25

2.5K 294 126
                                    

selaaam
tatiliniz guzel gecmistir diye umuyorum, olmadi bitmeden jeongchan'la guzellestirelim diye saldim bolumu <3

___

minho'nun attığı adresi gördüğü gibi anahtarlarını alıp hızlıca evden çıktı. okula çokta uzak olmayan bir yerde oldukları için ezbere bildiği sokakların arasında koşar adımlarla ilerliyordu.

uyumak için yatağına uzandığı sırada aklına gelen son olaylar düşünmekten uyuyamamasına neden olmuştu. sağına ve soluna dönüp durmasına neden olan ve aklını yeterince karıştıran sevgilisi yüzünden geç saate kadar yapabildiği tek şey öylece duvarı izlemekti. telefonuna gelen bildirimle yastığının ucunda duran cihazı elleri arasına almış ve mesajı okuduğu gibi çıkmıştı evden. şimdi ise hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyordu.

geldiği parkta çimlere doğru uzanmış ve bıkkınlıkla oturmuş tanıdık simaları görmesiyle yanlarına gitti.

"iyiler mi?" hepsini birer birer süzerken başı düşük olan hyunjin kafasını hızla kaldırıp kahkaha atmış ardından yerdeki chan'ı dürtmüştü. "seninki gelmiş, hani ayrılmıştınız siz?"

chan gözlerini aralamaya çalışıp ayakta dikilen bedene baktığında kıkırtılarını salıp hyunjin'in kafasına vurdu. "hayal o, jeongin bıraktı çoktan beni"

jeongin derin bir nefes aldıktan sonra bıkkınca arkadaşlarını süzen bedene çevirdi bakışlarını, "ne kadar içtiler minho?" gerçi sormadan da anlayabilirdi bunu.

"saymadım jeongin nereden bilebilirim? kaldıralım şunları hava soğudu." ayağa kalkıp changbin'le chan'ı kaldırmaya çalışırken jeongin hızla yanına ilerleyip chan'ı tuttu. "ben taşırım onu, sen hyunjin'i kaldır." minho'nun bakışlarını umursamadan belinden tuttuğu bedeni iyice kendine çekmişti.

"aileleri sorun yapmaz mı, nereye götüreceksin?" sıkıntılı ailelere sahip olduklarını bildiği için minho'nun onları bu halde evlerine bırakmayacağını biliyordu.

"bende kalacaklarını söyledim, takip et beni." minho ikisini de zar zor taşırken, jeongin başı eğik şekilde kendisine tutunmaya çalışan chan'a baktı. kaşında gördüğü kuru kanla bakışları değişirken minho'ya döndü. aklına minho'nun yara bandı istemesi gelirken şimdi anlıyordu nedenini.

"minho" çoktan beş adım atmış olan beden seslenmesiyle başını arkaya doğru çevirdiğinde jeongin yutkundu. "sen ikisini evine götür, chan bende kalır bu gece. hem sana daha fazla zorluk çıkmaz."

hyunjin tekrar güldüğünde savsak hareketleri yüzünden sarsılmış, minho ise düşmeden hızlıca tutmuştu bedenini. changbin ise gözleri kapalı şekilde sadece minho'nun hareketlerine uyuyordu.

"pekala siz gidin. teşekkür ederim yardımın için." gülümseyip önemli değil dercesine elini kaldırdığında minho tekrar arkasını dönmüş ve ilerletmeye çalıştığı bedenleri sıkıca tutup gözden kaybolmuştu.

chan'a gelirsek, tamamen kendisinden geçene kadar içtiği bariz belliydi. başını sabit tutamıyor, doğru düzgün adım dahi atamıyordu. sayıklamaları ise saçma sapan ve anlaşılmaz kelimelerden ibaretti. arada sırtına alıp taşıyor, yorulunca yere indirip yürümesine yardım ederek geçiyorlardı sokakları. sonunda evinin önüne geldiklerinde chan'ı kapıya doğru yaslamış anahtarla hızlıca kapıyı açıp kendisiyle birlikte sarhoş bedeni içeri sokmuştu.

ailesinin haftasonları evde olmaması ilk defa bir işe yaramıştı. ışıkları açtıktan sonra kendi odasına doğru chan'ı taşıyıp yatağına yatırdı. uyurken sadece iç çamaşırı ile yattığını bildiği için altındaki pantolonu ve tişörtünü çıkartıp bir kenara bırakmış, pikeyi üstüne örtmüştü. yatakta onun yüzünü görebilecek şekilde oturduğunda iyice inceledi. şişmiş göz altlarının sebebi kendisi gibi uykusuzluk muydu yoksa içkinin etkisi miydi bilmiyordu.

parmak uçları yüzüne doğru uzandığında yanaklarını usulca okşamış, küçük teması bile onu ne kadar özlediğinin farkına varmasını sağlamıştı. bakışları chan'ın kaşına kaydığında dolaptan merhem alıp yanına geldi hızlıca. yarayı temizleyip merhemi sürdükten sonra evden çıkarken cebine sıkıştırdığı spider manli yara bandını çıkartıp canını yakmamaya özen göstererek yarasına yapıştırdı.

merhemi geri yerine koymak için ayaklandığında kendine dikilmiş bayık bakışlarla karşılaşmış ve kımıldayamadan olduğu yerde durmuştu.

"jeongin..." adı güzel dudaklardan döküldüğünde yutkunup uzanan bedene bakmayı sürdürdü. "benden nefret mi ediyorsun?" dolu gözleri, gözyaşlarını daha fazla tutamazken hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. "benden gerçekten nefret ediyor musun?" sözleri birbirini takip ederken jeongin ne yapacağını şaşırmış bir şekilde yanına oturup yüzünü avuçları arasına aldı. parmak uçlarıyla akan gözyaşlarını teker teker siliyordu.

"cevap vermeyecek misin?"

"sarhoşsun chan, uyu." gözyaşları dinse de hâlâ yanaklarını okşuyor, kendince rahatlatmaya çalışıyordu sarhoş bedeni.

chan yatakta yana kaydığında yanağındaki eli boşluğa düşmüştü. kendisinden uzaklaştığını sanıp dudaklarını birbirine bastırdı. yaptığı şey de haklıydı, artık kendisini istemese bile haklıydı. ona kötü şeyler yaşatmaktan başka hiçbir şey yaptığı yoktu çünkü. sandığı gibi kolay olmasa da sonunda hem onu hem kendisini yıpratmaktan korkuyordu. şu anki halleri pek farklı olmasa da...

"benimle yatarsan uyuyacağım." duyduğu kelimelerle bakışları tekrar chan'a çıkarken kendisine bakan gözlerle karşılaştı. özlemle baktığını anlayabiliyordu, bu durumda kendisininde ondan pek bir farkı yoktu.

pikeyi kaldırıp yanına uzandığında chan bedenini kendine çekip sıkıca sarılmıştı. elini chan'ın çıplak bedenine sardığında kokusunu içine çekip gözlerini yumdu. onun yüzünden uyuyamazken şimdi sayesinde kendini huzurla uykunun kollarına teslim ediyordu. aynı kendisini ona teslim ettiği gibi...

____

askumun canı cekmistir diye yazdim geldim arctichyunlix al summulll 🎁

nasil ilerliyor bu arada gidisati seviyor musunuz fikirlerinizi yazarsaniz cok sevinirim

musmutlu aksamlar diliyorum opuldunuz 😽

unawares, jeongchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin