19

2.4K 308 123
                                    

selam!!
yeni yılın ilk bölümü 🥺💗

____

kantinin yanındaki tuvaletin dolu olacağını düşündüğü için üst kattaki tuvalete doğru yöneldi. öğle saatinde genelde boş oluyordu.

merdivenlerden çıkıp içeri girdiğinde direkt işini halletmek için kabine girdi. yan taraftan gelen anlamsız sesler dikkatini oraya vermesini sağlıyordu. kabinden çıkıp ellerini yıkadıktan sonra ses gelen kabine kulağını dayadı. içeriden jeongin ve chan çıksa ne gülerdi.

iç çekme sesleri gelince kapıyı tıklatmak için yumruğunu kaldırıp indirmişti. kilitlenmemiş olan kapı vurduğu için açılırken klozete oturmuş bedeni görünce şaşırsa da yüzünü tepkisiz tutmaya çalıştı.

changbin klozete oturmuş, kızarık gözlerle ayakta dikilen bedene bakışlarını çıkarmıştı.

"niye girdin?" değişmiş sesi uzun süredir bu halde olduğunu gösteriyordu.

"kapıyı tıklattım ama kilidi açık bırakmışsın, açıldı bir anda." görmemiş gibi yapıp gitse mi kalsa mı bilemedi.

"tamam gördün git artık." kolunu dizlerine yaslayıp ellerini yüzüne doğru kapatınca, seungmin kalma kararı almıştı.

içeri girip kapıyı kapattı, hemen ardında da kilidi çevirmişti. yaptığı hareketle changbin ellerini yüzünden çekip çatılı kaşlarıyla karşısındaki çocuğa baktı. ne yaptığını anlayamıyordu.

"ne yapıyorsun?"

"nasılsın?" çok yakınlarmış gibi normal bir şekilde sorduğu bu soruya changbin gülmeden edemedi.

"amacın ne tam olarak? çıkıp arkadaşlarının yanına gitsene. beni burada gördüğünü söyleyip ne yaptığımı da anlatır dalga geçersiniz birlikte." ses tonu gittikçe sert çıkıyordu lakin sözleri seungmin'in bir kulağından girip öbür kulağından çıkıyordu.

"şu taktığın maskeyi bir kenara bırakıp ciddi bir şekilde nasıl olduğunu söyleyecek misin?" ciddi çıkan sesi changbin'in anlamaz bir şekilde ona bakmasını sağlamıştı.

bir insanın başkasıyla bu denli uğraşması seungmin'e normal gelmiyordu. nefret beslemek, sevgi göstermekten daha zor ve yorucuydu çünkü. kabinde ağlaması da bunu kanıtlar nitelikteydi.

arkadaşları onu bırakmıştı, bu yüzden daha çok zorlanıyordu belki de. lakin changbin sorunları çözmeyi bilmiyordu, düzeltmek için de uğraşmıyordu gerçi. sadece iyi olduğunu kendine tekrarlayıp duruyordu ama aslında kabuğu çoktan kırılmıştı.

"nasıl olduğumu mu merak ediyorsun?" kızarmış gözleri, sırtını kapıya dayamış olan çocuğun irisleriyle buluştu. "bok gibiyim! herkes mutlu bir şekilde hayatına devam ederken yalnız başıma burada oturmuş ağlıyorum çünkü!"

seungmin tekrar dolan gözleri gördüğünde birkaç saniye bekleyip kafasında diyeceği sözlere dikkat ederek konuşmaya başladı.

"yalnız olmanı onlar istemediler, bu yolu sen seçtin changbin."

"hepiniz aynı boktan lafları edip duruyorsunuz. bu benim seçtiğim yol değil." kafasını iki yana sallayıp duruyordu.

"arkadaşların seni seviyor changbin, sen farkında olmasan bile senin için endişeleniyorlar."

"hepsi bensiz gayet mutlu, endişelendiklerini hiç sanmıyorum. kaldı ki endişelenen insan arkadaşını dövmeye kalkışmaz."

"sinir bozucu davrandığını unutmaman gerek." changbin'in de insan gibi konuştuğunu görünce içten içe şaşırmıştı.

"asıl siz sinir bozucusunuz. yağ gibi üste çıkıyorsunuz, hepiniz." az da olsa sesi kendine gelmişti. "biz böyleyken chan ve jeongin'in sevgili olmasına sinirlenmediniz mi?"

"sen bir ilişkiye başladığında kendin için mi başlarsın arkadaşların için mi?

"yine de hepimiz birbirimizden nefret ediyorduk." bunu hâlâ anlamlandıramadığı belliydi.

"o nefretin içinde sevgi doğurabilmişler demek ki."

changbin'in bakışları yumuşayınca sırtını yaslandığı kapıdan çekti ve dizlerini kırıp oturdu.

"içlerinden en çok chan'a kırıldım sanırım, hyunjin bile en azından yazdı."

seungmin karşısındaki çocuğun kendisine açıldığını fark edince sessiz kalıp içini dökmesini bekledi.

"babam chan'la konuşmadığımı öğrenince direkt kesin sen bir şey yapmışsındır dedi." bu doğru olabilirdi. "kimin yaptığı önemli değil ama ne zaman chan'la aramda bir şey geçse hep yapanın ben olduğunu söylüyor, beni dinlemiyor bile."

babasının ona böyle davranması sürekli chan'la kendisini kıyaslamasına neden oluyordu. öz oğlu olduğu halde kendisini bile bu denli korumuyordu, daha çok canının yanmasına neden oluyordu.

"babanın sadece derslerin konusunda katı olduğunu sanıyordum."

"benimle ilgili her şeyde katı. onu dinlemek yerine dayak yemeyi tercih ederim." anlaşılan iyice sıkılmıştı her şeyden.

"changbin," bir elini kendine bakan çocuğun dizine yerleştirdi, "böyle olmak yerine arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin. istersen benimle de konuşabilirsin, kendine biraz zaman tanıyıp iyice düşün."

ikisi de birbirine bakarken en sonunda changbin başını eğip kafasını salladı yavaşça. aldığı onayla seungmin ayağa kalktı.

"kalkıp yüzünü yıka, gözlerin kızarmış hep."

"seungmin," kendisi de ayağa kalkıp kabinden çıkan bedenin peşinden gitti. "aramızda kalsın bunlar, olur mu?"

"sandığın gibi dedikodunuzu yapmıyoruz changbin." güldüğünde changbin'de gülümsemişti.

ikisininde düşündüğü şey aslında sandıkları kadar gıcık olmadıklarıydı.

____

ya benim zorba changbin'im düzeliyor mu?:&,;??

kendime de o kadar güvenmiyorum ki artık ne olup biter bilmiyorum hajdjajd

kendime de o kadar güvenmiyorum ki artık ne olup biter bilmiyorum hajdjajd

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
unawares, jeongchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin