Tacey'den...

6 0 0
                                    

...Tanıştığımız ilk gün... Unutmayı öyle çok isterdim ki. Ama Cody'i sırf onun için yerlerde yuvarlanarak gülerken görmeye değer sanırım.

Okulun ilk günüydü. Ne annem gelebilmişti ne babam. Evin her yerine özür notları yazıp erkenden çıkmışlardı. Ellerim öyle çok terliyordu ki kahvaltı bile edemiyordum. Otobüste durağı kaçıracağım korkusuyla birkaç durak erken inmiştim. Okula kadar yürümek zorunda kalmıştım. Okul bahçesini bomboş görüp de saatimi kontrol etmeyi akıl edince gözlerim dolmaya başlamıştı birden. Rüzgarı hissediyordum ama uğuldamıyordu işte kulaklarımda. Ağaç dallarının sallandıklarını, yaprakların oldukları yerde çırpınıp bir an önce ilk yere konan olmaya çalıştıklarını görebiliyordum ama duyamıyordum hışırtılarını. Eminim okuldan da sesler geliyordu. Belki hiç görmediğim renklerden kahkahalar belki herkesin duymaktan bıktığı benimse bıkacak kadar duymayı istediğim defter kitap sesleri. Duyamıyordum. Duyamıyorum işte. Bu okula gelmek konusunda derhal pişman olmuştum. Evde ders görmeliydim. Her zamanki gibi. Annemle babamı düşündüm. Eflatun ve yeşil bulutlar ikisinin de yüzlerini örttü. Çığlık atmak istedim. Ama çığlığım yalnızca mor bir sis olacak, kulaklarıma dolamadan kalacaktı. Herkeste olduğu gibi. Her zaman olduğu gibi. Ağladım ben de. Çantam omzumdan sarkıyor, burnum akıyordu. Mor sis dolanıyordu etrafta ve ben sessizlikte ağlıyordum. Kendimi duyamayışım daha çok sinirlendiriyordu beni, daha çok ağlıyordum. Kendimi duymaya çalışıyordum sanki. Tüm o sis dağılacak, ben de sonunda o mor rengin ardındaki sesi, sesimi, duyabilecektim.

Ne kadar zaman geçti gerçekten hiç bilmiyorum. Gözlerimi sonunda açtığımda bana bakan bir çift kahverengi gözdü ilk gördüğüm şey. Kalbimin hızlandığını hissettim. Çok utanmıştım. Bir süre dikkatle gözlerime baktı. Ağlamamın geçmiş olduğuna karar vermişçesine elinde duran mendili uzattı sonra. Burnum akmaya devam ediyordu. Öyle çok utanıyordum ki. Çantasından bir mendil daha çıkardı. Ağzının hareket ettiğini görünce paniğe kapıldım. Mendille burnumu kapaken başımı iki yana salladım, kulaklarımı işaret edip beceriksiz bir 'x' yapmaya çalıştım kollarımla. Kafası karışmış gibi baktı bana. Hala benim gözlerime bakarken kaşlarının yeniden eski yerlerine dönmesinden anladığını anladım. Etrafımızdaki mavi ve gri bulutu fark ettim sonra nedense. Oysa benim hep ilk gördüğüm şeydir bu renk sisi. Bu çocuğun kahverengi gözleri bir istisnaydı anlaşılan. Yine kalbimin hızla çarpmaya başladığını hissettim. Bana bakıp güldü. Kalemliğini karıştırıp kırmızı bir kalem çıkardı. Bana gösterdi. Sonra yanağımı işaret etti. Ellerimi yanaklarıma koyup iki yana salladım başımı. Daha çok güldü. Mavi ve gri çoğaldı, rengi koyulaştı ama kahverengi gözlerini kapatamadı.



Renkleri Duyan Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin