gözlerimi yavaş yavaş açarken etrafın aydınlık olduğunu farketmiştim,sabah olmuştu ve evimde değildim,işte plan işliyordu
bundan sonra ne yapmam gerekiyordu?
başım ağrıyor diyip paulo'nun yanında zırlamalı mıydım,veya drama falan mı çıkartmalıydım,ya da bir bardak kırıp elimi kestikten sonra elimi bandajla sarışını mı izlemeliydim
gerçekten güzel bi baş ağrım vardı,elimi alnıma koyup paulo'nun odasından çıktığımda merdivenlerden yavaş yavaş aşağı indim,mutfaktan blender sesine benzer bir ses geliyordu
yavaş yavaş mutfağa doğru yürürken paulo beni farketmesiyle bana dönmüştü,"günaydın"derken yorgun bir ses tonu kullanmaya özen gösterdim,
"dünü hatırlıyor musun"diye sorduğunda hatırladığımı söylersem çok mantıklı gelmemişti,hatırlıyordum ama hatırlamıyorum demeyi seçecektim
"hatırlamıyorum,aptallık mı yaptım yoksa"dediğimde tezgaha kalçamı yaslayıp paulo'ya bakmaya başladım,"yapmasam burda olmazdım zaten"dediğimde yanıma gelip ellerini omuzlarıma koyup gülümseyerek,"bir şey yapmadın,sadece çok fazla içtin,orda sana yardım edebilecek tek kişi bendim,bu yüzden böyle bir sorumluluğu aldım"dediğinde o mükemmel gözlerine bakıyordum,gülerek kısılıyordu
aynı bir husky köpeği gibiydi...
ellerini omuzlarımdan çekip kahve makinesinin önüne geldiğinde demliği yuvasından çıkartıp görüş açıma soktuğunda,"biraz kahve ister misin,eminim ki iyi gelecektir"dediğinde gülümseyip onu onayladığımda parmaklarımın ucuna çıkıp tezgahın üstüne oturdum
ayaklarımı sallayıp paulo'yu beklerken bana dönüp elinde tuttuğu mavi fincanı uzattığında dikkatlice elinde alıp teşekkür ettim
"e paula,biraz bahsetsene kendinden"dediğinde içimde heyecandan volkanik patlamalar oluyordu resmen,ama heyecanımı dışıma o kadar iyi yansıtmıyordum ki,bunda profesyonel olmuştum iyice
"kendimden mi,üniversite öğrencisiyim işte,özel bir şey yok"dediğimde gülümseyerek bana bakmaya başlamıştı,"en fazla kaç yaşında olabilirsin ki,yirmi iki"
"yirmi bir"
"sekiz yaş var aramızda,hiç bir hayranımla bu kadar tanışmamıştım"dediğinde gülümseyerek,"eminim ki hiçbirini evine götürmemişsindir"dediğimde arkasını dönüp ellerini tezgaha koymuştu
"seni o sokakta başına bir iş gelmesin diye buraya getirdim paula"dediğinde gerçekten ne düşündüğünü veya düşünmek istediğini öğrenmiştim,başka şeyler düşünmemi istemiyordu,sadece bu sebep
"peki dybala,ben çantamı alıp çıkayım,sana gece için ve şuan için teşekkür ederim"diyip elimdeki,bir yudum bile almadığım fincanı tezgahın üstüne koyup koltuğun üstündeki çantamı elime alırken salona girdiğini hissetmiştim
"iyi günler bay dybala"dediğimde gülümseyip evden hızlıca çıktım
benimle iletişim tekrar kuracaktı,buna inancım tamdı çünkü asla bir şey yapmadan duramazdım,iddiadaydım
🇮🇹
salonumda miskin bir şekilde televizyon seyrederken instagram'dan birisi beni sesli aramaya başlamıştı,paulo dybala,tabiki,inancım tamdı
"buyrun bay dybala"dediğimde gülerek,"bay dybala mı,iş arkadaşım değilsin,paulo diyebileceğini biliyorsun"
"peki paulo,beni evinden yanlış imalarla yolladıktan sonra neden tekrar aradın"diyerek onu biraz pişman etmeye çalışıyordum,işe yararsa tabi
![](https://img.wattpad.com/cover/333191855-288-k985210.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖈𝖆𝖒𝖇𝖎𝖔𝖘 𝖓𝖔𝖈𝖙𝖚𝖗𝖓𝖔𝖘 <|> 𝐩𝐚𝐮𝐥𝐨 𝐝𝐲𝐛𝐚𝐥𝐚
Fanfictionhayranı olduğu futbolcuyu on dört günde kendine aşık etme macerası birlikte bu on dört güne tanıklık edelim 01/29/23 03/18/23