五
Günler o kadar sıkıcı geçiyordu ki, sıkıntıdan ne yapacağımı şaşırmıştım. Buraya geleli sadece bir hafta olmasına rağmen ne babamdan ne de Minho'dan bir ses yoktu. Gerçi her gece Minho'nun odasına gidip sadece 'Kütüphane'de oturdum ve Felix ile yemek yaptık" falan diyordum.
Bazen kafasını bile kaldırmadan eliyle çıkmamı işaret ediyordu. Yani onda da pek bir hareketlilik olduğu söylenemezdi. Ama ben belayı çektiğim ve oldukça yaramaz bir çocuk olduğumdan hem bu kadar sakinlik pek normal gelmiyor hem de benim hiç bir şey yaomadan sadece oturmam alışıldık bir durum değildi. Yani bu illa ki bir olay çıkartmalıyım demek oluyordu.
Bir yandan da sinirliydim son birkaç gün. Evde bulunan herkese. Birincisi, Minho ile asla iletişim kuramıyorduk, yan yana bile gelemiyorduk amına.
İkincisi, Changbin eğlenceli çocuktu ama asla müsait olmuyordu. Minho yüzünden.
Üçüncüsü, Felix ile Jisung sevişmedilerse ben de neyim? Yani o kadar çok dip dibeler ki.
Dördüncüsü, yeni bir doktor gelmişti adı Seungmin. Sürekli beni kontrol ediyor. Neden hep ben? Bir de sanırım sevgilisi var ve asla muhabbet etmiyor.
Beşincisi, GEÇEN GÜN FELİX İLE JEONGİN BENDEN HABERSİZ ANİME GECESİ YAPMIŞLAR. Benim suçum ne?
Kısacası herkes giderek benden uzaklaşıyor, uzakta olanlar da yakınlaşımıyordu. Biraz yalnızım sanırım. Zaten Japonya'ya gelirken de tek arkadaşım Felix di. Ha bir madde daha var.
Altıncısı,(ki bu benim durgunluğumun sebebi.) Bizi neden hala bu evde tutuyorlar. Hadi Felix resmen aileden biri oldu da ben? Benim Minho'nun kütüphanesinde ve balkonunda durmaktan başka vasıfım yoktu. Zaten Kore'ye döneyim o babama göstereceğim de neyse, şimdilik içimde tutuyorum.
"Huncin neredesiiin?"
Geliyor başımın belası
"Buradayım Lixieee!"
"Heh sonunda buldum seni, balkonda ne yapıyorsun? Neyse boşver hadi kalk hazırlan, bizi dışarı çıkaracaklarmış"
"Kim-"
Daha sorumu duymadan heyecanlı bir şekilde gitti. Zaten modum olmadığından altıma mavi jean üstüme de deseni olmayan beyaz bir tshirt giymiştim sadece.
Aşşağı indiğimde Felix'in benim tam tersi şekilde oldukça dikkat çeken kıyafetler giydiğini fark ettim. Nereye gidiyorduk kim bilir.
Felix neden daha güzel giyinmediğimle alakalı söylenirken sadece avmye gideceğimizi öğrendim. Jisung ve Changbin de bizimle geliyordu ama Minho yoktu.
Changbin haricinde 2 koruma daha bizimle gelmişti ve birlikte yürürken Felix'in kıyafetinden daha çok dikkat çekiyorduk resmen.
Lix aldığı şeyleri korumalara taşıtıyordu ve adamlar bile zorlanıyordu. Tabi birçok mutfak eşyası sa aldığından olabilir. Geçerken bir kitapçı gördüm ve girmek istedim ama tek başıma gidemeyeceğimin farkındaydım, o yüzden yanıma changbin'i aldım.
Telefonlarımız dışarı çıktığımız için olsa gerek bugünlüğüne verilmişti.
5-6 tane kitap aldıktan sonra Changbin'e onları sepete koymasını söyledim. Tam o sırada Sana unnie aradı. Tam ihtiyacım olan zamandı resmen.
Changbin telefonla konuştuğumu görmesin diye çocuk kitaplarının oraya saklandım.
"Alo sana unnie"
"Oh- Hyunjin açacağını düşünmemiştim"
"Normalde açamazdım ama avmye geldik o yüzden telefonumu verdiler"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Come Through Yakuza
FanfictionBiri beni kaçırsa fena olmaz. Böyle takım elbiseli biri. Japon biri. Yakuzaların başı gibi biri. Minho gibi biri. Hyunho