BÖLÜM 3: GEÇMİŞ

21 3 0
                                    

Medya: Nyks'ın sembolü

Alev'in geçmişinden bir parça...

Her zamanki aldığım görevlerden biriydi ama bu sefer ki müşterimin adını bilmiyordum. Gizlilik üzerinden yürümek istemişti bende karşı çıkmamıştım. Ama bir şeyler garip geliyordu. Hızlı adımlarla karanlık sokaklarda ilerlerken bana verilen adrese yaklaşmıştım ama bu adres çıkmaz bir sokağa girmemi sağlamıştı. Müşteri paketi benden burada mı alacaktı? Beklemeye başladım ama gelen giden olmadı. Bir çıtırtı duydum. Biri vardı. Karanlık olduğu için etrafı göremiyordum ama ayak sesleri... arkamdan biri yaklaşıyordu. Arkamı döndüm. Birkaç saniye karanlığa baktım ama kimse yoktu. Arkamdan bir el ağzımı kapatıp beni kendine çekmişti. Bir süre debelendim ama adamın elinden kurtulamadım. Sürüklemeye başladı beni. Düşün Alev!

Nefes aldım açık olan burnumdan,  gözlerimi açtım yavaşça. Ayağımı arkamdaki adamın ayağına sertçe vurdum. Adam bu hareketi beklemediği için bedenime sıkıca sarılı olan kolları gevşemişti. Bunu fırsat bilerek hızlıca kollarından kurtuldum. Bedenimi onun tarafına çevirdim ve kasıklarına bir tekme geçirdim. Adam yalpaladı ve dizlerinin üzerine çöktü. En sonunda kafasına sert bir tekme attım. Bayıldı. Birden ayak sesleri arttı ve etrafımı bir sürü iri yapılı adam sardı. Bunu yüzüme tuttukları ışık sayesinde fark etmiştim. Bunlarla dövüşemem o kadar yeterli değilim daha. Kaçmak için bir yol olmalı. Yok anasını satayım çıkmaz sokaktayım ve lanet olası bir kaçış yolu yok. Birkaç tanesini etkisiz hale getirsemde boşa debelenmiş olurdum. Biri yanıma yaklaştı ve boynuma bir iğne batırdı. Sonrası karanlık.

Yüzüme boca edilen su ile irkilmiştim. Ellerim bağlıydı ama ayaklarımı bağlamamışlardı. Saçlarım önüme düşmüştü. Kafamı kaldırdım yavaşça. Yüzüme tutulan ışık gözlerimi rahatsız etmişti. Etrafta iğrenç bir rutubet kokusu vardı ve midemi bulandırıyordu. Gözlerim ışığa alışınca etrafa bakındım. İki tane adam önümde bana bakıyorlardı. "Kimsiniz?" Dedim. Sesim halsizliğimden dolayı o kadar az çıktı ki duymamış olmalarına şaşırmazdım. Islak vücudum her ne kadar yaz gecelerinden birinde olsak da üşüyordu. Saçımdan akan damlalar beton zeminde kendine yer ediniyordu. "Kimsiniz?" Dedim bir kez daha bu sefer sesim yüksek çıkmıştı.

"Uyandı efendim..." dedi önümde duranlardan biri. Kafamı tamamen kaldırdım. "Kimsiniz dedim. Cevap ver! Ne istiyorsunuz benden?" Bu sefer bağırmıştım ve sonucunda boğazım acımıştı. "Birazdan cevabı öğreneceksiniz küçük hanım." Benimle alay eder gibi bir tavrı vardı. Gülümsedim. Hatta kahkaha attım ve bu sırada kafamı arkaya doğru yaslamıştım. Kafamı önüme getirirken yüzümdeki gülümseme silinmiş ve ciddi bir hal almıştı. "Küçük hanımını sikerim senin it!" Dedim tıslayarak. Sessiz kaldı.

Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve kafasında şapka olan biri girdi içeri. Bana doğru tamamen yaklaştığında karşımda gördüğüm adama şaşırmıştım. Mehir'in dedesiydi. Ne alaka şuan? Bir dakika isimsiz müşteri. Vay, vay, vay dedeye bak sen...

"Kovboy filmi çektiğimizi bilmiyordum" Dedim alayla. Anlamadı.

"Efendim?" Dedi.

"Diyorum ki şapka falan kovboy filmi çektiğimizi bilmiyordum. Ona göre giyinip gelirdim." Dedim dalga geçerek. Sırıtmıştı.

"Şu halde bile dalga geçmen müthiş..." dedi. Şapkasını ve paltosunu çıkarıp adamlarına uzattı. "Ne istiyorsun benden dede?" Dedim sıkıldığımı belli ederek.

"Dede?" Güldü. "Hadi ama Mehir olmadığını ikimizde gayet iyi biliyoruz. Adın ne?" Dedi merakla.

"Napıcan evlencen mi?"

Kahkaha attı. "Komik kız..." ciddileşti bu sefer. "Adın ne dedim."

"Alev."

"Hmm... iyi seçim beğendim." Dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LEYÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin