1. Yıl

208 18 1
                                    

Tam bir yıl olmuştu. Babamın intihar etmesi ve aynı gün içinde annemin akli dengesini yitirmesi. O gün yüzünden yalnız kalmam. Ne bir arkadaş ne bir akraba. Kimsem yoktu resmen. Bir kardeşim olsaymış keşke diye binlerce kez isyan ettim o günden sonra. Yalnız kalmazdım en azından. Annemi iki günde bir ziyaret ediyor, beni her gördüğünde boğazları yırtılcasına bağırmasına şahit oluyordum. Kimse bilmiyordu babam neden intihar etti. Tek biri biliyordu, annem. Polisler babam öldükten sonra annemle çok ilgilendiler ve bir şeyler öğrenmeye çalıştılar fakat ağzından bir şey çıkaramadı annem. Elmas isimli bir kadın bakıyordu anneme. 40lı yaşlarında, gülünce çıkan gamzesiyle ve ela gözleriyle dikkat çeken, orta boylarda kumral bir kadındı. Seviyordum onu. Annemi seviyordu, ona değer veriyordu. Eğer yaşınız 14 ise gece yarısı yakın arkadaşlarınız tarafından aranırsınız. Eğer 17 ise ergen sevgiliniz sarhoş bir şekilde sapık şeyler söyleyebilir fakat reşit olduktan sonra gece yarısı biri sizi arıyorsa bilin ki kötü bir haber verilecektir. Ben babamın öldüğünü bu şekilde öğrendim. Fazla aramız iyi değildi. Ne annemle ne babamla. Kendi evimde yaşıyordum ve o gece ilk defa ailemin olduğu evden ayrıldığıma pişman olup, ağlamıştım.


Dolu kül tablamı boşaltmaya giderken cebimden düşen sigara paketimi almak için eğildim. Belimden esen rüzgardan eğildiğimde belimin hafif açıldığını anladım. Çöp kutusuna tablomu boşalttığımda arkama dönüp salonuma göz attım. Saat sabahın 10'uydu ve ona rağmen evimin güneşlikleri çekilmemiş, sigara dumanlarıyla kaplı olması kumarhaneyi andırıyordu. Aldırış etmedim ve güneşlikleri çekip pencereyi açmak için cama yöneldim. Camı açtığım anda yanaklarımı hafifçe dokunan rüzgar hoşuma gitmişti. Eğer bu tarih olmasaydı benim için güzel bir mayıs sabahı olabilirdi. Düşüncelerimi kafamdan atmaya çalışarak masanın üzerinde duran pizza kutularını ve bira şişelerini tezgahın üzerine bıraktım. Şu anlık daha iyi gözüküyordu en azından. Annemin yanına gitmem gerektiğini bir kez daha hatırladım. Dolabımın olduğu odaya, yatak odama doğru ilerledim. Dolabımın açtım. Kıyafetlerimin çoğu siyahtı ve bugün yine siyah giyinecektim. Siyah, uzun kollu gömleğimi askısından aldım. Altına dizlerimin biraz altında, dar siyah etiğimi giyebileceğim fikrine uydum ve onu da aldım. Giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim ve dağınık saçlarımı taradım. Çirkin bir kız değildim. Havalı denilebilecek derecede iyiydim ve farkındaydım. Saçlarımla dikkat çekebiliyordum genellikle. Göğüs hizamdan biraz daha aşağıda olan kızıl saçlarımla. Saçlarımı düşünmekten kendimi aldım ve telefonumu aldıktan sonra arabamın anahtarını aramaya başladım. Ev kapısının yanında duran rafda olduğunu fark ettim. Alıp evden çıkarken son kez aynada kendime baktım ve dışarı çıktım. Eve kilitledikten sonra asansöre bastım. Asansörün gelmesini beklerken çantamda olduğunu hatırladığım nane şekeri ağzıma attım. Asansörden inince otoparka doğru yöneldim. Siyah mini copeera sahiptim. Üniversiteye başladığım yıl babam almıştı, aynı zamanda evden ayrıldığım yıldı. Otopark çıkışı sitenin güvenlik görevlisi İsmail Bey'i gördüm. Aramızda en fazla 5 veya 6 yaş olduğundan dolayı ona abi demektense bey demeyi yeğeliyordum. Arabamı tanıdığından görebileceğim şekilde arabanın ön tarafından eğildi. Elini kaldırıp gülümsedi, hafif bir gülümsemeyle karşılık verdim. Siteden çıktığımda bir veya iki dinleme fırsatım olmuştu çünkü annemin bulunduğu hastane yakındı. Hastanenin içine girdiğimde arabayı park ettim. Arabamın kapısını açtım ve indim. İlerledikten sonra hastanenin bir 100 metre ötesinden duyulan çığlık sesleri duyuluyordu. İlk buraya geldiğimde şaşırmış ve irkilmiştim fakat yaklaşık 1 yıl sonra alışıyordu insan. Asansörün olduğu yerde fazla kişi olduğundan, merdivenlerden çıkmak daha mantıklı geldi. 2. kata çıktığımda bir çığlık sesi duydum, ince ve çok genç bir ses. 10lu yaşlarında bir kız çocuğundan çıktığı belliydi. Kafamı kızın bağırdığı tarafa doğru çevirdim. Onu tutan çocuğu tanıyordum ve çok fazla düşünmeden nereden tanıdığım aklıma geldi. Okulda aynı bölümdeydik, fazla yılışık bir tip değildi. İsmi dilimin ucunda olsa da aklıma gelmemişti. Fazla kafa yormadan annemin olduğu kata çıktım. Annem kapıda beni görünce 1 yıl içinde ilk kez konuştu.


"Bir yıl oldu, tam bir yıl oldu."


Annemin ses tonunu felaket özlemiş olduğumu hissettim. Gözlerim doluyor gibiydi fakat daha ıslanmadan elimi gözlerime götürüp göz torbalarımı sildim. Annem ayağa kalktı. Bana doğru bir adım attı. Gözlerinden ağlamış olduğu belliydi.

Bana sarıldı, 1 yıl sonra ilk kez. Kokusunu içime çekme fırsatım olduğuna sevindim. Kapıdan Elmas Hanım girdi.


"İkra, hoş geldin. Bugünden beri sizi bekliyor bu hanım." diyerek annemin yanına gitti ve annemin kolunu tutup

gülümsedi.


Annemle biraz daha konuştuk, bugün 1. yıl olmasına rağmen son 1 yıldır hayatımda geçirdiğim en iyi gün olabilirdi. Annem konuşmuştu ve aylar sonra ilk kez bana sarılmıştı. Bağırmıyor, konuşuyor ve gayet mantıklı hareketlerde bulunuyordu. Annemle görüşme saatim dolduktan sonra gülerek mutlu şekilde kapıdan çıktım fakat çıkadan önce anneme dönüp el sallayarak gülümsedim. Bu sefer asansörle inecektim. Asansörün tuşuna bastım, 1 kat aşağıda olduğundan çabuk gelmişti. Asansöre bindim ve arkamı kapıya çevirdim, aynaya bakındım. Kapı tam kapınıyordu ki biri elini soktu. O gördüğüm, okuldan olan çocuktu. Çocuğa nedense huzursuz bir şekilde bakıyordum. Giriş kata indiğinde benden önce çıkıyordu ki bir şeyler dediğini duydum.


"Ben de tanıştığıma memnun oldum, İkra. Ecevit."

AŞKIN ÖLÜMCÜL TARAFIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin