the twins: altıncı bölüm

921 43 23
                                    

beşinci bölüm birazcık kısa olduğundan bu bölümü tamamlar tamamlamaz yayınlayayım dedim. art arda geldiklerinden önceki bölümü geçmiş olabilirsiniz, bu yüzden önceki bölümü kontrol edip ondan sonra bu bölüme geçin lütfen. 

aslında önceki bölüm ile birleştirebilirdim bunu ama iki date'i iki ayrı bölüme koymak istediğimden böyle yayınlamak icap etti diyelim. bu bölüm fluff bir taegguk date bölümü oldu, azıcık taekook baharatı ile birlikte.

umarım hoşunuza gider. yorum bırakmayı unutmayın bebekler. iyi okumalar.~


THE TWINS: 6. BÖLÜM

Gece Jimin ile yaptığımız uzun konuşmadan sonra ikimiz de okula gidememiştik. Ben zaten yorgundum ama Jimin benden de yorgundu. Ağlamaktan helak olmuş, ben eve geldiğimde de kanepe üzerine top haline bürünmüş bir şekilde ağlamaya devam ediyordu.

İlk başta anlatmak istememişti ama liseden beri birbirimizin en yakınıydık, sonunda dayanamamış ve dökülmüştü. İki yıldır Jongin adında ipsiz sapsız bir dansçı ile ilişkisi vardı ve görünen o ki abisi ikisini öğrenmiş, üzerine de büyük bir kavgaya tutuşmuşlardı. Abisi şu dünyada tanıdığım en yobaz, kalın kafalı ve homofobik insandı; lisedeyken ikimizin arkadaşlığına bile gıcık olurdu. Bu yüzden ettikleri kavganın şiddetini tahmin edebiliyordum, zaten yanağındaki kızarıklıktan da az çok anlayabiliyordum.

İşin kötü tarafı ise abisi bunu ailesine taşırsa, başına geleceklerin yanında bu bir hiçti. Jimin'i beş parasız bırakırlar, hayatını zehir etmek için ellerinden geleni ardına koymazlardı. Görünürde onu çok seven ailesinin Jimin'in bir erkek arkadaşının olduğunu duymalarıyla nasıl şeytana dönüşebileceklerini biliyordum.

Saat sabah dokuza yaklaşırken Jimin ancak uykuya dalmış ve ben de onu yatağıma taşıyarak yanına sokulup uyumaya çalışmıştım. Uyur uyanık bir şekilde küçük parmaklarıyla elimi sıkıca tutup huzursuz bir şekilde uyumaya devam ederken kalbime çöken ağırlık ile bir süre sessiz sessiz göz yaşı dökmüş, sonrasında ben de uyumuştum.

Uyandığımda saat öğleden sonra biri geçiyordu ve yanımdaki boşluğa bakılırsa Jimin çoktan uyanmıştı.

Telaşla yataktan kalkıp "Jimin?" diye seslendim.

Jimin içeriden, "Kahvaltı hazırlıyorum!" diye bağırdığında rahat bir nefes vererek telefonumu eşofmanımın cebine atıp banyoya yöneldim. İşlerimi hızlıca halledip mutfağa girdiğimde Jimin yaptığı tostları tabağa alıyordu. İçeri giren beni gördüğünde ise yorgunca gülümsemiş, "Uyanmak bilmedin," demişti.

Gözlerimi devirdim ve tezgahın kenarındaki sigara paketimi ve çakmağı aldıktan sonra donattığı masaya oturdum, küllüğü önüme çektim. Jimin de tost tabağını masaya bırakıp elimdeki pakete kötü bir bakış attıktan sonra balkon kapısını açmış ve kahve makinasına yönelmişti.

"Daha iyi misin?" diye sordum sigaramı yakarken.

"Hm," diye zayıf bir ses çıkardı bana dönmeden.

O kahvesini yaparken, yaktığım sigaramdan derin bir nefes çektim içime. Normalde aç karnına sigara içmezdim fakat uyumadan önce içemediğimden içimde kalmıştı. Gece yaşadığım bütün hadiselerin üzerine bir dal sigara yakmazsam olmazdı.

Jimin karşıma oturup başını eğik tutmaya devam ederken, "Jimin," diye seslendim. Yavaşça başını kaldırıp kızarık gözlerini bana dikti. "Artık bende kal."

Yorgun bir nefes verip tekrar başını eğdi ama karşı çıkmadı. Abisi ailesine anlatacaktı, ailesi ona yurtta musallat olacaktı ve rezillik çıkacaktı. Okula giremezlerdi ama yurtta rezillik çıkarırlardı. Ayrıca zaten aramızdaki ilişki kardeşten farksızdı, para gibi mevzuların aramızda lafı olmazdı.

the twins | kooktaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin