Bir damla gözyaşı

13 2 0
                                    

Feza'nın anlatımıyla :

Gece gördüklerimden sonra gözüme uyku girmemişti. Kontrol odasına gidip konuşabilirdim ama şu an için bunu kullanmak istemiyordum. Sıkıntıyla nefes verip odadan çıktım alt kattan gelen sesler Ayza'nın olmalıydı sanırım. İnsanoğlu ne kadar az şey bilirse o kadar mutlu oluyordu. Sarmaşıklar aşağı kata inerken burnuma gelen enfes kokuların mutfaktan gelmesi ayrı bir güzeldi. Yavaşça kapıyı araladım, mutfakta cebelleşen Ayza, gözüme o kadar güzel görünmüştü ki geceden beri içimi kemiren kemirgenler kaybolmuştu.

"Sabah sabah bu enerjini neye borçluyuz dünyalı?"

Ayza kendini o kadar kaptırmıştı ki korkudan elindeki kristal bardak yeri boylamıştı.

"Alacaklı gibi ne arkadan geliyorsun gitti güzelim bardak."

İşaret parmağımı sallayarak

"Alt tarafı bir bardak ne olacak ki?"

"Al işte takımı bozuldu 5 tane kaldı."

Masada duran üzümlerden birini ağzıma atıp , "Siz insanlar gerçekten garipsiniz üzülmek için bulduğunuz bahaneleriniz sizden de garip."

Ayza tavadaki omleti tabaklara yerleştirip yerine oturdu.

"Biraz yemek ye de sus şöyle bir sarayda oturup yardımcısı olmayan biri beni sorgulayamaz"

Sıktığı nar suyundan bir yudum alıp "Ben tek yaşamaya alışkınım eminim ki dışarıda bana hizmet etmek isteyen onlarca santerialı vardır şanslısın."

"Senin bir halkın mı var? Halkınla tanışmak istiyorum belki onlar çıkışı yerini söyleme nezaketinde bulunur."

Derin bir nefes alıp "Ayza buradan çıkış gerçekten yok sana şaka yapmamıştım." Söylediğim tek nefeste ki cümle bu sefer onu mat etmişti gözlerindeki çaresizliğin çığlıkları bardak kıran cinstendi bu sefer dünyalı gerçekten teslim olmuştu. Gözünden akan bir damla yaş kurşun gibi soğuk mermere düştü "Ben geride bir hayat bıraktım buraya ait değilim ben, ben burada yapamam."

Sesindeki tını ruhunun çırpınışlarıyla kulaklarımda yankılanıyordu "Lütfen Feza çıkar beni" Buğulanan gözlerimle kolumda yanan güneş sembolüne baktım yıllardır biriktirdiğim enerji nasıl olurdu da en ufak negatiflikte kaybolabiliyordu? Masadan sendeleyerek mutfaktan çıktım, Ayza'nın arkamdan seslenişleri başımı döndürüyordu, Ayza'nın varlığı beni tüketiyordu. Gücüm hiç olmadığı kadar azalmıştı bu halde Mira'yı çağırmam imkansızdı, sarmaşıklara yaslanıp enerji dairesine girdim. Defne ağacı negatif enerjimi almış olmalıydı ki dalları yerde kıvranan bedenimi kendine çekip köklerine bıraktı. Baş köşesinde duran solar pleksus tıkanan enerji kaynaklarımı açmak için defne ağacı kökleriyle birleşti. Parmak uçlarımdan akan negatif enerji tavanda ki güneş sembolünde kızgın ateşle yok oluyordu biraz olsun rahatlamıştım. Ayza'nın enerjisi ilk kez üzerimde böyle bir etki yaratıyordu, ruhsal acısı fiziksel acısından daha çok zarar veriyordu.

Kolumda ki güneş sembolü etrafında daireler çizerek dönmeye başlamıştı, Ayza gidiyordu saraydan çıkmıştı. Kolyesine bağladığım tılsım ona yeterliydi ama tek başına Santeria da dolaşması hiç iyi olmazdı. Topladığım son güçle Ayza'ya gitmek istediği yolu gösterip uykuya daldım.

Ayza'nın anlatımıyla :

Issızdı. Tek kelimeyle sarayın dışı uçsuz bucaksız bir ormandı. Feza'nın bir anda masadan kalkıp gitmesi aklıma takılmıştı ama içimden bir ses Mira'yı acilen saraya getirmem gerektiğini söylüyordu. Feza dışarı tek çıkmamamı söylese de umarım üzerime yaptığı tılsım sağ salim dönmeme yardımcı olurdu.

Patikanın sonunda iki yol ayrımının çıkmasıyla resmen tökezlemiştim kime yolu soracaktım ben şimdi, yerdeki karıncaya mı? Yerdeki çakıl taşlarından birini alıp havaya gelişine savurdum ulan nerede senin halkın? Benden başka canlı türü olduğundan bile şüpheliydim.

"Hey sen cani yaratık attığın taşa dikkat et"

Sağ tarafımda konuşan bir söğüt ağacı mı vardı? Yanlış mı duymuştum . Gözlerimi ovuşturup karşımda duran söğüte "Sen az önce bana ne dedin?" Gövdesinden anladığım kadarıyla söğüt buranın baya eski ağaçlarındandı, kökleri neredeyse her yeri kaplıyordu.

"Attığın taş diyorum gözlerimden birine geldi nerede yaşadın sen dağda falan mı hiç saygın yok mu?"

"Ben özür dilerim hangi gözüne geldi? Elimin ayarı da hiç yoktur ben öylesine havaya sallamıştım"

Ağacın bir dalından tutup kendimi yukarı çektim "Hangi gözündü ver bir bakayım"

"Delirdin mi sen? İn üstümden sakın dalımı kırma."

Gövdesinden sıkıca tutup oturabileceğim bir yarık bulup zıpladım "Ay yesinler senin dalını ne şeker şeysin sen öyle ver de bir bakalım daha bulmam gereken bir klinik var"

Söğüt yaralanan dalını dizlerimin üstüne koyup, "Yapraklarımdan birine geldi dikkatli ol sararken hem sen nereden geldin buralardan değilsin belli ki?"

Koca söğüt bile anlamıştı buraya ait olmadığımı yolda biri ile karşılaşsam ne yapacaktım kim bilir. Pantolonumun içine sokuşturduğum tişörtün altından bir parça yırttım taşın geldiği dala yavaşça sararken "Buralardan değilim evimi sorma nerede bende bilmiyorum, şuan gitmek istediğim tek yer Mira'nın kliniği hoş orayı da nasıl bulacaksam." Sardığım dalını serbest bırakıp aşağı atladım.

"Mira'nın kliniği ilk yol ayrımında dönünce şelalenin altında. Sargı içinde teşekkürler evsiz kız."

Söğüt ağacının önünde eğilip selam verdim, "Sence oraya gidene kadar beni avlarlar mı?" Söğüt ağacı kahkahalar eşliğinde. "Senin gibisine ilk defa rastladım doğrusu iyiliğine karşılık sana yardım ederim." Hava da süzülerek yere düşen yaprağı yerden aldım. "Bu yaprak her nereden geldiysen daha önce rastlayamayacağın bir yaprak, hepsinin enerji aurası vardır yaprak kuruduğunda gelişimini tamamlar ve döngü halinde devam eder. Yerel halk her yaprak dökümümde gelir ve düşen yapraklarla hastalıkları iyileştirir şimdi o yaprağı ye seni görünmez yapacaktır. Zaten üzerinde bir tılsım var birilerinin seni avlayabileceğini sanmıyorum."

Elimde ki kurumuş yaprağı düşünmeden yedim tadı yaprak gibi değildi sanki oturup sabaha kadar yaprak yiyebilirdim, "Tılsımım olduğunu nasıl anladın?"

"Gördüğün gibi bir söğüt ağacından daha fazlasıyım. Hadi git belli ki birinin sana ihtiyacı var."

Tarif ettiği gibi ilk sapaktan dönüp yürümeye devam ettim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 05, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rüya KapanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin