BÖLÜM ŞARKISI: Gnash- I hate you I love you Ft. Olivia O'brien
Doğumun bir mucize ölümün bir felaket olduğuna inanır çoğu insan. Haksız olduklarını söyleyemem. Ama felaket olan ölmek değildir, arkada kalmaktır. Ölenin acısıyla yoğrulmaktır. Ölen tatmaz ölümü kalan tadar, kalan acır, kalan ağlar. Doğum ise, evet o bir mucize ve belki de daha fazlasıdır. Öyledir ki o doğumla, ölen bir bedenin nefesi bile hissedilir. En güzeli o doğumu tatmış herkes yeniden başlama şansına sahiptir.
Beliz yeniden başladığına kendini aylar önce inandırsa da işte şimdi o camın ardındaki küçücük bedenle anlıyordu, o yeni sayfa şimdi açılmıştı. Onunla, şu kıpır kıpır Veletle...
"Ona vereceğin ilk ders," Beliz arkasında duyduğu sesle irkilerek döndü "kıç tekmeleme mi olacak?" Acar'ın, kendisini sadece bir kez antrenmanda görmesi bunca dalga geçmesine yetiyordu. Beliz bundan rahatsız olmayarak güldü. "Öğrenmesi gerekenler listesi gittikçe uzuyor." Acar elinde çiçekler ve küçük oyuncak bir ayıyla cama yaklaştı. "Hangisi?" diye sordu onca kuvözün arasında Ulaş'ı tanıyacakmış gibi. "Şu..." diye ilk sırayı işaret etti Beliz. "En hareketli olan." Acar'ın kaşları çatıldı. "Çok küçük."
"Erken doğduğu için böyle ama baksana nasıl enerjik."
Acar gülerek ayıcığı ona doğru salladı. Sonra Beliz'e döndü. "Bunu ufaklığa aldım." diyerek uzattı. Teşekkür ederken daha çok gülümsedi kız.
Tekrar cama döndüklerinde Beliz ciddileşerek, etrafta kimselerin olmamasını da fırsat bilerek, sordu. "Şu gizemli sevgili mevzusunu ne yaptın?" Acar iç çekti, kıza baktı. "Sesil ile biraz konuştuk." Adam etrafı kolaçan ederken, Beliz merakla onun yüzünü inceledi. "Eee?" diye sordu en son beklemeye dayanamayıp. Acar büyük bir kararlılıkla kıza baktı. "Peşine düşüyoruz bu işin." Kıza doğru biraz eğilip şaşkın yüzüne yakından baktı. "Benim fitilimi sen ateşledin Beliz. Peki şimdi, benimle misin?"
*****
Sıralarına oturmuş akıp giden derse odaklanamayan gençler dalıp gidiyordu. Berkay yana dönüp düşünceli bakışlarını telefonuna indirmiş kızın saçlarının bir tutamını sevdi. Bununla birlikte Fulya bakışlarını ona çevirip gülümsedi. Berkay uzanıp o kıvrılmış dudakları öpmek istedi ama... etrafına bakınıp uyuklayan sınıfta olduğunu hatırladı. Kıza yaklaşıp arkasına yaslandı, gözleri tahtadaydı sanki dersi dinler gibi yapıyordu. "Akşam, yemekten sonra bize gelsene. Sana bir sürprizim var." Kız merakla ona dönüp fısıldadı. "Ne sürprizi?"
"Sürpriz sorulur mu be?" diye güldü. Kızda güldü, "Yaa, merak ettim!" fakat hocanın bakışlarını üzerlerine çektiğinde sessizleşti.
Hemen ön sıralarında oturmuş bir enkazı andıran çiftte sessizdi. Behzat, Sesil'in yüzüne bakamıyordu utancından. Ama ona gerçeği söylemeye de cesareti yoktu. Korkuyordu. Eski, zorbalık dolu günlerine dönmekten. Sesil'e de öyle alışmıştı ki ama bir yandan da aklı Beliz'e ve en özel anlarına kayıyordu. Nasıldı o an? Daha önce Sesil ile defalarca öpüşmüş ve hiç de böyle hissetmemişti. Böyle işte... Böyle kopamaz gibi, aklına geldikçe çıldırır yeniden tatmak ister gibi, devamını fazlasını ister gibi. Halbuki Sesil ile hiç daha fazlası olmamıştı. Sesil hep durmuş, Behzat da hiç devam etmemişti zaten. Düşlememiş değildi ama... ama Beliz gibi de değildi.
Sesil'i öpmek nasıl bir buz kütlesine dudak kondurmaksa, Beliz'i öpmek bir o kadar sıcak, canlı, hararetliydi. Durması gereken bir eylem değildi. Kaynayıp yanana kadar devam edilirdi.
Bir de bu kızları birbirine benzettiği olmuştu Behzat'ın. Hatırladıkça hayıflandı. 'Ne aptalım ama...' düşüncesi günlerdir çan çalıyordu beyninde.
![](https://img.wattpad.com/cover/297584215-288-k152471.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNVAL
Teen FictionBurası sırlar kasabası gibidir. Minval'e herkes cebinde bir sırla girer. Onu iyi sakla çünkü burada kimse sırların ortaya çıkmasını sevmez. Minval'in en büyük ironisidir bu. İnsanlar bir çok şeyi kaybedebilirdi. Çorabının tekini, tel tokalarını, ell...