisi gözlerinin önünde öldüğünde bile ona verdiği sözü tutmak için ağlamamıştı. Ama ona göre ağlayamamak daha kötüydü. Çünkü her şey içinde birikiyordu. En azından ağlasa bi ihtimal rahatlardı. Ama o ağlayamadığı için ne zaman içindeki duygular ona fazla gelse ya kendine zarar verirdi ya da etrafı dağıtırdı.
Bugün yine o günlerden birindeydi. Eli kolu bağlı gibiydi ama bu sefer. Ne kendine zarar verebiliyordu ne de etrafa...
Çünkü bu sefer kardeşi Emma gözlerinin önünden kayıp gitmişti. Daha düne kadar Emma Mikey'in soğuk ellerini ısıtmak için Mikey'in ellerini avcunun içine alıyordu.
Ama bugün o sıcacık ellerin gitgide soğuduğunu hissetti Mikey. Bu sefer o aldı Emma'nın ellerini avcunun içine. Ama ısınmadı.
Birkaç saat önce yaşamıştı bu anları. Duygudan yoksun gözüküyordu dışı. Ama içinde fırtınalar kopuyordu.
Draken ağlamıştı Emma'nın yanı başında. Dayanamıyordu kalbi...
Emma'nın yakın zamanda herkese ve herşeye veda edeceği kesindi zaten. Herkes bunu biliyordu. Ama bugün olmamalıydı.
Uzun zamandan beri mücadele ediyordu kanserle. Gitgide zayıflamıştı, canı yanıyordu. Mikey biliyordu bi an önce hayata veda edip kurtulmak istediğini. Her zaman kontrol ederdi onu kendine bir şey yapmaması için.
O gün sadece birkaç saatliğine market alışverişi yapmak için dışarı çıkmıştı. Draken'i de getirip sürpriz yapacaktı ona. Çünkü onun Draken'i sevdiğini biliyordu.
O gün durumu çok iyiydi zaten. İyi olmasa yanından asla ayrılmazdı. Hatta beraber gitmeyi bile teklif etmişti ama Emma evde kalıp kafa dinlemek istediğini söylemişti.
Draken'le beraber alışveriş yaparken kontrol için Emma'yı görüntülü aradı Mikey. İlk iki aramasında hemen açtı telefonu. İyi olduğunu vurguladı. Ama üçüncüsünde açmadı. Tekrar aradı. Yine açmadı.
Emma telefonu açmayınca eve döndüler hemen. Alışveriş merkezi fazla uzak değildi zaten.
Draken elindeki pembe ayıcıkla Mikey'in titreyen elleriyle kapıyı açmasını bekledi. Emma bu ayıcığı görünce çok sevinecek diye geçirdi içinden.
O da seviyordu Emma'yı. Ama bu zamana kadar hiç söyleyememişti.
Anahtarı zar zor takarak açtı Mikey kapıyı. Koşarak Emma'nın yatağının bulunduğu odaya gitti.
Yatağın üzerinde uyuyakalan bi Emma görmeyi bekliyordu. Mikey gözlerini Emma'nın yer yer kanla kaplanmış sarı saçlarına çevirdi.
Yanına koşmaya çalışınca dizlerinin üzerine düştü. Hemen ayağa kalktı tekrar. Yatağın yanına varınca gördü bileklerinden boşalan koyu kırmızı kanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Feelings are Entrusted to You
FanfictionDuyamadığım sözcüklerin yerini gözlerindeki parıltı doldurdu... ~Mikey Gözlerimdeki parıltının tek sebebi sonsuza kadar sen ol... ~Takemichi