the twins: dördüncü bölüm

875 63 65
                                    

gecikme için üzgünüm, umarım hala buralardasınızdır. hem bölümü sil baştan yazdığımdan ve hem de diğer dış etkenlerden ötürü hızlı yb atamıyorum maalesef.

bu bölümde aslında taehyung'un başkasıyla fikfok sahnesi vardı ama sanırım okuyucuların çoğunluğu taekook/taegguk dışındaki çiftlerin sahnelerini okumayı sevmiyor. bu yüzden de işleri biraz hızlandırmaya karar verdim. :D (yoksa bana kalsa taehyung daha fingirdeşecekti baya ama neyse artık.)

iyi okumalar. ~




taehyung ve jungkook

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

taehyung ve jungkook.



THE TWINS: 4. BÖLÜM

Jeongguk ile olan kahve randevumu sikik bir asistan yüzünden iptal etmek zorunda kalmıştım ve bir hafta boyunca ben bir türlü onunla tekrardan konuşacak arayı yakalayamamıştım. Her öğle arası tezimi tamamlayabilmek için Asistan Park Chanyeol'un arkasında geziyor, boş anını yakalamaya çalışıyordum. Profesörüm neden benim danışman asistanım Kim Namjoon iken birden asistanı değiştirmeyi uygun görmüştü bilmiyorum ama, benim için bir işkenceden farksızdı geçirdiğim son hafta. 

Jeongguk'u göremediğim için sinirlerim tepemdeyken Jungkook ise bana hiç yardımcı olmuyordu. Meşgul olduğumun o da farkındaydı, bu yüzden hala randevuya çıkamıyor oluşumuza içerlenmemişti ama beni cezalandırmak ister gibi sürekli yanaklarımdan küçük öpücükler çalıyor, asla gerisini getirmiyor ve kaçıyordu. 

Hafta sonu gelip çattığında ise geçen sene mezun olmuş ama aynı yaşta olduğumuz bir arkadaşımın doğum günü partisinde bir araya gelebilmiştik sonunda. Jungkook bu sefer kaçamazdı, bir yakalarsam bir daha bırakmayacaktım. 

Ve ah, işte oradaydı. Yine ortama girer girmez gözlerimin onu bulması gecikmemişti. İlerideki koltukta oturuyor, yanındaki Jimin ve Miyeon ile gülüşüyordu.

Jungkook'un bacakları sanki oraya yerleşmemi ister gibi her zaman iki metre açık olurdu. Büyük ihtimalle kendi bile ne yaptığını fark etmiyordu ama her zaman avuç içi iç uyluğuna yaslı bir halde hafifçe geriye yaslanmışken; tam da oraya, bacaklarının arasındaki boşluğa oturmamak için kendimi dizginlemem oldukça zor oluyordu.

Jungkook'un baskın bir karaktere sahip olmadığını cümle alem biliyordu ama onu tanımayanlar, karanlık tarzı ve sert bakışlarıyla onu dünyanın en alfa erkeği sanabilirdi. Özellikle de sevmediği insanlara karşı öyle bakıyordu ki... Adeta yerin dibine gömmek ister gibi.

O'nunla ilk tanıştığımda birbirimizden zerre hoşlanmamıştık, hoşlanmamakla da kalmamış ve hatta birbirimizin üzerine atlamamızı bile Jimin engellemişti. Sonrasında, uzun bir zaman onun, o yere gömmek ister gibi olan bakışlarına maruz kalmıştım. Birbirimize alışmamız ve arkadaş olmamız uzun zaman almış, ikimiz de birbirimizin inatçı karakterleri yüzünden oldukça zorlanmıştık.

the twins | kooktaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin