Bölüm 4

121 18 1
                                    

"SİZE.KIZI.BIRAKIN.DEDİM." kelimeler ağzından tek tek çıkmıştı. Kurtulmuştum, sanırım. Adamların hepsi içki kokan ağızlarıyla büyük ve iğrenç bir kahkaha attı.

"Emin misin küçük velet? Üçe karşı tek mi dövüşeceksin?" Adamın söyledikleri benimde sinirimi bozmuştu. Her zamanki piçimsi gülüşünü dudaklarına yerleştirdi. Etrafa kısaca göz gezdirdi.

"Sen bana mı küçük velet dedin?"

"Evet sana dedim, küçük velet." Son iki kelimeyi bastırarak söylemişti. Ross'un yüzündeki gülümseme silinmişti ve yüz kasları sinirden kasılmıştı. Kollarını sıvayıp adama doğru koştu ve yüzüne sağlam bir yumruk indirdi. Adam acıdan inlemişti.

"Sizi işe yaramazlar! Şu ucubenin icabına bakın hemen!" Adamlar kollarımı bıraktı. Biri Ross'a doğru koşup sağ yumruk atmaya çalıştı. Ama başarısız oldu. Ross adamın kolunu tuttuğu gibi ters çevirdi. Umarım kırılmıştır..

Adamlardan biri Ross'a arkadan yaklaşıyordu.

Bağırmak istedim ama adamın karın boşluğuma vurmasıyla gözlerim karardı.

•°•°•°•°•°•°•°•

Gözlerimi garip bir kokuyla açtım. Hastane kokusu... Etrafa baktım. Kimse yoktu.

3-4 dakika sonra odaya doktor girdi. Bir şeyler dedi ama ne dediğine kulak asmadım. Sadece başımla onayladım.

"Geçmiş olsun Bayan..."

"Derek" diyerek tamamladım sözünü. Gülümseyerek onayladı. Ardından odadan çıktı.

Kapı açıldı. İçeri kim girdi tahmin edin. Tadaa Ross! Mükemmel (!) Sağ kolu sarılmıştı. İyi olup olmadığımı kontrol etmeye gelmiş olabileceğini düşündüm.

"Sen tam bir baş belasısın Allison." Gözlerim büyümüştü. Yüzünden hicbirşey anlaşılmıyordu. Şaka mı yapıyordu yoksa ciddi miydi?

"Hepsi senin suçun. Sen olmasaydın bunların hiçbiri başıma gelmeyecekti. Lanet olsun!" Yine ağlayacaktım işte. Yine ağlarken görecekti beni. Güçsüz olduğuma bir kez daha kanıt verecektim.

"Ben sana beni yanına al diye birşey demedim! Yanında kalmak için can da atmıyordum! Herşey asıl senin suçun aptal!"

Neler dediğime inanamıyordum. Bu onu kızdırmıştı belkide. Dikkatli olmalıydım.Koltuğa oturdu.

"Peki Allison bana sadece bir soru sor. Ama sadece tek bir tane. Düşün, bekliyorum."

Ne sorabilirdim ki? Merak ettiğim bir şey yoktu. Bir dakika aslında vardı.

"Neden beni yanına aldın Ross? Bilmek istiyorum." Derin bir nefes aldı.

"Aslında seni yanıma almak gibi bir niyetim yoktu ama Mark senş de öldüreceğini söyledi. Tek neden bu."

"Beni bırakabilirdin. Ölebilirdim."

"Çok korkmuştun."

"Umurunda mıydı?" Kafasını iki yana salladı.

"Hazırlan. Çıkış işlemlerini halledip buradan gidelim."

•°•°•°•°•°•°•

Sonunda evdeydik. Ross içeri girer girmez koltuğa oturup televizyonu açtı. Odun.

"Ross?" Bana bakmadan

"Hıı?" dedi.

"Benim hiç kıyafetim yok. Mağazaya gitmeliyiz lütfen?" Alayla bana baktı. "Dilek hakkını mı kullanıyorsun, bebeğim?"

"Hayır Ross bu istek değil ihtiyaç."

"Pekâlâ yarın çıkarız." Tekrar televizyonuna döndü.

"Harikasın Ross!" diyip yanağından öptüm. Upss... Bunu yapmamalıydım bence.

"B-ben özür dilerim." İfadesiz yüzüyle bana bakıp televizyona odaklandı.

"Hem baş belasısın hem de nerede ne yapman gerektiğini bilmiyorsun."

"B-ben..." sözümün devamını getirememiştim. Boğazım düğümlenmişti. Haklı mıydı? Ağladığımı görmemeliydi. Gözyaşlarımın akmasına izin vermeden koşarak odaya çıktım.


ESCAPE (R5Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin