~1~

545 41 8
                                    

1789

"Kaçma! Gel buraya, seni bulursan daha fena olur. Omega!"
"Esirlerden birisi kaçıyor, yakalayın onu."

Arkada kalan korsanın sesine kulak asmayıp bağlı ellerime inat koşmaya başladı . Büyük gemide bütün gece sallandığı için tökezliyip , Dengesini  tam kuramıyordu. Bu seferde kaçamazsa hayatının kararacağından emindi.  Ayağındaki yıpranmış postallar genç omegayı ne kadar idare eder bilmiyor  ama koşmaya devam ediyor dayanmasını umarak.

İlk defa bastığı bu yabancı topraklarda nereye gidicek  bilmiyor.

Yakınlarda köy veya kasaba varmı bilmiyor, evinden ne kadar uzakta bilmiyor, ailesi ne halde bilmiyor, bir daha yuvasına, memleketine  dönebilir mi bilmiyor, karşıma niyeti kötü alfa çıkarmı, çıkarsa ne yapar bilmiyor genç oğlan.

Hiç bişey bilmiyor! Ve bu bilinmezlik omegayı çok korkutuyor.

Onu kaçıran korsanlar feramonlarından onu yakamasın diye duygularına sahip çıkmaya çalışıyor, kurdunu kontrol ediyor.

...

Ne kadar koştu bilinmez ama üstündeki eski kıyacetleri güneş olsa bile küçük, narin vicudunu ısıtmaya yetmiyor, beliki limandan baya uzaklaşıp ormanın derinene kaçmış olmalı. Ağaçların bu kadar çok sık olmasından , bir çok çeşit bitkinin çiçeğin,,heleki yaban güllerine , bakılırsa ve nefes sesimden başka ses duyulmaması onu bu düşünceye itti.

Sesizlik genç oğlana hep huzur verirdi şimdi ise korkutuyor.

Omeganın adımlarım istemsiz bi şekilde yavaşlamaya başkadı. Biraz affalamış gibiyi, ne ciğerleride ne de bacaklarında derman kaldı. Tabi bu ayakları içinde geçerli. Bedenindeki son enerji taneleri ile ağaçların arasına gizlenmiş son anda dikkatini çeken göle doğru ilerledi.

Ayağındaki eskimiş postalları zorl bela  çıkardı, çıkarmasıyla ayak bileklerinden sıcak kan akmaya başladı. Kaçırıp alı koydukları omegalar kaçamasınlar diye  ellerine  demir, dikenleri keskin kelepçelerle bağladılar,  yaralamıştı şimdi postallarını çıkarmaya çalışırken ayak bileklerinide kesti.

Postalları su gelmiycek şekilde ısınsın diye güneşe koydu, ardından paçallarını sıvamak için eğildi ama bu keskin kelepçeler elleri, ayakları yetmiyomuş gibi bacaklarınıda keser diye fu fikirden hemen vaz geçip doğruldu. Yavaş yavaş soğuk suya ilerledi . Bi müddet suya alışmak için bekledi omega. Su soğuk olsada bedenine iyi gelmişti. Biraz daha durursa "eğer bilekleri sudan yumuşar ve belki bu lanet kelepçeleri çıkarabilirim" diye düşündü jungkook . Ellerinide suya daldırıp sabırla beklemeye başladı.

Bu berrak suda temkinli adımlarla biraz daha ilerledi. Yüzme bilsede ilk defa girdiği bu gölde ne olur bilmiyodu göl her ne kadar tertemiz olsada. Suya baktığında bi kısmı biraz kan olmuş. Belki ayaklarına iyi gelir. Ayaklarında ki  kelepçenin kestiği yaralara bakarken Suyun biraz daha  ilerisinde parlayan değişik bişey dikkatini çekti. Bu durumdayken bile dikkatini cezbetti. Omega merakına yenik düşüp yavaş adımlar la temkinli biçimde taşa ilerledi.

Eğilip sudan görüş alanına çıkardı ve incelemeye başladı. Ama bu taş değil kocaman bi deniz dabuğu. Şekli çok hoşuna gitti.  köyünde yapılan festival binevi bahar habercisi olarak kullanılan düdüğe benziyor. Acaba onun gibi ses çıkarır mı?

Öğrenmemin bi yolu var küçuk kısmından güçlü bi şekilde üflemeye başladı.

Ama çıkan ses yeri göğü inletti. bu sese omega bile korktu. Omeganın Köyündekinden daha sesli. Çook iyi. Olaki güçlü üflerse bi umut sesini duyurabilir.

TOWN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin