1. Bölüm - Tanışma

18 3 0
                                    

Ben bu hikayeyi duyurmak için ınstagramdan duyuru yapmıştım. Ve linç yedim. Depremi nasıl böyle bir duruma dahil edersin, cidden şu an bunu yapacak kadar düşük durumda mısın? Gibi şeyler yazıldı ve gerçekten çok kırıcıydı. Ben bu hikayeyi yazmayacaktım, bulunduğum ilde bu deprem dışında da deprem olduğu için böyle bir kurgu aklıma geldi. Neden bu kadar tepki gösterildiğini anlamıyorum...

İyi okumalar...

_______

Dünya üzerinde en kuvvetli his; ne aşk, ne sevgi,ne üzüntü, ne de mutluluktur. Dünya üzerindeki en kuvvetli his yalnızlıktır.

Aşk bir gün biter, sevgi nefrete dönüşür, üzüntü geçer aynı mutluluk gibi. Fakat yalnızlık; senin peşini asla bırakmaz. Asıl yalnızlık bana göre, tek başına bulunduğun ortamda sarılacak kimsenin olmadığı değil, kalabalık içinde kendini dışlanmış ve yalnız hissetmektir. Etrafında onlarca insan var fakat seni anlayan, seni hisseden kimsenin olmayışı en acı yalnızlıktır.

Bu his benim peşimi hiçbir zaman bırakmadı. İlkokuldayken, sürekli göz önünde olup yalnız hisseden bir ben mi varım? Ya da ortaokulda öğretmenlerin gözdesi olup, bir sürü arkadaşın olmasına rağmen seni hiçbir zaman anlamayan insanların etrafında dolanan bir ben mi varım? Ya da lisedeyken en yalnız dönemi geçirip, öğretmenlerin gözünden düşen, iki üç arkadaşı dışında bulunduğu hiçbir ortama uyum sağlayamayan bir ben mi varım? Hiç kimsenin anlamadığı kişi bir tek ben miyim?

Fakat bunlar hiçti. Aile... Ailemin beni hiçbir zaman anlamaması bana en çok koyandı.

"Anne bu kitaplarım burada mı kalacak, yoksa?"

"Kalsın kızım burada, bir şey olmaz."

"Peki."

Saatlerdir odamı temizliyorum. Burayı ne ara bu kadar dağıttığımı bilmiyorum. Hakikaten ben bu kadar dağınık mıydım ya? Kitaplığımın da tek tek tozunu aldıktan sonra kitaplarımı yerleştirdim.

Bu hayattaki en değerli hazinem, kitaplarımdı.

En sevdiğim grubun bir şarkısının sözleri aklımda kendiliğinden çalmaya başladı.

Ne zaman düşsem bu yalnızlığa,
Kitaplar koştu hep yardımıma...

Bir şarkının sözlerinde kendimi bulacağımı düşünmezdim.

Tüm kitaplarımı tek tek yerleştirdikten sonra posterlerime göz attım. Hepsi kitaplarımın içinden çıkan küçük büyük posterlerdi. Elimde olmadan gülümsedim. Zaten son senem, seneye kendime bir ev kiralarsam tüm kitaplarımı oraya yerleştireceğim.

Derin bir iç çekip odama son kez baktım. Sanki başka bir yere gidiyormuşum gibi kitaplarımla özlem geçirdikten sonra odamın kapısını kapattım ve karşı daireye geçtim.

Evimiz, bir tarafta iki, diğer tarafta üç kat bulunan bir çift daireli binaydı.

Akşama kadar zaman nasıl geçti ben bile anlamadım. Sürekli ekran başında, tüm Türkiye'yi sarsan deprem haberlerini izliyorduk.

Günümün çoğunu kitap okumakla geçirdiğim için artık her günde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Hep birlikte otururken yemek vakti yaklaşmaya başlamıştı. Vişne çürüğü rengindeki koltukta otururken abimin telefonu yüksek seste çalmaya başladı. Abim aramayı kabul edip telefonu kulağına yasladı.

"Evet, evet. Evdeyiz."

"Şimdi mi?"

Geniş bir gülümseme yüzünü esir aldı.

"Tamam, bekliyoruz seni..."

Aramayı kapatıp, bize döndü. "Üç dakikaya burada olurlarmış."

Annem hınçla ayağa kalktı. "Gidip yemeği hazırlayayım, kız sende kalk! Düzgün bir şeyler giy üstüne." Gözlerimi devirme isteğini bastırıp, hayattan bezmişlikle ayağa kalkıp bu dairedeki odama gittim. Üzerime uzun bir tişört ve bol bir siyah pijama giyip mutfağa geçtim. Her şey hazırdı zaten, eksik olan tek şey ise onlardı. Açıkçası merak ediyordum onları. Annem sofrayı serdikten sonra bekleyemeye koyulduk. Üç dakika çoktan geçmişti. Neden gelmediler diye sorgulayacakken kapı çalmaya başladı. Ben, annem, kardeşim ve babam kapının yanında durduk. Abim ise kapıyı açmaya gitmişti. Sebepsiz yere heyecanlanmıştım. Midem kasılıyordu.

Abim kapıyı açtı. Kıvırcık saçlı, uzun boylu, orta kaslı simsiyah gözleri olan çocuğu ilk gördüm. Merdivenleri ilk o çıktı. 20 yaşındaki olduğu belliydi fakat en az 23 gösteriyordu. Ardından sarışın ve yeşil gözlü bir kız merdivenlerden yukarı doğru çıktı. 1.69 boylarında olan bu kız samimi birisine benziyordu. En son ise kumral, ela gözlü, 1.89 boylarında, orta yapılı birisi tırmandı. Yüzü çok tanıdıktı. Hatta daha önce onunla tanışmış gibiydim. "Merhabalar, efendim. Ben Yağız. Tanıştığıma memnun oldum." Konuşan kumral çocuktu. Sesi... Sesini bir yerden duyduğuma o kadar emindim ki... Annem, abim ve babamla tanıştıktan sonra bende durdu. Aman Tanrım! Bu... Bu...

"Efsun?" diye şaşkın bir sesle mırıldandı.

Yağız, eski sevgilimin en yakın arkadaşıydı!

_____

Eveeeeeett...
Ne düşünüyorsunuz????
Merak etmeyin bu kurgunun konusu deprem değil.. Boşuna linçlemeyin..

YENİ BOLUMDE GORUSMEK UZEREEEEE

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FELAKET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin