1 hafta boyunca herşey sakin ve olması gerektiği gibiydi. Babam dışında. Artık saldım ona. Kendimi üzemem çünkü bu işin sonunda üzülecek kişinin ben olacağımı biliyordum. Neyse artık okullar açılıyordu. Ve insanlar 2 haftaya yakın süredir birbirini görmüyordu. Güzel olmalıydım. Okul formamız Allah'a şükür güzeldi. Okulun en sevdiğim yanlarından biriydi. Etek giyeceğimiz için biraz endişeliydim aslında. Fakat kafaya takmadım ve kızacaklarını bildiğim için sadece rimel ve lip gloss sürdüm. Saçlarımın ön tarafını arkadan bağladım ve geri kalanları kendi halinde bıraktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Forma şu)
Mutfağa gidip annemin hazırlamış olduğu masaya oturup birşeyler atıştırdım ve hızlıca kalkıp siyah dizimin altında biten botu giydim. Geç kalmamak için hızlıca koşturup durağa gittim ve dolmuş beklemeye başladım. Dolmuş gelince elimi kaldırdım ve önümde durunca binip kent kartımı bastım. Biraz etrafıma bakınıp tekli yere oturdum. Kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Stadyumun yanından geçerken aklıma Arda gelmişti. Nedensizce gülümsedim ve gözlerimi kapatıp onu düşünmeye başladım. Şoför okulun adını söyleyince ayağa kalktım ve hiç özlemediğim okulun önünde indim.
Telefonumu çıkartıp gruba yazdım. Kantinde olduklarını söylediklerinde kantine indim. Bizim grubu görünce o tarafa doğru gittim modum düşmüştü bir anda. Önüme birden bizim sınıftaki Ege çıkınca yerimde sıçramıştım. Ege güldü ve beni belimden tutup kayıp düşmemi engelledi.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Ellerini çekmeyince uzaklaştım. Aramızda garip bir elektriklenme olmuştu. Göz bağımız kesilmiyordu.
"Günaydın."
"Günaydın?"
"Pardon ya biraz şey bir karşılaşma oldu."
Dedi gülümseyerek. Yanaklarında gamze vardı. Çok hoş duruyordu. Gerçekten hoş bir çocuktu.
"Sorun değil."
Diye gülümseyerek cevap verdim. Birden omzuma bir kol değince yine yerimde sıçradım fakat bu sefer düşecekmiş gibi olmadım. Kafamı çevirdiğimde Burak olduğunu gördüm. Beni kendine çekip elini omzuma atmıştı. Kaşları çatık bir şekilde Ege'ye bakıyordu. Bende kaşlarımı çatıp ikisine bakmaya başladım ve sonunda zil çalınca üçümüzün arasındaki gerginlik birden gitmişti. Ege gülümseyerek bana döndü.
"Hadi sınıfa gidelim."
Burak bizden 1 yaş büyüktü. Berna ve Miray'ın da sınıfları farklıydı. Bir sürü arkadaşım vardı ama sadece o üçüyle yakındım. Sınıfa kadar pek konuşmamıştık. Sınıfa girince en arka sıranın bir önüne oturmuştum Ege de benim yanıma oturunca oldukça şaşırmıştım. Normalde hiç konuşmadığımız çocuk ne olmuştu da birden dibimden ayrılmamaya başlamıştı.