1. Bölüm

762 47 180
                                    

Hyunjinin anlatımından


... Dün gibi hatırlıyorum... 9 yaşımdaydım. Annem ve babam... Onlar kavga ediyordu. Bir birilerine bağırıp çağırıyorlardı. Ben ise titrek bedenimle masanın altında saklanarak sadece onların bacaklarını görecek şekilde kavgalarını izliyordum... Ne için mi kavga ediyorlardı? O kadar saçma bir sebep ki benim için... Maalesef maddi imkanımız yetersizdi. Babam sanat adamıydı. Resm çizmeyi, ahşap heykeller yapmayı çok severdi. Bana da öğretmişti. Onun kadar olmasa da ben de iyi çizim yapıyorum.

Babam bir atölyede çalışıyor... Pardon, çalışıyordu. Yaptığı heykelleri ve çizimleri satıyordu. Kendini harcıyordu. Bir sanat galerisi açabilirdi. Ama kendini yeteneksiz görüyordu. Sattıkları şeyler el emeği göz nuruydu. Benim için paha biçilemezdi. Ama o tüm bu sanatı insanlara cok ucuza satıyordu. O insanların yerinde olsaydım, babamın yaptığı tek bir ahşap heykel için tüm servetimi ortaya koyardım...

Babamın sattıklarından kazandığı para geçinmemiz için yetersizdi. Bu yüzden annem de çalışıyordu. Bir şirkette. Patronun asistanıydı. Patron ailemizle hep yakından ilgileniyordu. Ama babam o adamı hiç sevmezdi. Annemi ondan hep kıskanıyordu.

Babam anneme deliler gibi aşıktı. Aynısını annem için söylemeyeceğim maalesef. Babamı seviyordu evet, ama onu yetersiz görüyordu. Bunu biliyordum. Çünkü babam zengin değildi. Yani biz zengin değildik. Maddi imkanımız yetersizdi demiştim, değil mi? Aslında değil. Annem için yetersizdi. Annem paraya babamdan daha fazla aşıktı. Babam için sevgi, saygı ve karnımızı doyuracak, bizi çıplaklıktan kurtaracak kadar para yeterliydi. Yaşamak için, hatta güzel bir hayat için fazlasına gerek yoktu. Ve bence, babam haklı. Yani haklıydı...

Bir gece annem eve çok geç geldi. Ve bu babamı bir hayli kızdırdı. Yine de sakin bir biçimde annemle konuşmaya çalıştı. O iş yerinden ayrılmasını istemişti. Patron denen herifi hiç gözü tutmuyordu zaten. Ama annem karşı çıktı. Hatta anında bağırmaya başladı. Ve daha sonra kavga etmeye başladılar. Oysa ki babam çok sakin bir şekilde konuşuyordu. Annem işleri zorlaştırdı. Babamın kalbi hassastı. Annemin söyledikleriyse...

" Biliyor musun, Joonhyuk, sen yetersizsin. Evet, yetersizsin. Kazandığın iki kuruş para, o da dişimizin kabuğuna yetmiyor. Daha fazlasını kazanıp bizi ayakta tutmaya çalışıyorum ki, aslında bu senin görevin. Aptal aptal resimler çizip heykeller yapacağına kazancı olan bir iş bulup adam gibi evine para getirsen, daha işe yarar olursun. Bunu yapamadığın için ben bu gün bu eve geç geliyorum. Bana teşekkür etmen gerekirken şu yaptığına bak. Beni patronumdan kıskanmak ne? Hayır, sen kimsin ki? Patronumun kesip attığı tırnağı bile olamazsın. Seninle evlendiğim güne lanet olsun. Sırf oğlum için sana katlanıyordum, ama artık yeter. Ben! Daha fazla! Dayanamıyorum! Bu evlilik burda biter!"

Annemin acımadan kurduğu her cümle babamın zaten zayıf olan kalbine hançer misali saplanıyordu. Masanın altından görebildiğim tek şey eli kalbinde yere yığılan babamdı. Annem ise hemen söylediği her şeyden pişman olmuştu ve ağlayarak Tanrıya babamın ölmemesi için dualar ediyordu.

Hastaneye kaldırılan babam maalesef kurtulamamıştı. Doktorlar geç kaldığımızı söylediler. Meğerse babam uzun zamandır, kalp rahatsızlığı yaşıyormuş... Bize yük olmamak için saklıyordu... Annem kıymetini bilemedi babam...

Sadece 3 gün... Sadece 3 gün boyunca annem babam için ağladı. O da baş sağlığına gelen akrabalarımızın yanında. Ama aynısı anneme olsaydı, babam göz yaşları kuruyana kadar ağlardı, buna eminim. Bana hep annemi nasıl sevdiğini anlatırdı. Onu hayranlıkla dinlerdim hep. Onun gibi birini sevmeyi hayal ediyordum her anlatışında. Annem babamı haketmedi. Asla da etmeyecek.

Sahte Evlilik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin