the twins: beşinci bölü(m)

1.7K 49 30
                                    

uyarı! 🔞bu bölüm bir takım ayıplı aktiviteler içermektedir.

the twins'i özlediniz mi? ben çok özlemişim vallahi ama bir türlü bugüne kadar yazmak nasip olmadı. neden ben de bilmiyorum, tıkandım kaldım açıkçası. hiçbir kurguma bölüm mölüm yazamadım. 

yorum istemeye yüzüm yok ama ne olur satır arası yorum bırakın, okurkenki düşüncelerinizi ve tepkilerinizi merak ediyorum. şu wattpad'de en zevk aldığım şey yorum okumak.

neyse ben sizi daha fazla oyalamayayım, sabahın üçünde lop diye saldığım bölüme bir an önce geçiverin. iyi okumalar. ~




jungkook ve taehyung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jungkook ve taehyung.



THE TWINS: 5. BÖLÜM

Rosalie's'de randevuya mı çıkacağız demiştik? 

Çıkmıştık, en azından başta adı sadece randevuydu fakat şimdi bulunduğumuz konum normal bir ilk randevu kalıbına kesinlikle uymuyordu. Gerçi zaten konu ben ve Jungkook olunca ne zaman normal kalıplara uymuştuk ki, orası ayrıydı.

Ben Jungkook'a asla dayanamıyordum zaten ama karşımdaki sandalyeye oturduğu andan beri o kadar sınırlarımı zorlamıştı ki. Eh ben de ondan geride kalmadığımdan sonumuz arabanın içinde kucak kucağa, dudak dudağa bitmişti. 

O sabırsızdı ama ben ondan da sabırsızdım.

İkimize de daha rahat bir alan sunabilmek için koltuğumu geriye doğru çektiğimde Jungkook kucağımda kayarak tamamen kasıklarım üzerine yerleşti ve dilini dudaklarım arasından itti. Dillerimiz birbirinin üzerinde kaydığında ikimiz de aynı anda inlemiştik.

Sanki uzun zamandır bu anı bekliyor ve dudaklarımı yiyip bitirmek istiyor gibi beni dağıtırken anlamıştım, içim giden tek ben değildim. Ben ona ne kadar dayanamıyorsam, o da aynı şekilde dayanamıyormuş gibi sürekli mırıldanıyor, kendini daha çok ve daha çok, sanki üst üste değilmişiz gibi daha çok bastırmaya çalışıyor, bilinçsizce kasıklarım üzerinde kayıyordu.

Uzun sayılabilecek bir süre sonra ayrıldığımızda nefes nefese kalmıştık ikimiz de. Jungkook'un gözleri sanki ne ara bu hale geldiğimizi anlamamış gibi yüzümün her tarafında gezerken ve dudakları hafifçe aralık iken; ben ondan daha kötü bir şekilde dağılmıştım. Aldığım nefesler ciğerime ulaşamadan dışarı sızıyor ve titrek nefeslerimi Jungkook'un yüzüne veriyordum. Sanki maraton koşmuş gibi hissediyordum, kalbim ağzımda atıyordu.

Semsert olmuştum. Sadece öpücükle ve kalçasını birkaç kere üzerimde kaydırmasıyla kaya gibi sertleşmiştim. Aramızdaki kumaşlar bir anda yok olsun ve şuracıkta içine kayıvereyim istiyordum. Sızlıyordu her yerim. 

the twins | kooktaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin