Takemichi yemekleri hazırladıktan sonra masadaki bardaklara su doldurdu. Saat yedi olmuş, hava çoktan kararmıştı. Mikey hâlâ uyanmamıştı.
Gürültü yapmamaya dikkat ederken Mikey'in duyamadığını hatırlamış, normal adımlarla yürümeye devam etmişti.
Bi süre yanındaki koltuğa oturup inceledi onu. Mikey'in telefonunun ışığının yanıp söndüğünü görünce telefonu eline aldı.
Başkasının telefonuna bakmasının doğru olmadığını tabiki biliyordu. Ama birisinin onun için endişelenebileceğini düşününce aramayı açtı. Yanıp sönen 'Ken-chin' yazısının yerini ciddi yüz ifadesine sahip olan bi adam alınca şaşırmıştı.
"Ha?! Sen kimsin?"
Takemichi gerilse de gülümseyerek cevap vermeye çalıştı.
"Takemichi. Hanagaki Takemichi. Şey... Mikey-kun beni birkaç adamın elinden kurtarmıştı da-"
"Bu Mikey'in telefonunun niye sende olduğunu açıklamaz."
"Umm... Evet haklısınız. Mikey-kun şuan uyuyor da... Belki önemlidir diye ben açtım telefonu."
"Nerede Mikey? Yani nerede uyuyor?"
"Koltukta?"
"Öyle değil."Karşıdaki çocuk kıkırdayınca Takemichi biraz rahatlamıştı.
"Y-yani benim evimde. Teşekkür için kahvaltıya çağırdım. Sonra film izlerken uyuyakaldı. O uyurken ben akşam yemeğini hazırladı-"
"Tamam tamam sakin ol. Mikey güvendeyse sorun yok. Ha bu arada! Uyandırmazsan asla uyanmaz o. Yemekten sonra arasın beni."
"Tamam."
" 'Draken' ismim... Telaşlandığım için söylemeye fırsatım olmadı kusura bakma."
"Sorun yok Draken-kun. Söylerim uyanınca seni arar."
"Görüşürüz Takemichi. Teşekkürler."
"Görüşürüz. Rica ederim."Gülümseyerek telefonu kapattığında kıpırdanan Mikey'i görüp kıkırdadı.
Siyah kısa saçlarına parmaklarını geçirip hafifçe okşamaya başladı.
"Yumuşacık..."
Dudaklarından dökülen kelimeyle dudakları yukarı kıvrılırken kalbi hızlıca çarptı. Göğüs kafesini delecek gibiydi sanki...
Mikey'in gözlerini ovuşturduğunu görünce Takemichi utanarak çekti elini. Mikey gözleri kapalı bi şekilde Takemichi'nin elini tutup saçlarının arasına daldırdı tekrar.
Takemichi ilk tedirgin olsa da yavaşça hareket ettirdi parmaklarını.
Mikey huzurla geçen birkaç dakika sonra Takemichi'nin hiç beklemeyeceği bir şey yaptı.
Yerinde doğrulup bi anda kollarını ona doladı. Bunu beklemiyordu Takemichi. Sonra birleşen göğüslerini ayırıp yanaklarını avuçladı.
Gözleri buluştu. Mikey'in parlayan gözleri âdeta kortuğunu söylüyordu Takemichi'ye. 'Sana zarar vermekten korkuyorum.'
Takemichi Mikey'in titreyen gözbebeklerini görünce sanki anlamıştı korktuğunu. 'Korkma.' dercesine baktı ona.
Sonra Takemichi sarıldı Mikey'e. Mikey afallasa da tekrar kollarını doladı karşısındaki cılız bedene.
Göğüslerinin tekrar birleşmesiyle birbirini tamamlayan kalpleri hızla çarpıyordu.
Takemichi kafasını Mikey'in omzuna gömmüştü utancından. Birkaç saniye sonra Mikey geri çekilip gülümsedi yanakları kızaran Takemichi'ye.
Onun gülümsemesiyle içinde bir şeylerin kıpırdandığını hissetti Takemichi. Mikey de Takemichi'nin kızaran yanaklarını görünce aynı duyguyu hissetmişti...
Geri döndüm sayılmaz ama kitaplara final yapmak için uğraşacağım...
İyi okumalarrr :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Feelings are Entrusted to You
FanfictionDuyamadığım sözcüklerin yerini gözlerindeki parıltı doldurdu... ~Mikey Gözlerimdeki parıltının tek sebebi sonsuza kadar sen ol... ~Takemichi